GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ADANA MİLLETVEKİLİ SEYFETTİN YILMAZ VE 21 MİLLETVEKİLİNİN; UYGULAMALARINDA SİYASİ NÜFUZUNU KULLANARAK GAZİ YERLEŞKESİNİ, ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARAZİSİNİ VE İSTANBUL ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ HAFRİYAT ALANLARINI DEVREDEREK KAMUYU ZARARA UĞRATTIĞI VE GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞI İDDİASIYLA ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:14.11.2012

ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi nüfuzunu kullanarak kamuyu zarara uğrattığı ve görevini kötüye kullandığı iddiasıyla, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Ormanlarımız dünyanın en değerli doğal kaynaklarındandır. Dünya ormanlarının her yıl ortalama 13 milyon hektarı yok olmaktadır. Dolayısıyla, ormansızlaşma, erozyon, arazi bozulmaları, küresel ısınma, çölleşme gibi çevre felaketleri dünyamızı ciddi derecede tehdit etmektedir.

Bu tehditlerin en önemli panzehiri ve canlılar için yaşamsal öneme sahip ormanlarımızın korunması, geliştirilmesi, yenilerinin tesisiyle görevli yüz yetmiş iki yıllık geleneğe sahip ormancılık kuruluşları hiç bu kadar tahrip edilmemiştir. Ormancılarımız bu ülke için hayati önemi haiz birçok projeye imza atmıştır. İstanbul'un su ihtiyacının yüzde 50'sini karşılayan Terkos, Adana Akyatan, Antalya Belek kumul ağaçlandırmaları, Adana Çakıt, Aydın Menderes Havzası erozyon kontrol projeleri, Trakya Korudağ ağaçlandırmaları bunlardan sadece birkaçıdır.

Sayın Bakan bu geleneği, birikimi ve emeği görmezden gelip neredeyse ormancılık tarihini kendisiyle başlatmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığının hazırladığı 2008-2012 Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı Projesi, 1995 yılında çıkarılan 4122 sayılı Millî Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu'na dayanmaktadır ve doğru bir projedir. Ancak yeterli kaynak ve iş gücü ayırmadan, sadece reklam amaçlı, rakamlarla oynama merakınız, projeyi gerçekleştirecek olanlar da dâhil olmak üzere, inandırıcılığınızı yitirmenize neden olmuştur.

Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla Orman Genel Müdürlüğünün İnternet sayfalarında "Son üç yılda 1 milyon 500 bin hektar alan ağaçlandırıldı ve 820 milyon fidan toprakla buluşturuldu." spot sözü kamuoyunun dikkatini çekecek biçimde günlerdir yer almaktadır. Milletin gözünün içine baka baka yalan söylenmektedir. Bakanlığın 122 fidanlığının üretim kapasitesinin tam kullanılması hâlinde 598 milyon fidan yetiştirileceği ve bu miktar fidanla ancak 300 bin hektar alanın ağaçlandırılabileceği belirtilmektedir. Bakanlığın yıllık fidan üretimi ise ortalama 250 milyon adettir. Bakanlığınızca son üç yılda toplam 262.452 hektar alanda çalışma yapıldığı görülmektedir. Son üç yılda nasıl olur da 1,5 milyon hektar ağaçlandırma yapıldığını söyleyebiliyorsunuz?

Yine benzer şekilde Orman Genel Müdürlüğü verimli orman alanlarının yaklaşık yarısını oluşturan 5 milyon 500 bin hektar genç ormanların bakımlarının 2012-2016 yılları arasında bu iktidar zamanında çok kullanılan seferberlik modasıyla yapılacağı Orman Genel Müdürlüğünün 26 Eylül 2011 tarihli genelgesinden anlaşılmıştır. Bu genelgeye göre yaklaşık yılda 1 milyon 200 bin hektar genç ormanın bakımının yapılacağı anlaşılmaktadır. Bakanlık rehabilitasyon ve ağaçlandırma çalışmalarında olduğu gibi hayalî rakamları yakalamak hedefiyle bu konuya yeterli mühendis ayırmadan veya teknik hizmet satın alınmadan yaklaşması hâlinde Türkiye ormanlarının geleceğini çok büyük bir tehlike beklemektedir.

