GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:27.11.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, her salı günü bunu yaşıyoruz, her defasında da tekrarlıyoruz. Zannediyorum saat yediye de yaklaştık yani yaklaşık dört saattir bu konuyu tartışıyoruz. Sebebi şudur: Değerli arkadaşlar, yasama meclisinin, yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki temel görevi bulunmaktadır. Biri toplumun ihtiyaçları, beklentileri doğrultusunda hukuk kurmak, kanun çıkarmak, böylelikle ülke yönetiminin faydalı bir şekle dönüşmesini temin etmek, birinci görevimiz bu ama ikinci görevimiz de yasama olarak yürütmeyi denetlemek yani Hükûmeti denetlemek; bu, muhalefet partilerinin temel görevi, milletçe verilmiş anayasal da bir görev. Dolayısıyla, muhalefet partilerinin Hükûmeti denetleyebilmesi için İç Tüzük'te var olan imkânları siz getirdiğiniz Danışma Kurulu, grup önerileriyle ortadan kaldırırsanız, muhalefet partilerinin elinde bir tek imkân kalıyor, o da grup önerisi vererek, daha önce vermiş oldukları araştırma önergelerinin gündeme alınmasını talep ederek burada milletçe, halkımızca önemli olan konuların birlikte müzakere edilmesini, toplumun dikkatine sunulmasını temin etmek.

Dolayısıyla, muhalefet partilerinin vermiş olduğu grup önerilerinin bahane gösterilerek, mazeret gösterilerek, gerekçe gösterilerek burada iktidar grubunun sayısal çoğunluğuna da güvenerek Genel Kurula bir dayatmada bulunmasının size bir faydasının olmadığını her hafta burada tekrarlıyoruz. Şimdi, bir saat sözlü sorulara cevap verilmiş olsa bu sorunların birçoğu bitecekti ama şimdi üç saat, dört saat birtakım konuları burada tartışmaya mecbur kalıyorsunuz. Bence de doğru oluyor, iyi oluyor çünkü değerli milletvekilleri, bizi izleyen değerli vatandaşlarım, burada bugün muhalefet partilerinin vermiş olduğu grup önerileriyle üç konuyu tartıştık:

Birincisi: Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesinin gündeme alınmasının konusu olan iş kazalarının ve meslek hastalıklarının sebep ve sonuçlarının araştırılmasını gündeme getirdik, üzerinde kırk dakika konuştuk. Ne kadar da iyi oldu çünkü bugün ülkemizin çok önemli sorunlarından biri iş kazalarıdır. Henüz daha sıcağı kurumadı, Samsun'da yaşanan ve hepimizi çok derinden üzen o iş kazası, ona benzer? Ki dünyada üçüncü sıraya yükselmişiz yani "Nereden nereye?" diye çok övündüğünüz hadisede, iş kazalarında, nereden nereye gelindiği de ortada. E, bunların sebep ve sonuçlarının, alınması gereken tedbirlerin görüşülmesini talep ettik. Ne güzel burada kırk dakika, her grup görüşünü de ifade ederek müzakere ettik. Bence faydalı olmuştur.

İkinci getirilen husus: Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun getirmiş olduğu, enerji dağıtımındaki usulsüzlüklerle ilgili. Gerçekten bugün enerji, toplum hayatında, ülkemizin hayatında, ekonomik sosyal hayatında çok önemli bir yeri var ve çok önemli de iddialar var bu konuda, birtakım yolsuzlukların yapıldığıyla ilgili. Gelin bir genel görüşme yapalım, yapmıyorsunuz. Gensoru veriliyor -bu hafta cuma günü böyle bir gensoru müzakeresi var- gensoruyu da Hükûmetinizi övmenin bir fırsatı olarak değerlendiriyorsunuz. Rakamlara taklalar attırarak maalesef gerçekleri milletin gözünden saklıyorsunuz.

Bir diğer husus: Bir başka grubumuzun, Barış ve Demokrasi Partisinin verdiği, Suriye'de yaşanan hadiselerin, özellikle, hudut il ve ilçelerimizdeki etkilerinin konuşulmasını temin ettik ki ne kadar iyi oldu. İşte, yaşananlar var, 5 insanımız hayatını kaybetti Akçakale'de, yaşanması muhtemel olanlar var, bunların birlikte müzakere edilmesinde çok yoğun bir fayda olduğu kanaatindeyim.

Tekrar ediyorum: Yasama Meclisinin yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki temel görevinden biri olan denetim görevini muhalefetin elinden aldığınız takdirde yani bir yol bulunuyor, İç Tüzük'e dayalı olarak bir yol bulunuyor, ve burada, bugün, bakınız, dört saatte hâlâ gündeme geçemediniz.

Şimdi, getirdiğiniz konulara da bir bakalım. Değerli iktidar partisi milletvekilleri sizin dikkatinize sunuyorum, biz çalışırız ama size reva görüleni siz anlamıyorsunuz. Bakın, bugün yine bir karar aldık, bitime kadar çalışacağız, ne zaman biterse. İkincisi, yarın yine bitime kadar çalışacağız. Yine angarya dönemi başladı.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Rahat olun, anlaşırız.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değil mi?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Erken biter.

