GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUBU ADINA GRUP BAŞKANVEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR?IN; TRT VE ANADOLU AJANSI?NIN YAYINLARINDA TARAFSIZLIĞI SAĞLAYAMADIĞI, ÜSTLENDİĞİ GÖREVİN SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİĞİ VE KAMU KAYNAKLARINI PARTİLİLERE AKTARDIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:20.11.2012

CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii Anayasa'yı okursak, TRT'nin kuruluş kanununu okursak TRT'nin özerk ve tarafsız olması gerektiğini anlarız. Fakat ne özerkliği kaldı ne tarafsızlığı. Deneyimli çalışanları ya tehdit edilerek ya teşvik edilerek gönderildi. Yandaş medyadan, AKP'lilerin danışmanlarından, bakan danışmanlarından, başta Sayın Arınç'ın danışmanı olmak üzere bir kadro oluşturuldu. Hatta öyle ileri gidildi ki, TRT Genel Müdürü bu kadrolaşmayı gazete ilanıyla savundu "Yasa yoluyla, mahkeme kararıyla kadrolaşıyorum." dedi. İşin ilginç yanı Sayıştay raporunda "Hakkında soruşturma açın." denilen kişiyi, vekâleten yürüttüğü görevine asaleten atadınız. Bu konuda verilen üç soru önergesini ne yazık ki üç aydır yanıtlamıyorsunuz. TRT çalışanlarını "TRT'ciler" ve "Bizimkiler" diye ikiye böldünüz. TRT'de elektrik faturası ödeyen herkesin, her yurttaşın bir hakkı vardır.

Bakınız, ben AKP'nin o 22'nci Dönem Parlamentosunda da burada olan bir arkadaşınızım. O günlerde en önemsediğiniz şey Acil Eylem Planı'ydı. 3 Ocak 2003'teki Acil Eylem Planı'nızdan okuyorum şimdi: "Elektrik fiyatlarının ucuzlatılmasına yönelik olarak TRT payı aşamalı olarak kaldırılacaktır ve bunu üç yada yapacağız." yazdınız. Tarih 3 Ocak 2003. Üç ayda yapacağınızı on yılda yapmadınız. 2004'teki TRT payı artı bandrol ücreti 329 milyon, 2011'de 1 milyar 36 milyon yani 3 kat arttırdınız. Üç ay içinde kaldıracağız dediğiniz şeyi on yıllık iktidarınızın sonunda 3 kat arttırdınız. Parayı vatandaştan aldınız, AKP propagandası yaptınız, AKP borazanı yaptınız.

Şimdi, bakınız, 2011 yılı, son üç ay; TRT 1'i söylüyorum: AKP 24 saat 46 dakika 15 saniye haber olmuş, CHP 3 saat 38 dakika 8 saniye haber olmuş yani AKP CHP'nin 8 katı fazla haber olmuş.

TRT Haber: AKP 137 saat 18 dakika 14 saniye haber olmuş, CHP 13 saat 57 dakika 31 saniye haber olmuş yani AKP CHP'nin 10 katı fazla haber olmuş.

16 Kasım 2011 günü, sadece bir günü esas alıyorum: AKP 240 dakika haber olmuş, Cumhuriyet Halk Partisi 8 dakika 53 saniye haber olmuş yani 16 Kasım 2011 günü AKP CHP'nin tam 30 katı haber olmuş.

11 Kasım 2012 günü -bakın, çok ilginç- Diyarbakır'da 17 şehidimiz var. Cenaze törenini TRT canlı yayınlıyor, cenaze törenine katılanların isimlerini tam 4 kez söylüyor ama Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu görüntüde var, adını söylemiyor. Bu ne yüzsüzlük, bu ne utanmazlık, böyle bir şey olabilir mi, böyle bir ahlak olur mu, böyle yayıncılık olur mu?