Program hedeflerine ulaşmak için onlarca yılda binbir emekle meydana getirilen genç ormanların teknik bakımları muhtemelen kesimcinin inisiyatifine bırakılacak. Bu durumdan hem ülke hem de ormancılığımız çok büyük bir yara alacaktır.

Genç ormanın bakımları mutlaka yapılmalıdır ancak yılda 1 milyon 200 bin hektar genç ormanın tekniğine uygun bakımlarının yapılabilmesi için 4 bin orman mühendisine ihtiyaç olduğunu da belirtmek isteriz. Her ne kadar bir miktar orman mühendisi alındıysa da bu sayı yetersizdir.

Ustalık dönemi olarak ifade edilen 3'üncü dönemde 636 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı kuruldu. Ustalığın hikmetlerinden olsa gerek aradan bir ay dahi geçmeden 645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı kuruldu. Kurarken de geçmiş deneyimler göz ardı edilerek katılımcılıktan uzak kuruldu. Orman ve su konularının aynı bakanlık çatısı altında yer alması, ormanın kaliteli suyun üretilmesinde, toprağın korumasında çok önemli fonksiyonlar üstlendiği hususları dikkate alındığında olumlu bir yapılanmadır. Bu olumlu yapı Bakanlıktaki atamalar ve görevlendirmelerde maalesef gözetilmemiştir. Bakanlığın görev konularının yaklaşık üçte 2'sinin ormancılık konuları olmasına, ormanların yüzde 16'sının münhasıran su üretimi yani hidrolojik fonksiyonlu ormanlar olarak ayrılmasına rağmen ne yazık ki üst düzey atamalarda ormancılık konusu hiç dikkate alınmamış, müsteşar ve 3 müsteşar yardımcısı ile 3 müstakil daire başkanlığına çevre ve su kökenli bürokratlar atanmıştır. Bakanın da su ve çevre kökenli olduğu dikkate alındığında bakanlık "su işleri bakanlığı" hâline getirilmiştir.

Bakanlığın ana hizmet biriminde Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü kuruldu. Büyük çoğunluğu ormanlık alanlarda yer alan millî parklar, tabiat parkları, tabiat alanları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar gibi korunacak alanların planlama, tescil ve onay yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilerek Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünün âdeta içi boşaltıldı. Tabiri caizse davul Orman ve Su İşleri Bakanlığında, tokmak ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığında kaldı. Bu da yetmedi, kurumun başına da Hacettepe Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Bilimler mezunu bir bürokrat atandı. Bize göre Sayın Orman Bakanı yakın bir zamanda Orman Genel Müdürlüğünün başına da orman mühendisi olan, kendi siyasi görüşünden veya sendikaların talep ettiği bir başka bürokratı atarsa buna hiç şaşırmayacağımızı ifade etmek istiyoruz.

Yine, Bakanlar Kurulu kararıyla orman alanı yoğun olan birçok yerde, Çanakkale ve Sinop gibi yerlerde orman bölge müdürlükleri kapatıldı. Oysaki orman alanı kısıtlı olan, tamamen konjonktürel ve siyasi yaklaşım içerikli alanlara yeni orman bölge müdürlükleri açıldı. Ayrıca yeni açılan 28 adet orman işletme müdürlüğünü hangi kriterlere göre açtınız, gerekçeniz neydi Sayın Bakan?

Bundan beş yıl önce tasarruf ve işletme açılış puanlarının tutmadığı gerekçesiyle yine iktidarınız tarafından kapatılan illerdeki orman işletme müdürlükleri tekrar açılırken, aynı kararnameyle tarihinde hiç işletme müdürlüğü olmamış ve orman işletme şefliği dahi zor olan, Sayın Bakanın seçim bölgesi olan Dinar'a orman işletme müdürlüğü açılmış; neredeyse 2 orman bölge müdürlüğüne yakın puanları olan Çanakkale ve Sinop orman bölge müdürlükleri ise kapatılmıştır.

