GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGILAMA SÜRELERİNİN UZUNLUĞU İLE MAHKEME KARARLARININ GEÇ VEYA KISMEN İCRA EDİLMESİ YA DA İCRA EDİLMEMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ÖDENMESİNE DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:29.11.2012

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, aslında ben bir sağlıkçıyım, on bir yıl tıp eğitimi gördüm, yedi yıl da uzman hekim olarak çalıştım, yani hukukla ilgili bir konuda belki bize çok fazla söz düşmez ama şöyle bir genel uygulamaları taradığımız zaman on sekiz yıl hekimlik mesleği yapan birisi olarak mevcut hâkim ve savcılardan çok daha fazla bir hukuk bilgisine sahip olduğum kanaatine ulaştım.

Bakın, bu hâkim ve savcıların uygulamalarıyla ülkeye getirdikleri durumu şu tabloda biraz hep birlikte irdeleyelim:

Tutuklu öğrenci sayısı 2.824, 31 Ocak 2012 itibarıyla Adalet Bakanımızın soru önergesine verdiği cevap. Bunlardan 1.778'i tutuklu, 1.046'sı ise hükümlü. Bu hükümlü öğrencilerden 178'i de aynı maddeden hüküm giymiş. Bu gerekçeleri biraz sonra sayacağım.

Tutuklu gazeteci sayısı 91. Daha önce Adalet Bakanlığı bu rakamların gazetecilik mesleğinden dolayı olmadığını söylüyordu, ona katılan Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi de aynı şeyleri söylüyordu ama en son bu Gazetecileri Koruma Komitesi 76 gazetecinin cezaevinde olduğunu, 15 gazetecinin durumunun da incelendiğini, Türkiye'nin mevcut hâliyle Çin ve Rusya'yı bile geçtiğini belirtiyordu. Bu gazetecilerin, ilginçtir, yüzde 70'inin de Kürt olması ve özgür basın geleneğinde çalışmış olması olayın ayrı bir boyutunu gösteriyor, savcı ve hâkimlerin hangi karar mekanizmalarını çalıştırdığını gösteriyor.

Tutuklu çocuk sayısı 2 bine yakın, 1.943 gibi bir rakam var burada. İlk defa dünya hukuk tarihinde "politik suçlu tutuklu çocuk" kavramını, maalesef, bizler bu literatüre sokmuş durumdayız.

Tutuklu avukat sayısı 36. Yaptıkları iş avukatlık mesleğinin gerektirdikleri ve bundan dolayı farklı birtakım iddianamelerle, devletin bilgisi dâhilinde olan birtakım bilgilerle mahkûm edilmeye çalışılıyorlar.

Sendikacılar için yine aynı şey geçerli. Yani hemen hemen toplumsal bütün katmanlara, bütün mesleklere uyarlayabiliriz.

Bakın, ben, skandal iddianamelerden birkaçına örnek vermek istiyorum. Malatya'nın Doğanşehir ilçesinin Sürgü beldesinde linç edilmeye çalışılan Alevi aile hakkında hazırlanan iddianamede 10 korucunun ifadesine yer veriliyor ve bu iddianamede bu ifadeler "kes yapıştır" yöntemiyle savcılık tarafından düzenleniyor. Çünkü, mevcut iddianamedeki 10 korucunun ifadesindeki imla hataları bile "kes yapıştır" yöntemiyle yer aldığı için aynı şekilde yer alıyor.

Bakın, DİHA Muhabiri Ankara Temsilcisi Kenan Kırkkaya hakkında hazırlanmış iddianame. İddianamede geçen suçlardan biri, üç yıl önce doğan kızı Hevi Jiyan'ın babası olmak. Üç yıl önce Hevi Jiyan açılım bebeği olarak ilan edilmişti, kamuoyuna o şekilde lanse edilmişti, üç yıl sonra bebeğin isminden dolayı bir gazeteciye suçlama getiriliyor. Gazeteciye Irak'ta yapılan bir ulusal kongreye katıldığı söyleniyor ama gazetecinin pasaportu bile yok. Bu şekilde özensiz, tamamen asılsız hazırlanan iddialar var.

Öğrencilerin davasıyla ilgili? Yumurta atmanın örgütsel suç olduğu, şemsiyenin bir örgütsel yaralama aracı olduğu, poşu takmanın, saç kestirmenin örgütsel faaliyet olduğunu herhâlde belirtmeye gerek yok. Demin tıp öğrencileriyle ilgili bazı şeyleri paylaşmıştım. Yani, poşu takmak, kitap okumak, Mekap ayakkabı giymek bu ülkedeki hâkim ve savcılar tarafından, eğer, sıkılmadan, utanılmadan iddianamelere konuluyorsa bunun bir yaptırımının mutlaka olması gerekir. Eğer, bu mekanizma AİHM tarafından sağlanıyorsa da bunun faturasının mutlaka bu savcı ve hâkimlere ödetilmesi gerekir.

Bakın, iddianamelerden birisi de Abdullah Öcalan'ın avukatlarından Yaşar Kaya için hazırlanmış. İddianamenin tamamı isim benzerliği olan, daha önce DTP'de yöneticilik yapmış olan Yaşar Kaya'nın yapmış olduğu siyasal faaliyetlerden oluşuyor. Bu kadar ciddiyetsizlik olur mu? Bu insanların tamamının ailesi var, çocukları var, bir yaşamları var ve böyle özensiz iddianamelerle bu insanlar yıllarca cezaevlerinde tutuluyorlar. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Burada herhâlde yirmi dört saat de konuşsak bunları bitiremeyiz ama artık, burada, bu hâkim ve savcıların?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - ?verecekleri kararla ilgili hukuki bilgilerinin ve vicdanlarının gözden geçirmesini sağlayacak bir mekanizmayı oturtmamız gerekiyor. Aksi takdirde, her gün, bu ülkede adaleti kendi elimizle toprağa gömmüş olacağız. Ben bu düzenlemenin özellikle hâkim ve savcılara müeyyide getirilmesi şeklinde ele alınmasını temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.