GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:07.02.2013

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarıyla ilgili bazı şüphelerimizin, kaygılarımızın olduğunu çok açıkça söyledik. Ben biraz önce Sayın Bakana sordum ama cevaplamaya zamanı yetmedi, benim de zamanım yetmedi, soruyu tam olarak soramadık.

Ben şunu söylemek istemiştim: Avrupa Birliği ülkelerinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden gelen kararlar nasıl uygulanıyor? Bu Taliban ve El Kaide'ye dönük alınmış olan Yaptırımlar Komitesi kararları nasıl uygulanıyor? Bunun aslında açıklanmasını istiyorum, Sayın Bakan bu arada açıklayabilirse o çok iyi olacak. Çünkü şöyle söyleniyor:"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden gelen kararları biz sözleşmeye tabi üyeler olarak kayıtsız koşulsuz uygulamak zorundayız, bizim bu konuda bir takdir hakkımız yok." Oysa ki Avrupa Birliği ülkelerinde -benim duyduğum kadarıyla, öğrendiğim kadarıyla- 27 ülkenin oluşturduğu bir komite var, bu komite, gelen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını gözden geçiriyor, oy birliğiyle karar verdiği takdirde bu kararlar Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanabiliyor. Şimdi, Avrupa Birliği ülkeleri buna neden gerek duymuş? Neden böyle bir kontrol mekanizmasına gerek duymuş? Çünkü, daha 12 Eylül 2012'de İsviçre-Nada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı çok açık seçik. Taliban'a yardımcı olduğu gerekçesiyle 2002 yılında Mustafa Nada'nın Londra'daki mal varlığına el konuluyor, sınır dışı ediliyor. İsviçre'ye girmesi yasaklanıyor İsviçre tarafından, aynı zamanda da İtalya'da da belli şekilde yaptırımlara tabi tutuluyor. Aslında İsviçre'de ve İtalya'da hakkında soruşturmalar açılıyor ve bunlara takipsizlik kararı veriliyor. Yani, yüksek mahkemeye başvuruyor "Benim bu sınırlamalarım kaldırılsın." diye. Yüksek mahkeme diyor ki: "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bunlara karar vermiştir. Biz bu konuda herhangi bir şey yapamayız." Bunun üzerine Mustafa Nada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidiyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Eylül 2012 tarihli kararı arkadaşlar, şu yönleriyle İsviçre'yi tazminata mahkûm ediyor, diyor ki: "Sen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını kendi iç hukukuna göre düzenlemek zorundasın. İnsan haklarını ve bu kişinin dolaşım hakkını, mal varlığı hakkını ve sağlık hakkını yok edemezsin. Sen bunu kendi iç hukukuna göre düzenleyeceksin." Aynı şekilde "Uluslararası hukukta Birleşmiş Milletlerin böyle bir yaptırımı var ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre de bu insanların hakları varsa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üst makam değildir, sen uluslararası hukuka göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre bu hakları tanıyacaksın ve bunun dengesini kuracaksın." diyor. Ayrıca, yine, son olarak verdiği karar: "Etkin iç hukuk yolunu tanımamışsın sen." diyor. "Mustafa Nada aleyhinde böyle bir dondurma kararı vermişsin, İsviçre'ye gelip gitmesini engellemişsin ama buna karşı etkin bir iç hukuk yolu tanımamışsın, bu nedenle de seni tazminata mahkûm ediyorum." diyor İsviçre'ye. Şimdi, demek ki biz bunları alacağız, hiç kontrol etmeden, hiçbir şekilde sorgulamadan, gerekçesine bile bakmadan, "İsim yanlışlığı bile var." deyip buna bakmadan uygulamak gibi bir yükümlülüğümüz yok. Bir kere bu yanlışı düzeltmemiz lazım.

Şimdi ben bu tasarının 12'nci maddesiyle ilgili birkaç soruna eğer zamanım yeterse değinmek istiyorum. 12'nci maddede de -dün konuştuğum gibi- 11'inci maddedeki gibi aynı sorunlar var: Mal varlığı dondurulanlar ve mal varlığı dondurulanlardan alacağı olanlar, Resmî Gazete'de bu kararın -dondurma kararının- yayımlanmasından itibaren otuz gün içerisinde bilgileri vermek zorundalar.

Peki, arkadaşlar, yine soruyorum ben: Resmî Gazete'yi okuyan kaç kişi var? Şimdi, mal varlığı dondurulan bir şekilde haberdar oldu, bilgisini verdi Başkanlığa ama mal varlığı dondurulana borcu olan kimselere ya da alacağı olan kimselere bu konuda bilgilendirme yapmadılar otuz gün içinde, Resmî Gazete'yide bilmiyorlar. Peki, ondan sonra?.. Yine, bu tasarının 15'inci maddesinde, bu konuda gecikme söz konusu olduğu takdirde altı aydan iki yıla kadar cezalandırma söz konusu. "Sen bu dondurma kararıyla ilgili o kişiye ya da kuruluşa olan haklarını ve borçlarını bildirmedin." diye o kişilere ceza mı verilecek? Yani böylesine teknik, çok ciddi sorunlar da var arkadaşlar. Bunlar bir türlü çözümlenmedi, Komisyonda da söylememize rağmen yani Komisyon üyeleri bu konuda hemfikir olmasına rağmen.

Hatta diyor ki Sayın Bakan: "Efendim -Türkiye'de işlenen terörizmin finansmanı suçlarıyla ilgili- bunlar, işte, savcılığa suç duyurusunda bulunacak."

Peki, Sayın Bakan, savcılığa suç duyurusunda bulunacak ama mal varlığının dondurulmasıyla ilgili nasıl, kim karar verecek? Bu konuda kesin bir durum yok. 12'nci maddede çok ciddi bir sorun var. 12'nci maddedeki bu teknik sorun da, 5'inci, 6'ncı ve 7'nci maddelerde "usulüne uygun olarak alınmış kararlar" denmesi gerekirken bu konuda da ciddi hata vardır. Bu hataların düzeltilebileceği kanaatiyle dikkatinizi çekmek istedim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yılmaz.