GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:13.02.2013

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçilerimizin sulama birliklerine ilişkin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz araştırma önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sulama birlikleri çiftçilerimiz ve ülkemiz tarımı açısından önem arz etmektedir. Ancak, sulama birlikleri âdeta kendi kaderlerine bırakılmış durumdadır. Sulama birlikleri hiçbir teknik desteğe sahip olmadığı için işlevlerini de tam olarak yerine getirememekte ve çok önemli maddi kayıplara meydan verilmektedir. Türkiye'deki 388 aktif sulama birliği maddi problemlerle karşı karşıyadır. Sulama birliklerinde çalışanlar da hem özlük haklarından dolayı hem de alamadıkları maaşlarından dolayı mağdur durumdadır. Norm fazlası personelle ilgili yaşanan soruna mutlaka çözüm getirilmelidir.

Kamu sulama projelerine yapılan yatırımların geri ödenmesi, tahakkuk ettirilen sulama ücretlerinin toplanması önemli bir darboğaz olarak ortaya çıkmıştır. Yer üstü sulama sahalarının rehabilite edilmesiyle ilgili DSİ tarafından gerçekleştirilen projelerin bedeli tümüyle sulama birliklerine kayıtlı, sulamadan istifade eden çiftçiler tarafından ödenmesi gerekmektedir. Başta peşinat olmak üzere bu paraların toplanamaması nedeniyle sulama birlikleri tarafından proje bedellerinin ödenmesinde uygulamada büyük sıkıntılar çekilmektedir. Çiftçinin ve sulama birliklerinin bu maliyeti kaldırması mümkün değildir, zaten kaldıramamaktadır. Bu konuda mutlaka kolaylıklar getirilmelidir; kooperatiflerde olduğu gibi bu yatırımların maliyetinin devlet tarafından karşılanması gerekmektedir.

Gerek sulama birlikleri gerekse sulama kooperatiflerinin en önemli sorunlarından biri sulama elektrik ücretlerinin karşılanmasında yaşanan güçlüklerdir. Elektrik fiyatlarında yapılan yüksek oranlı zamların da etkisiyle önemli tutarda elektrik borcu oluşmuş, ödenemez duruma gelinmiştir.

Tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında mutlaka indirim yapılmalıdır. Elektrik faturalarının neredeyse yarısını oluşturan vergi ve fonlar ile kaçak elektrik parası çiftçi ve köylümüzden alınmamalıdır. Sulama birlikleri ve sulama kooperatiflerinin geçmiş dönemlere ilişkin mevcut elektrik borçları faizsiz olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Ayrıca, elektrik fatura bedellerinin mutlaka hasat sonrası tahsili sağlanmalıdır. Sulama birliklerinin ve sulama kooperatiflerinin kendi ihtiyacı olan elektrik enerjilerini yenilenebilir enerji kaynaklarından üretebilmesi için, gerekli proje ve finansman desteği sağlanmalı ve uygulamayı teşvik edecek düzenlemeler yapılmalıdır. Lisanssız elektrik üretimi üst sınırı, sulama birlikleri ve sulama kooperatifleri için 2 megavata çıkarılmalı ve bu santrallerin enerji şebekesine bağlanmasında öncelik tanınmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, tarımın stratejik bir sektör olma özelliği her geçen yıl daha da artmaktadır. Bu sektörün, bir ülkenin su ve gıda güvenliğinin sağlanmasındaki rolü ve önemi de çok büyüktür. AKP Hükûmetinin suyun tam maliyetinin karşılanması anlayışı ülkemizin sosyoekonomik gerçekleriyle uyumlu bir anlayış değildir. Özellikle, tarım kesiminde birçok sıkıntının doğmasına neden olacağı bilinmeli ve su, ticari bir meta olarak düşünülmemelidir. Giderek kıt kaynak durumuna gelen suyun korunması ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi için sulama birlikleri ve sulama kooperatifleri daha etkin duruma getirilmelidir.

Ancak Yeraltı Suları Hakkında Kanun'da değişiklik yapılıyor, yer altı su kuyularına ölçüm cihazı kurulması zorunluluğu getiriliyor ve çiftçiye dekarda 200 ton su kotası koymaya yönelik eylem planı açıklanıyor ama çiftçinin, ziraat odalarının, sulama birliklerinin, sulama kooperatiflerinin görüşleri bile alınmıyor. Şimdi de iki yıl önce yapılan ve bir sonuç alınamayan düzenlenmede değişikliğe gidiliyor ama AKP Hükûmeti yine kendi başına buyruk hareket ediyor, ilgili kesimleri hiç dikkate almıyor.

Su yönetiminde alınan kararların en etkin bir şekilde uygulanabilmesinin ancak ziraat odalarımızın ve su kullanıcı örgütlerinin bu kararlara katılımıyla mümkün olacağı unutulmamalıdır.

