GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:07.02.2013

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yani hakikaten çok garip bir şey, ben okuduğum zaman şaşırdım, anlamadım. Şimdi, burada, arkadaşların Komisyondaki olayları söylemesi üzerine daha da dehşete kapıldım. Ben öncelikle niye anlamadım biliyor musunuz? Osman Bey az önce borçları falan saydı.

Bir: Bu şirket, Kazakistan devleti tarafından mı oraya yatırımı yapmakla görevlendirilmiş, yoksa kendiliğinden gelip mi yapmış? Yani Kazakistan hükûmeti kendisi ihale edip yaptırıyorsa, siz ona niye vergi borcu çıkarıyorsunuz, niye katılım borcu çıkarıyorsunuz? 9 milyon küsuru nasıl hesapladınız? Eğer böyle bir borç çıkıyorsa, bu özel bir işletmedir, hazine arazisine tecavüz değil midir? Yani cenazeyi kaldırmadan önce bence bir cezasını keselim, ondan sonra cenazeyi götürürsünüz.

Ben hakikaten şaşırıyorum. Bir hükûmete verdiğiniz bir anlaşmayı, Kazakistan devletiyle yapılan bir anlaşmayı, onlar bir ihaleye çıkmış, vermişse kendilerine bir şey yaptırıyorlardır.

Ee, şimdi, Sayın Toskay söyledi, 45 dönüm çıkıyor 67 dönüme, 22 dönüm daha ekliyorsunuz. Şimdi, bedelsiz olarak hazine arazilerini siz nasıl bir özel şirkete tahsis edersiniz, ben anlamadım. Hem de kırk dokuz yıl da değil, kırk dokuz yılı geçtik, süresiz olarak!

Ee, şimdi, bu anlaşmayı o zaman yaparken niye yapmışız? Kazakistan'la ilişkilerimiz var, geliyorlar, yazın da buraya devlet başkanları gelsin, gitsin, Türk C000umhuriyetleri toplantıları yapıyoruz, bu çerçevede de karşılıklı bir jest olsun diye anlaşma yapmışız ve burayı tahsis etmişiz.

Ee, şimdi verilen yerin ötesinde başka bir yere mi yapmış? Bunları niye anlatmıyorsunuz? Yani nereye bu otel yapılmış, anlamadım. Bu otel yapıldıktan sonra beş yıl, altı yıl, 2005'ten 2012'ye kadar hiçbir denetimi yok mu yapı denetimi yok mu, ruhsatı yok mu? Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılan bir şeyi eğer büyükelçilik yapmıyorsanız, onlara tahsisli bir alan yapmıyorsak kendi arazimize sahip çıkamıyoruz. Vatandaşın birisi bir gecekondu yapıyor, gidip yıkıyorsunuz. Niye? Hazine arazisine tecavüz var: diye. Şimdi, 2/B'den dolayı herkesten bir sürü para istiyoruz ama millet bunu ödeyemiyor. Nasıl oluyor da şimdi, Kemer ilçesinde, Beldibi gibi bir yerde, yani bir 100 dönüm, 200 dönüm şeyler, çok büyük rakamlar bunlar. Yani 67 dönüm? 22'sini hadi öncekine ilave ediyorsunuz, 45 vermişsiniz. 22 dönüm arazinin değeri kaç para oralarda? Hiçbir hesap yaptınız mı, daha önceki tahsisler kaça gitmiş?

Değerli arkadaşlar, bu çok sıkıntılı bir şey, tamamıyla hukuksuz ama bunu getirip de Türkiye Büyük Millet Meclisini buna alet etmekle? Gerçekten ifade edebilecek bir söz bulamıyorum. Yani, Kazakistan devletiyle bir şey varsa düzeltelim ama burada özel bir şirket yatırım yapıyor. Niye siz, Hükûmet olarak araya giriyorsunuz, üstüne üstlük gelip bir de Türkiye Büyük Millet Meclisini bu işe alet ediyorsunuz? Cezası neyse kesin, usulsüzlük neyse tahsil edin, ödemediği varsa parasını alın. Kazakistan devletine tahsis edeceğimiz arazi varsa yeniden, isterseniz beş yüz yıllık tahsis edelim, süresiz olarak tahsis edelim. Yanına bunu koyarak ne yapmaya çalışıyorsunuz, ben onu gerçekten anlayabilmiş değilim.