Değerli arkadaşlarım? Sayın Arınç, siz hacca gittiniz -Allah kabul etsin- şeytanınızı da taşladınız. Peki, bizde bir gelenektir; hacca gidenler helallik alır. Benim babam, anam da hacca giderken çocuklarından, komşularından, bütün köylülerinden helallik aldı. Siz, bizden, giderken helallik almadınız ama ben size şunu söyleyeyim: Bu milletin parasıyla -hepimiz, o elektrik faturalarındaki TRT payıyla orada ortağız biz- bizim paralarımızla AKP propagandası yaptınız. Ben, size, hakkımı helal etmiyorum. Çünkü adil yönetmediniz, çünkü, siz -elektrik faturalarındaki pay 75 milyonun payıdır-  dürüst davranmadınız, siz adil davranmadınız, siz orayı helal edecek yönde yönetmediniz.

Siz muhalefet grup başkan vekilliği yaptınız. O zaman Meclis TV yayınlarını kesseydi siz ne yapardınız Sayın Arınç? 

Kendini bilmez biri TRT'ye çıktı, CHP'ye ve Sayın Baykal'a hakaret etti, sonra, Cumhuriyet Halk Partisine ve Sayın Baykal'a tazminat ödediniz. Bu milletin paralarından ödediniz bunu. Böyle bir şey olur mu? Bunu TRT Genel Müdüründen almanız lazım, rücu etmeniz lazım. Parayı TRT Genel Müdürü neden ödemiyor?  Dünyanın maaşını alıyor, milletvekillerinin 3-5 katı maaş alıyor. Neden TRT Genel Müdürüne bu parayı rücu ettirmediniz de     -kendini bilmez birinin CHP'ye ve Sayın Baykal'a hakaretinden- milletin parasından bunu ödediniz?

Değerli arkadaşlarım, İstanbul Radyoevi Binasıyla ilgili: Radyo yayını için özel olarak tasarlanmış ve bir proje yarışması sonucunda inşa edilmiştir. Şimdi bu binayı Birleşmiş Milletlere tahsis edeceğiniz yönünde duyumlar vardı ama yarım saat önce elime soru önergesine cevap geldi "Böyle bir şey yoktur." diye, inşallah yoktur. Sayın Arınç bunu burada açıklarsa ona da ayrıca sevinirim.

Değerli arkadaşlarım, yani başka bina mı yok İstanbul'da? O cumhuriyetin ilk yıllarıyla ilgili binaya gözünüzü dikmemeniz lazım yani cumhuriyetin kazanımlarını, eserlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir yemin yoksa tabii ki!

Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarıyla Moğollar arasında bir benzerlik kuruyorum. Moğollar da yıkıyordu, yakıyordu, istila ediyordu ve yaptıklarının kutsallığına inanıyorlardı. Siz de, ne yazık ki, kurumları çökertirken, kurumları başkalaştırırken, kurumları dönüştürürken yaptığınızın kutsallığına inanıyorsunuz, istila ediyorsunuz, yok ediyorsunuz; tıpkı Moğollar gibi yapıyorsunuz değerli arkadaşlarım. Türkiye, bu topraklar, ne yazık ki bunu geçmişte görmüştü.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, hem TRT'de yandaş kadrolaşma yapıyorsunuz hem de bu yetmiyormuş gibi programları dışarıya yaptırıyorsunuz, yandaş şirketlerinizden hizmet satın alıyorsunuz. TRT'de personel mi yok? Teknik olanaklar mı yok? Ekip mi yok? Neden bu çarçur? Bunu anlayabilmiş değilim.

Yani bir soru sormak istiyorum: TRT Arapça'da yayınlanan programları kim denetliyor? Bana adını söyleyin Sayın Arınç, bu denetçi kim? Arapça bilen bu denetçi kimdir?

