GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DİSİPLİN KANUNU TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:30.01.2013

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen yasa tasarısı üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi için söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizim, grup olarak özellikle bu yasa tasarısında dile getirilmesini istediğimiz hususlar var; bunlar -demin konuşan arkadaşımız da dile getirdi- vicdani ret hakkı ve bununla ilişkili olarak zorunlu askerlik uygulaması. Milyonlara varan asker sayısının mutlaka düzenlenmesi gerekliliği, askerî mahkemelerin getirmiş olduğu çifte yargı sistemi, siyaset ve ordu ilişkisiyle ilgili hâlâ var olan mevcut düzenlemeleri mutlaka ele alınması gereken konular olarak, biz BDP Grubu olarak vurguluyoruz.

Diğer taraftan, yine, kışlalarda yaşanan şüpheli asker ölümleri son derece kaygı verici boyutlara gelmiş durumda. Bununla ilgili Meclisin gerekli iradeyi ortaya koymadığını, gerekli önlemleri almadığını düşünüyoruz. Özellikle vicdani retle ilgili tabii bazı hususları burada belirtmek gerekiyor. Vicdani retle ilgili Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin 26 Ocak 1967'de aldığı 337 sayılı Kararı'nı paylaşmak istiyorum: "Askerlik hizmeti yapmakla yükümlü ancak vicdani ya da dinî, etik, ahlaki, insani, felsefi ya da benzer gerekçelere dayanan güçlü kanaatleri nedeniyle silahlı hizmet vermeyi reddeden kişiler bu hizmeti yapmaktan muaf tutulma hakkına sahiptir." denmiş. Yani Avrupa Birliğiyle ilgili hâlâ bir bakanlığı olan, o doğrultuda bir perspektif belirleyen ülkede vicdani retle ilgili tartışmaların bile tabu sayılmasını doğrusu biz son derece yadırgıyoruz. Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesinde yine bireyin en temel haklarından biri olarak bu vicdani ret hakkının tanımlandığını buradan belirtmek istiyorum.

Avrupa ülkelerinden Almanya'da, Çek Cumhuriyeti'nde, Slovakya'da, Avusturya'da, Danimarka'da, Finlandiya'da, İsveç'te şu anda, askerlik hizmetini yapmak istemeyen, vicdani ret hakkına sahip olan vatandaşlara alternatif hizmet noktasında devlet tarafından bu imkân tanınmaktadır. Dolayısıyla, bununla ilgili mutlaka ülkemizde de farklı süreçlerin işlemesi gerekiyor.

Bakın vicdani ret hakkını kullanmak isteyen Mehmet Tarhan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş 2006 yılında ve mahkeme Türkiye'yi 12 bin euro tazminat ödemeye mahkûm etmiş yani artık uluslararası sözleşmelerin bağlayıcı olduğu bir dünyada biz değişimi istemesek bile, biz kendi içimizde tartışmanın önüne geçmek istesek bile bir süre sonra bununla yüzleşeceğiz, bununla karşı karşıya geleceğiz. Dolayısıyla bundan artık vazgeçmemiz gerekiyor. Vicdani ret hakkını kullanmak isteyenlerin bu ülkede hâlâ cezaevlerine girdiği, çok ağır işkencelere maruz bırakıldığı Osman Murat Ülke örneğinden de anlaşılabilir. Çok detaylarına girmeyeceğim ancak Türkiye'de hâlâ vicdani ret hakkıyla ilgili daha çok sağlık kuruluşlarına yönlendirip "Akıl sağlığı yerinde değildir." gibi birtakım arayışların olduğu duyumları bize geliyor. Bu şekilde dolambaçlı davranmanın hiçbir anlamı yoktur. Vicdani ret hakkını bu Mecliste özgürce tartışıp mutlaka bir hak olarak tanımamız gerektiği inancındayım.

Diğer taraftan, kışladaki şüpheli asker ölümleri: Özellikle 2002 ile 2012 yılları arasında 934 asker bu şekilde yaşamını yitirmiştir. Buraya baktığımız zaman çoğunlukla Kürt ve Alevi kökenlilerin, etnik köken ve inanç üzerinden böylesi şüpheli asker ölümlerine maruz kaldığını görüyoruz. MAZLUMDER'in 2012 yılındaki istatistiklerinde intihar ettiği iddia edilen 42 askerden 1 kişinin Ermeni, 39 kişinin de Kürt olduğunu ifade eden bir raporu var. Bu, son derece vahim bir durumdur. Bununla ilgili bizim de bölgede gözlemlerimiz var. En son ben kendi seçim bölgemde, Bingöl'de Sancak beldesinde "mayına bastı" şeklinde ailesine teslim edilen bir askerin defin törenine katılmıştım. Ailenin ısrarıyla cenazeye bakıldığında Sezer Altındağ adlı askerin Ergani'de mayına basma sonucu değil, alnındaki tek bir kurşun yarasından yaşamını yitirdiğinin canlı tanığıyım.

Dolayısıyla burada böyle resmî birtakım bilgilerle olayları geçiştirmek yerine bu süreçlerle ilgili bir yüzleşme ve gerekli tedbirleri almaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Baluken.