Bugün görüşülecek olan kanun teklifiyle 167 sayılı Kanun'daki mevcut hükümlerde değişikliğe gidilmektedir. Ayrıntılı görüşlerimizi ve uyarılarımızı teklif görüşülürken ifade edeceğiz. Yapılan bu değişikle kuyulara bir yıl içinde ölçüm cihazı kurulması öngörülmekte; zirai, içme ve kullanma suyu amaçlı açılan kuyulara ölçüm cihazı kuramayanların bu süre içerisinde talep etmesi hâlinde, bedeli yüzde 25 fazlasıyla tahsil edilmek üzere, üç yıl içerisinde DSİ Genel Müdürlüğü tarafından kurulması veya kurdurulması hükme bağlanmaktadır.

Çiftçiye âdeta tuzak kurulmaktadır. Sanki süre üç yıl uzatılıyormuş gibi görüntü verilmektedir. Hâlbuki üç yıllık süre DSİ'ye verilmektedir. Çiftçi, bir yıl içinde ya cihazı, sayacı taktıracak ya da DSİ'ye başvuracak, DSİ tarafından takılmasını sağlayacaktır. DSİ'ye başvurunca yüzde 25 daha fazla ödeme yapmak zorunda olan çiftçi iyice köşeye sıkıştırılmaktadır. DSİ'nin ilgili kanun, yönetmelik, genelge uyarınca havzalar için hazırladığı eylem planına göre ölçüm cihazları kurulduktan sonra yer altı su kullanımıyla ilgili olarak dekar başına şahıs kuyuları için 200 ton, kooperatif kuyuları için 350 ton civarında su kullandırılması planlanmaktadır. Bu uygulamayla, buğday eken bir çiftçi ektiği alanın ancak yüzde 40'ını, ayçiçeği ve fasulye eken yüzde 35'ini, şeker pancarı ve mısır eken yüzde 30'unu, yonca eken bir çiftçi de ancak yüzde 20'sini ekebilecek, geriye kalan alanını ise nadasa bırakmak zorunda kalacaktır.

AKP Hükûmeti, çiftçiye, "Suyunu keseceğim, tarlanı ekmeyeceksin." diyor. Yer altı suyu kullanımının kontrol altına alınması ülkemizin geleceği açısından mutlaka önemlidir. Fakat yapılacak işlemler akılcı, mantıklı ve uygulanabilir olmalıdır. Bütün fatura neden çiftçiye çıkarılıyor? Önce Hükûmet görevini yapmalıdır. Mevcut sulama sistemleri tümüyle modernize edilmeli, yeni projeler basınçlı sulama sistemlerine göre hazırlanmalı ve bu konuda etkin bir teşvik uygulaması yapılmalıdır. Arazi toplulaştırma faaliyetlerine hız verilmeli ve toplulaştırma yapılan alanlarda kuyu ruhsatı ve sayaç bağlama işlemi yapılmalıdır. Yer üstü sulama sahalarında gerekli ıslah çalışmaları hızla bitirilmelidir. Bu çalışmaların tamamlanmasıyla yer altı suyu kuyularının birçoğu zaten devre dışı kalacaktır.

Çiftçinin ekeceği bitkilerin yıllık su tüketimleri dikkate alınarak su kotası belirlenmelidir. Aksi takdirde, bu düzenlemenin uygulanma imkânı ve şansı yoktur. Çiftçi cihazları taktırmadı diyelim, zaten iki yıldır da pek taktıran olmadı, ne yapılacak? "Kuyunu kapatır, masrafını da alırım." diye çiftçi tehdit edilmektedir. AKP Hükûmeti hiçbir şey yapamaz çünkü haksızdır. Böyle, dayatmayla bir yere varılamaz. Çiftçinin ekmeğiyle oynanmaktadır. Çiftçi buna nasıl rıza göstersin? Çiftçi, verilmesi öngörülen suyla tarlasının yarısını bile ekemeyecek. İyi bilinsin ki öngörüldüğü şekilde kuyulara sayaç takılıp kota uygulamasında ısrar edilirse çiftçiler de AKP'yi o kuyulara gömecektir.

Çiftçi, tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır. Türk çiftçisinin dünyanın en pahalı mazotunu ve gübresini kullandığı ve ağır girdi maliyetleri altında ezildiği ve bu nedenle üretim yapamaz duruma geldiği bir gerçektir. Çiftçilerimiz "On yıldır buğdayı, pancarı, neredeyse aynı fiyattan satıyoruz ama mazotun, gübrenin, ilacın, tohumun fiyatı 4-5 kat arttı. Bizim hâlimiz ne olacak?" diyor. Gelin, bu konulara çözüm bulalım.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak sulama birlikleriyle ilgili verdiğimiz önergeye desteklerinizi bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.