Yetmedi, 10/10/2011 tarihinde 657 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kuruluşta birçok değişiklik yapıldı. Birimler o kadar rahat açılıp kapatıldı ki 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenerek kurulan ilgisiz alakasız Orman Harita ve Uzaktan Algılama Dairesi Başkanlığı yaklaşık altı hafta sonra kapatılarak bir başka daire açıldı.

Sayın Bakan, aradan bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hâlen kuruluşlarla meşgul olunması, sürekli zigzag yapılması, motivasyonun sağlanamaması sizi rahatsız etmiyor mu? Öyle görülüyor ki ektiğinizi biçiyorsunuz. Birikimli ve liyakatli memurlarınız pasivize edildi. Atamaların genel müdürler yerine size yakın sendika tarafından yapıldığı, personel dairesi başkanlığınca ilgili sendikaya kayıt yaptırmadan atamanın yapılmadığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Meslek örgütlerinin seçimlerinin dahi atamalar, tayinlerde baskı aracı olarak kullanıldığı bir ortamdayız. Bundan bilginiz varsa gerçekten durum vahimdir eğer yoksa daha da vahimdir.

Keyfî atamaların önünü açmak, ehliyet ve liyakate dayalı mevzuat engeline takılmamak için Orman Genel Müdürlüğü teknik personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği kaldırıldı. Meslek örgütlerinin açtığı dava sonucu yüksek mahkeme iptal kararı verdi. Yeniden hiçbir objektif kritere dayanmayan Orman Genel Müdürlüğü Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği çıkarıldı. Yine dava açıldı, Danıştay 2. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu arada siz keyfî atamalarınıza devam ettiniz. Allah aşkına Sayın Bakan, çalışmalarınızdan verim alacağınız, çalışan-iş yeri barışını sağlayacak, ehliyet ve liyakata dayalı bir personel mevzuatı çıkarmak ve uygulamak bu kadar mı zor?

Orman Genel Müdürlüğü, umarım bu Danıştay kararlarından sonra teknik personel atama yönetmeliğini oda, sendika, sivil toplum örgütlerini de dikkate alarak çıkartır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yenilenebilir enerji konusunda rüzgâr, akarsu, güneş, biyokütle gibi kaynaklardan yararlanmayı elbette destekliyoruz ancak HES'ler konusundaki hoyratlık derelerin, ormanların ve canlıların yaşam ortamlarının ağır tahribine ve yok olmasına neden olmaktadır. Öyle ki birkaç megavat enerji için tabiat harikası alanlar gözden çıkartılmıştır. Birçok yerde yerel halkın düşüncesi hiç dikkate alınmamıştır. Nitekim, başta Doğu Karadeniz olmak üzere özellikle ilgili  dernekler vasıtasıyla açılan davaların yüzde 47'sinde mahkemelerce iptal  kararı verişmiştir. HES'lerle ilgili olarak elektrik mühendisleri odasının 60 kişilik inceleme gezisinin ardından hazırladığı raporda, birçok olumsuzluğun yanı sıra, özellikle projelerin sanal değerlerle yapıldığı, ölçümlerin yapılmadığı, fizibilitenin gerçekçi olmadığı ve denetimsizliğe vurgu yapılmaktadır. Ayrıca, katılımcı bir anlayışla merkezî bir planlanma yapılması önerilmektedir. Birçok yörede karşı çıkılmasına rağmen Orman ve Su İşleri Bakanlığınca 1.576 HES'e kolaylıkla izin verilmesi de bu tespitleri doğrular niteliktedir.

Sayın Bakan, meslek ve sivil toplum örgütlerine randevu vermeme, sindirme, baskı altına alma gayretleri, seçimlerine dahi müdahale etmeniz, haksız ve hukuksuz işlerinizin üzerine gitmelerinden duyduğunuz rahatsızlıktan olsa gerektir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öz.