Değerli arkadaşlar, Antalya'ya bu anlamda tabii ki turizm gelsin. Aynı işletme isterse başka yerde tahsis de yapın. Gelsin arkadaşlarımız otel yapacaksa ama açın bunu, bedeli neyse ödesin, ruhsatı neyse onu çıkarsın, devlete vereceği harçları, vergileri versin. Biz istiyoruz. Teşvik ederseniz herkesi edin, onlar da düşük versin, ona da itirazımız yok. Ama, bir taraftan "Turist sayısı artıyor." diye hava atarken ortalama turizm gelirlerimiz düşüyorsa ve sizin hazırlamış olduğunuz 2007-2012 Turizm Eylem Planı'nın süresi geçmişse, hâlâ uygulamaya konulmamışsa, Eylem Planı'nın 1'inci maddesi olan turizm çerçeve kanun tasarısı taslağı dahi tasarı hâline dönüşememişse ve bu süreden sonra Turizm Bakanı değişmiş, yeni bir Turizm Bakanı gelmişse biz neyi konuşacağız? Yani, bu, benim anlayamadığım bir şey. Hakikaten, bakın, bir sürü kanun burada çıkıyor. Dün de söyledim, burada iki dilli, iki toplumlu bir devlet yaratmak için her gün bizi çalıştırıyorsunuz. Turizm çerçeve kanunu tasarısı taslağı sizin için önemli değil mi? "Cari açık en önemli sorun." diyorsunuz. Cari açığın en önemli görünmeyen nedenlerinden bir tanesi turizm geliri ise niye turizm çerçeve kanununu getirip de burada çıkarmıyoruz?  Sonra onun yerine geliyoruz, burada, yapılan yanlışı düzeltmek üzere, Meclisin gündemini, Dışişleri Komisyonunun gündemini, Genel Kurulun gündemini bloke ediyoruz. Getirin bize,  onun yerine şu turizm çerçeve kanununu çıkaralım. Eksiğiyle fazlasıyla ne getirirseniz razıyız, yok! Bakın, diyorum 2007-2012 Bakanlığın eylem planı var,  defalarca sordum; sene 2013, ortada taslak yok.

Değerli arkadaşlar, biz de ne yapıyoruz? Bir tane firmanın orada yaptığı usulsüzlüğü gelip devletlerarası hukuka taşıyarak buradan bir anlaşmayla çözmeye çalışıyoruz.

Antalya'da yapılması gereken çok şey var. Özellikle, burada bu vesileyle belirtmek istiyorum, turizm konusunda? Hakikaten bunda çok fazla söylenecek bir şey yok, ne olduğu apaçık ortada, arkadaşlarımız da söylüyor. Lütfen, bu, hazır Genel Kurula gelmemişken -kanun tasarısı da bekliyormuş- bunu bir gözden geçirmekte fayda var. Hakikaten izah edilmesini bırakın, konuşulacak tarafı bile, o anlamda savunulacak hiçbir tarafı  bile yok.

Değerli arkadaşlar, bakın, az önce de söyledim, turizm yatırımına karşı değiliz ama şeffaf, rekabete açık şekilde, kime hangi fiyattan tahsis ediyorsak ondan tahsis edelim. Eğer, birilerine bir teşvik yapılacaksa o zaman herkese aynı teşviki yapmak zorundasınız. Niye öbür otelciye aynısı yapmıyoruz? Ben bu anlaşmanın hiçbir yerinde daha önceki anlaşmada da, verilen bilgilerde de onu göremiyorum. Bu otel nereye yapılmış, verdiğimiz metrekare neresi, onlara tahsis ettiğimiz yer neresi, tamamıyla yeni verdiğiniz yer bunun ne tarafıdır? Sadece, birleştirilmiş  ortak bir parsel yapılmış ondan bahsediyor, başka hiçbir şey yok. Kanunun gerekçesinde var.