Yine, bir soru önergesi verdim, dedim ki: "TRT'nin haberlerinde Sayın Başbakan ile Esad arasında kavga yokken, dost olduğu, tatil yaptığı günlerde `Esad' diyordunuz, şimdi niye `Esed' diyorsunuz?" diye soru önergesi verdim, bunu bir daha soruyorum, meğer -gelen soru önergesi cevabı gerçekten komik; danışmanlarınıza söyleyin arkadaşlar, lütfen o cevabı bulun, bir okuyun- "'Esed' aslanmış, ondan böyle diyorlarmış." diye soru önergesine verilen bir yanıt var. Uzun yıllar çok deneyimli bir milletvekili olarak, Meclis Başkanlığı yapmış birisi olarak o soru önergesine nasıl öyle bir yanıt verildiğini doğrusu anlayabilmiş değilim.

Değerli arkadaşlarım, TRT böyle de Anadolu Ajansı farklı mı? Orada da adil değilsiniz, orada da personel kıyımı var, orada da yandaş kayırma var, orada da sansür var. Size bir tane örnek vermek istiyorum: Yeni yasama yılı açılışında Anadolu Ajansının muhabiri bana gelmiş, Grup Başkan Vekili olarak ben Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklıyorum; yeni yasama yılıyla ilgili duygularımızı, düşüncelerimizi açıklıyorum. Şöyle demişim: "Anadolu Ajansı muhalefetin sesini de duyurmalı." Daha çok yer vermeli temennisinde bulunmuşum. Bunu bile sansür ettiniz. Bunu sansür eden bir zihniyetten habercilik çıkar mı? Anadolu Ajansının başına "Bütün laikleri şişe geçireceğim." diyen birisini getirdiniz, onu Genel Müdür yaptınız. Sizin gibi düşünmeyen Anadolu Ajansı çalışanlarını ne yazık ki şişe geçirdiniz Sayın Arınç.

Hazreti Ömer'in adaletini konuştuğunuzu, okuduğunuzu, geçmişinizde bu tür söylemler içerisinde bulunduğunuzu biliyorum. Yani ben size şunu söyleyeceğim Sayın Arınç: Akşamları evinde devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işini yaparken kendi mumunu yakan Hazreti Ömer'in adaletiyle sizin TRT adaletiniz arasında bir paralellik görebiliyor musunuz? Vicdanınızı dinlediğinizde, gece yatağa yattığınızda "Ben ne kadar adaletsizmişim." diyor musunuz ya da bu rakamları, benim verdiğim bu rakamları çalışanlarınıza, yanınızda çalışanlara doğrulatacak mısınız? "Ya arkadaşlar, gerçekten, biz CHP'nin 30 katı mı haber olduk?" Bunu soruşturacak mısınız?

Bir örnek daha vereyim isterseniz size: Hani ganimet mallarından herkese dağıtılır ama yetmez herkese. Bir elbise yapmayacak kadar? Daha sonra, Hazreti Ömer o kumaştan elbise yaparak camiye gittiğinde sorarlar ona "Nasıl oldu da sen ondan elbise diktin?" diye; o da der ki "Çocuğumun payını kullandım." Siz, bu örnekleri -çok güzel- her yerde anlatıyorsunuz da acaba yaşamınızda niye uygulamıyorsunuz? Hırsınıza mı kapılıyorsunuz? "Hukuk" diyorum anlamıyorsunuz. "Demokrasi" diyorum anlamıyorsunuz. "Hukuk devleti" diyorum anlamıyorsunuz. "Muhalefetin sesi kısılmamalı" diyorum, anlamıyorsunuz. "Batılı çağdaşlık" diyorum anlamıyorsunuz. "Anayasa" diyorum anlamıyorsunuz. "Özerklik" diyorum anlamıyorsunuz. En sonunda Hazreti Ömer'in adaletinden bir bahsedeyim, bakayım bunu anlayacak mısınız diye merak ettim doğrusu.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Arınç şimdi buraya gelecek ve büyük ihtimalle, bu rakamları tersine okutmaya çalışacak. Ama şunu söylemek istiyorum kendisine: Geçmişte "İslam'da bile karı koca arasındaki kavgayı önlemek için yalan söylenebilir." demiştiniz Sayın Arınç. Tabii, yalanı kime söylemiştiniz? Yalanı kim söylemişti? Ne için yalan söylemiştiniz? PKK'ya mı yalan söylemiştiniz? CHP'ye mi yalan söylemiştiniz? O yalanlarınızın boyutu neydi? Bunları hiçbir zaman bilemedik ama buradan şu anlam da mı çıkabilir: İktidarımızı sürdürmek için her yola başvurulabilir, yalana bile başvurulabilir; bunu derseniz gerçekten şaşırırım.

