| Konu: | TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 06.02.2013 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu hazırlanan kanunun Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin İmralı'yla başlamış olan aşkından çok daha önce komisyondan geçtiğini düşünüyorum, yoksa böyle bir aşkın filizlendiği bir dönemde böyle bir kanunun geleceğini tahmin etmiyorum. Zira, bir taraftan İmralı'ya bisikletin ne marka gönderileceği tartışılırken, bir taraftan da PKK'nın paralarına el konulmasının çok mantıklı bir izahını bulamıyorum.
Ben, burada, bugün başka bir konuya değinmek istiyorum. Geçen hafta perşembe günü bu kürsüden Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen evladı fatihanın torunlarına karşı sarf edilen birtakım cümlelerin ne denli yersiz ve mesnetsiz olduğunu anlatmak istiyorum. Bakın, bunların ismi evladı fatihan yani fethedilen toprakların çocukları. Bunlar, 1321 yılında müşir Süleyman Paşa komutasında Balkanları, Rumeli'yi Müslümanlaştırmak ve Türkleştirmek adına oraya giden akıncı beyleri. Bunlar nerelerden gitmişler biliyor musunuz? Ben de o akıncı beylerden birisinin torunuyum. Diyarbakır'dan gitmişler, -Diyarbakır Çüngüş'ten- Balıkesir'den gitmişler, Konya'dan gitmişler Samsun'dan gitmişler, Rumeli'yi kendilerine vatan etmişler. Daha sonra Viyana Savaşı'ndan itibaren başlamak üzere 1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve -yani 93 Harbi dedikleri- daha sonra 1921-1927 yılları arasındaki göçler sırasında tekrar buraya, ana vatana geldikten sonra buraları vatan yapmışlar. Bunlar, devletimizin gerileyip toprakları kaybetmesi sonucu Balkanlardan, Ege adalarından, Kırım'dan, Kafkasya'dan kendi öz vatanlarına gelmiş insanlar; bunlar, göç etmek zorunda kalmış insanlar. Aslında kendi evini kaybedip kardeşinin evine sığınan göçmenlerdir bunlar.
Ama bakın, ben size bir şey söyleyeyim, bu göçmenlerin hiçbirisi kendi ülkesinin askerine silah çekmedi; bunların hiçbirisi 35 bin kişinin ölümüne sebep olmadı; bunların hiçbirisi köy basıp kendinden olan bebekleri, kadınları, yaşlıları katletmedi; bunların hiçbirisi sadece devletten yana diye komşu köyleri basıp komşu katliamları da yapmadı; bunların hiçbirisi şehir merkezine, dershanelere bomba atıp masum çocukların ölümüne de sebep olmadı; bunların hiçbirisi devlet malını yakıp yıkıp zarar da vermedi. "Bunlar mı dağdan gelenler?" diye merak ediyorum. Bunlar mı bağcıyı dövenler? Ben bunların çok maksadı aşan ifadeler olduğunu, bu konuşmayı yapan arkadaşımıza da çok yakıştırmadığımı bizatihi ifade etmek istiyorum.
"Burada herkes haddini bilecek." Ben, o söze katılıyorum, herkes haddini bilecek. Burası ırkı aşan bir kavram olan Türk'ün, Türklerin vatanıdır. Türk milletini bir araya getiren sadece "ırk" ibaresini düşünemezsiniz. Bizim bir ortak tarih olgumuz var, ortak bir kültürümüz var, ortak dilimiz var. Bunları bir tarafa sayıp Türklüğü sadece ırk kavramına oturtursanız, işte size gerçek faşist derim. O zaman siz faşistsiniz. Kürt'ü, Türk'ü birbirinden ayıran kim varsa onların ismi bana göre faşisttir. Faşizmin tanımını doğru yapmak lazım. Eğer bunları yapamıyorsanız sizi akla, izana, insafa davet etmek istiyorum.
Bakın ben size bir şey söyleyeyim, bütün bu noktaya gelmemizin önünde bir tek sebep var. Bunun sebebi meydan çok boş kaldı. Bu meydanı boş bırakan da sizlersiniz sevgili arkadaşlar. Yani dışarıdan size dayatılan terör örgütünü Türkiye'de âdeta ve âdeta masum birer kişi gibi, terör örgütü üyelerini masum kişiler gibi lanse etmeye çalıştığınız bu dönem gerçek bu olayın müsebbibidir. Türkiye'yi bölme noktasına getiren olayların başlangıcıyla beraber insanlar hızını alamıyor. Daha neler işleyeceğiz bilmiyorum bu kürsülerde. Bugün Anayasa Mahkemesinden dönen bir kararı duydum, parti tüzükleri de diğer dillerde yazılacakmış. Dil birliğinin olmadığı bir ülkede siz asla ve kata ülkenin birliğini sağlayamazsınız. Burada çok konuşuldu. İspanikler var, Aztekler var Amerika'da. Hangi Amerikalı gidip Aztek dilinde İspanyolca savunma yapabiliyor, bana söyleyebilir misiniz? Hayır, asla ve kata ve nüfusun çok önemli bir konumunu teşkil ediyorlar.
Dil birliğinin yok edilmesi uğruna çıkarttığınız bu yasalar, bu gayretleriniz Türkiye'nin bölünmesine sebep olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Aranızda Burhan Hoca var, Burhan Hoca'nın ciğeri benden fazla kanayacak, onu biliyorum ama buna rağmen "evet" demek zorunda kalıyor, ona da üzülüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.