Antalya'nın bir dünya kenti olabilecek potansiyeli var ama böyle plansız bir şekilde yapılaşmayla, birilerine kıyak geçerek yapılan yatırımlarla bu iş olmaz arkadaşlar. Hâlen daha, bir çevre düzeni planı çerçevesinde, bir dünya kenti Antalya tasarımı maalesef yapılmamış. Bakıyoruz, ben 2004 yılında büyükşehir belediye başkan adayı olduğumda, arkadaşlarla bir Antalya kent vizyonu paylaşmıştım, bütün Antalya kamuoyuyla. "Dört Mevsim Antalya" sloganı içerisinde, bütün çevre düzenini, kent merkezinin kaydırılmasını içeren ve hakikaten de sürdürülebilir bir turizm içeren bir vizyon ortaya koymuştuk. Şimdi bakıyorum, aradan on yıla yakın zaman geçti, biz hâlâ böyle düzensiz şeylerle uğraşıyoruz.

Bu arada, bugün gündeme almayı düşündüğümüz su kaynaklarıyla ilgili de Antalya'dan ciddi anlamda şikâyetler geliyor değerli arkadaşlar. Sayın Bakan, burada da vatandaşlarımızın ciddi sorunları var, su kaynaklarının tespitiyle ilgili, burada vatandaşlara ciddi yük geleceğini söylüyorlar. Bu konuda bir soru önergesini de Sayın Eroğlu'na, birazdan geldikleri zaman sayın bakanlara da ileteceğim. Dolayısıyla, yarın bunlardan da ücret alınacağı yolunda, vatandaşlarımızın, ziraat odalarının kaygıları var. Ölçüm cihazlarının maliyeti, bunların sigortalanması, sonrasında birtakım maliyetler getireceğini düşünüyorlar "Devlet bize bu konuda destek olsun." diyorlar değerli arkadaşlar ve bu süreç de biliyorsunuz 25 Şubatta sona eriyor. En az iki yıl süreyle, hiç olmazsa bu uygulama bitinceye kadar uzatılmasını talep ediyorlar.

Yine, bu Beldibi bölgesinin bağlı olduğu Konyaaltı Belediyesinin içerisinde de burada, vatandaşlarımızın taş ocaklarıyla da ilgili sıkıntıları var. Bunlar da yine su kaynaklarıyla ilgili olduğu için, bu çerçevede turizmle ilgili olduğu için belirtmiş olayım. 100 metrelik mesafede, su kaynaklarının, su kuyularının olduğu yerde taş ocakları açılması için "madencilik ruhsatı" adı altında ruhsat alındığını söylüyorlar. Bir tanesini mahkeme durdurmuş ama "Nasıl oluyorsa Ankara'ya geliyor, 17-18 yerden imza alması gerekiyor ama pat pat pat alıp doğru dürüst bir analiz yapılmadan geliyor." diyorlar. Hem insan sağlığı açısından, muhtarlarımızın, oralardaki sivil toplum kuruluşlarımızın, ziraat odalarımızın talepleri var. Tabii ki inşaat sektörü de devam etsin, ona da itirazımız yok. Nasıl ki turizmde eğer yatırım yapılacaksa taş ocağı da lazımdır ama onun olması gereken yeri de yine Çevre Bakanlığının koyduğu kurallar içerisinde, arkasından dolanmadan, değişik yöntemlerle kanuna karşı hile yapmadan toparlamak gerekir diye düşünüyorum.

Antalya'nın dünya kenti olması için her şeyden önce, bizim bir turizm çerçeve kanun tasarısına ihtiyacımız var. Taslak, tasarıya dönüşür inşallah, bunları da böylece tartışmayız, o turizm planı içerisinde hepsini gerçekleştiririz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Günal, teşekkür ediyorum.