Sayın Arınç, işte, geldik gidiyoruz. Bakınız, üç dönemdir milletvekilisiniz, partinizin tüzüğü değişmediğine göre önümüzdeki dönem milletvekili değilsiniz. Ben size bir soru soracağım: Siz bu Mecliste iki dönem Meclis Başkanlığı yaptınız. Şu Mecliste bir tane eseriniz var mı, bir tane? Turnikeleriniz vardı, o turnikeleriniz de gitti, sizden sonra gelen Meclis Başkanı turnikeleri de söktü, bir tek Meclis personelinin ahı kaldı Sayın Arınç.

Değerli arkadaşlarım, yine, Sayın Arınç zaman zaman diyor ki: "Benim ağlamamla niye dalga geçiyorsunuz, bunu niye hafife alıyorsunuz?" Sayın Arınç, bu dünyayı hallettiniz, öbür dünyayı da hallettiniz, Resmî Gazete'nin atama kararlarında çok sayıda Arınç soyadını da görüyorum, dolayısıyla sülale işlerini de hallettiniz, siz niye ağlıyorsunuz millet ağlasın, milletin anası ağlıyor, şehit anaları ağlıyor, iş bulamayan çocuklar ağlıyor, atanamayan öğretmenlerin anaları ağlıyor, bunlar ağlıyor Sayın Arınç.

Gazze'ye üzülüp ağlamayın. Yani Gazze'ye niye üzülüp ağlıyorsunuz? Gazze'ye üzülüp ağlamanız için önce boynunuzdaki Yahudi cesaret ödülünü çıkarmanız lazım. Hem boynunuzda Yahudi cesaret ödülü taşıyacaksınız hem de sonra Gazze için ağlayacaksınız, bu, doğru değil Sayı Arınç.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - İftira atma, iftira atma!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir emniyet müdürü sizi ne hâle getirdi? Sayın Ertuğrul Günay için demiştiniz ki: "Allah kimseyi Ertuğrul Günay'ın düştüğü duruma düşürmesin." Ama siz de ne yazık ki emniyet müdürüyle ilgili düştünüz. Bakın, Twitter'da şöyle yazıyorlar: "Recep Güven, Arınç'a güvenme." yazıyorlar, bunu okumanızı tavsiye ederim.

Anayasa oylamasıyla ilgili "Parti genel başkanı ne derse milletvekili onu yapmak zorundadır." diyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Siz nasıl Meclis Başkanlığı yaptınız? Siz TRT'yi, Anadolu Ajansını Başbakanın  talimatlarıyla mı yürütüyorsunuz şimdi? Yani özgür iradeli milletvekilleri değil miyiz biz? Ne demek yani siyasi partinin genel başkanı Anayasa konusunda şöyle düşünüyorsa bütün milletvekilleri de öyle düşünecekmiş. Ben böyle bir mantığı anlayabilmiş değilim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Niye oy kullanmadı CHP?