MEHMET ŞANNDIR (Devamla) - Yani "Biz razıyız." diyorsunuz bu bitime kadar çalışmaya ama bu milletvekillerine eziyet etmeye de hakkınız yok.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hayır, hayır? Bitimine kadar olmaz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bir şey söyleyeceğim: Ayın 20'sinde, geçen hafta bir Danışma Kurulu kararı almışız. Gene iktidar partisi grubunun teklifiyle burada kararlaştırdığımız, 20/11/2012 tarihli 26'ncı Birleşimde aldığımız Danışma Kurulu. Bu Danışma Kurulunda salı günü 15.00-20.00 çalışacaktık. Bugün karar alıyorsunuz "Bitime kadar çalışacağız?"

Yine, 5, 6, 12, 13, 19, 20, 26, 27 Aralık, önümüzdeki ayı bütünüyle programlıyorsunuz ve diyorsunuz ki: "14.00-20.00 saatleri arasında çalışacağız." Yani, böyle -kusura bakmayın- değerli mesai arkadaşıma buradan bakarak söylüyorum, burnunuzun ucunu görmüyorsunuz, burnunuzun ucunu bile görmüyorsunuz. Yani, Türkiye'yi size emanet eden milletimin dikkatine sunuyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Şandır, o, çerçeve bir öneridir.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekili, sizi milletime şikâyet ediyorum. Bir haftayı bile planlayamıyorsunuz. Biliyorsunuz ki önümüzdeki haftadan sonra bütçe görüşmeleri başlayacak. "Bütçe görüşmelerini saat sekizde bitireceğiz." diye bir kayıt koymanız, bununla ilgili Genel Kurulda bir karar almanız olacak iş değil, olacak iş değil Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Tabii ki bütçeyi ayrıca getireceğiz Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Olacak iş değil!

Dolayısıyla, bakınız, her defasında burada, böyle, milletin aklıyla alay ediyorsunuz. Bunu doğru dürüst tanzim etmek mümkün. Geçen hafta, bugün saat 20.00'ye kadar değil, işte, bitime kadar çalışacağınızı öngörmeniz lazımdı maalesef öngöremiyorsunuz.

Bugün getirdiğiniz konuya bakınız: Yüz elli dokuz madde, SPK, önemli bir kanun. Yirmi yıldan bu yana değiştirilmemiş. Ekonomik hayat veya işte Türk Ceza Kanunu'nda, Ticaret ve Borçlar Kanunu'nda yapılan değişiklere paralel birtakım değişiklerin yapılması lazım. Yüz elli dokuz madde, altı bölüm. Bugün Danışma Kurulunda Sayın Elitaş diyor ki: "Bir günde bitireceğiz." Değerli milletvekilleri, yüz elli dokuz madde, altı bölüm bir günde bitecek! Biter mi Sayın Bakan? Bitmez. Yani, beş yüz kelimelik gerekçeli önergeleri okuyarak siz ancak bir bölümü ya bitirirsiniz ya bitiremezsiniz.

Şimdi "Uzlaşmayı arayalım." diyorsunuz, eyvallah, ancak uzlaşmayı buraya gelmeden önce aramanız lazım. Bu eksikliğin farkına vararak Sayın Bakan yarın saat birde bizi toplantıya çağırıyor, işte "Komisyonda yapılan uzlaşmayı kanunun görüşmelerine başlamadan bir saat önce yapalım." diyor. Bunu da bir kazanç görüyoruz ama bunu daha önce yapsanız. Bu kadar önemli bir kanun.

Bu kanunun gerekçesini okudunuz mu sayın milletvekilleri? Bir manifesto gibi gerçekten çok güzel hazırlanmış, işte sermaye piyasasının önemi, gelişimi konusunda, dünyadaki örnekleri konusunda çok güzel bir gerekçe ortaya konmuş ve bu gerekçeler üzerinde komisyonda bir müzakere yapılsa, gruplar arasında bir müzakere yapılsa, bir ortak metin çıksa.

Değerli milletvekilleri, burada hukuk kuruyoruz, hukuk. Kurduğumuz hukukla ülkenin yönetimini adaletli, etkin, verimli yapmak mecburiyetindeyiz ama bunu birlikte kurmamız lazım. Böyle "Ben yaptım oldu." derseniz? Burada yarın göreceğiz, birçok önergeyi siz vereceksiniz, yine itiş kakış, bir sürü problem.

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, yine milletin zamanından çaldığınızı hatırlatmak istiyorum. Maalesef, çok önemli, çıkartılması gereken konularda muhalefetle uzlaşma aramadan, birlikte tartışmadan, müzakere etmeden? Burada müzakere ediyoruz, müzakere birlikte yapılır, zaten ismi "bilişim.". Bunları gereğince yapmaz da "Bizim sayısal çoğunluğumuz var, parmakların ucu her şeye karar verir." derseniz? Ki ben o parmakların geçen oturumların birinde kirlendiği de kanaatindeyim. Burada bir hakareti parmaklarınızla akladınız, o güzel parmaklarınızı kirlettiniz. Bu parmaklarla siz burada "Biz istersek yaparız." demenizin çok fazla faydası ve doğru olmayacağı kanaatindeyim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - O irade arkadaşlarımızın, nasıl isterlerse öyle kullanırlar; tertemizdir o, milletin iradesi tertemizdir.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla, Sayın Canikli, belirlediğiniz gündemi değiştirmek imkânına sahip değilsiniz çünkü bütçe geliyor, bütçe görüşmelerinin kendi seyri var, ona müdahale etmeyeceğiniz için zannediyorum bundan sonra bir Danışma Kurulu bir tane daha getirmek durumunda kalıyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Tabii, gelecek. Mecbur yani, her seferinde?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şandır.