MUHARREM İNCE (Devamla) - O zaman dört tane genel başkan gelsin buraya, Anayasa değişikliklerinde oy kullansınlar. Biz dolgu malzemesi miyiz burada? Böyle bir şey olamaz, bu mantığı doğrusu anlayabilmiş değilim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - CHP'liler niye oy kullanmadı?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Teröristler akıllıca davranmış, sayıları çokmuş ve silahlılarmış. Sayın Arınç, siyaset tarihimize böyle açıklamalarla geçtiniz. Yani siz bu açıklamalarla mı terörle mücadele ediyorsunuz? Ve sonra diyorsunuz ki: "50 kat daha başarılıdır bizim Hükûmetimiz."

Değerli arkadaşlarım, basın özgürlüğü, medya özgürlüğüne baktığımızda orada daha da ilginç bir açıklamanız var. Yani 12 Mayıs 2012, canlı yayında söylediklerinizi Vatan gazetesi yazmış, diyor ki: "Bir insan belli kaynaklardan geçimini temin ediyorsa, bu geçimini temin ettiği kurum ve onun başındaki şahıs için her gün bir şeyler yazıyorsa kendine dikkat etsin. Ekmeğini yiyorsun, onun davulunu çalmaya mecbursun." Herhâlde, bir basın özgürlüğü anlamında tarihe geçecek bir söz olarak bunu görürüm. Demek ki sizin mantığınıza göre medya iktidar aleyhinde hiçbir şey yazamaz.

Sayın Arınç, neden 2001'deki gibi davranmıyorsunuz? Yani neden -bizim hadi olmadınız, AKP'nin ağabeyi olun- 2001'de? Bakın, şu sözünüz çok önemli: "Sayısal çoğunluk siyasi ağırlık değildir." Bu çok güzel bir cümle. Yani 2001'de azınlıktayken, muhalefetken bu sözleri söylemişsiniz. Şimdi çok daha ileri bir yaştasınız, belki bir daha milletvekili olmayacaksınız. Neden gelip ağabeylik yapmıyorsunuz, AKP'nin yanlışlıklarını söylemiyorsunuz? Yani "Belki muhtar olurum, belki Anadolu Ajansında çalışırım." diyorsunuz da neden AKP'nin yanlışlarını engellemiyorsunuz? Neden buraya gelip de "Arkadaşlar, biz de bir zamanlar muhalefetteydik. Bu temel yasayı çok sert eleştirdik biz. Bu muhalefetin sesini kısmak istediklerinde, İç Tüzük'ü değiştirmek istediklerinde biz onlara dar ettik bu Meclisi." demiyorsunuz? Neden bunları hatırlamıyorsunuz? Neden siz o Başbakan Yardımcısı olmadan, Meclis Başkanı olmadan, öyle bir şeyi hayal bile etmediğiniz günlerde, kenarda ufacık bir partiyken o yaptığınız devlet adamı konuşmalarını bugün belli bir yaşa gelmiş, her tür makamı tatmış, Türkiye'nin 2'nci adamı olmuş, Meclis Başkanlığı koltuğuna oturmuş birisi olarak, bugün Başbakan Yardımcısı olarak şu Meclise neden bir ders vermiyorsunuz? Ben sizin yerinizde olsam, otuz yıl milletvekilliği yapsam, Meclis Başkanlığı yapsam, Başbakan yardımcılığı yapsam, milletvekilliğimin sonu olsa, gelirim bu Meclise bir demokrasi dersi veririm. "Arkadaşlar, özür dilerim." derim ya. "Bu TRT bizim borazanımız oldu. Size söz veriyorum, şimdiden sonra muhalefet de burada konuşacak." derim. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor sizin? Hiç mi o günlerinizi hatırlamıyorsunuz? Hiç mi Hazreti Ömer'in adaletinden söz ederken içinizde bir ses size "Ya Bülent, yanlış yapıyorsun." demiyor? Bunu hiç mi dedirtmiyorsunuz?

Sayın Arınç, unutmayınız ki sizin de çarkınız kırılır, güvendiğiniz padişah da bir gün devrilir. Hiç merak etmeyin diyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnce.