| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 02.05.2012 |
LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşvik sistemi, sadece bizim hükûmetlerimiz döneminde başlatılan bir sistem değil, geçmişten beri tüm hükûmetler döneminde uygulanan bir yöntem. Aynı zamanda, dünyaya baktığımızda, gelişmiş birçok ülkede bu tür mekanizmaların uygulandığını görüyoruz.
Peki, kullanılan enstrümanlar nelerdir, bunlara baktığımızda da ya kamu alacaklarından vazgeçeceksiniz ya da kamu kaynağı vereceksiniz. İki tür yöntem kullanılıyor ve dünyanın neresine giderseniz gidin kullanılan yöntemler, enstrümanlar hemen hemen benzer enstrümanlardır. Ancak dünyadaki uygulamalara baktığımızda teşvik sistemlerinin dünyada çok başarılı olmadığını görüyoruz. Birçok ülkede teşvik sistemleri uygulanmasına rağmen oldukça başarısız sonuçlar verdiğini görüyoruz. Bunlardan bir tanesi, örnek: İtalya'da iki bölge arasında çok ciddi gelişmişlik farkı var, bu bölgelerden birini İtalya geliştirmek istiyor, çok önemli yatırımlar, destekler sağlıyor özellikle kamu yatırımları açısından ve bir süre sonra o dikilen fabrikalar, o yapılan fabrikalar atıl duruma geliyor ve literatürde buna "çöldeki katedraller" diyorlar. Buna benzer birçok uygulama geçmişte de oldu, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne verilen AK PARTİ iktidarları öncesi birçok destek maalesef gerçekleşemedi.
Teşvik sistemini başarılı kılan, anlamlı kılan en önemli unsur entegre bir yaklaşımla sorunun üzerine gitmektir. Nedir bu entegre bir yaklaşım? Sadece vergisel desteklerle, birtakım hibe destekleriyle veyahut kredilerde yapılan birtakım indirimlerle siz teşvik sistemini başarılı kılamazsınız. Teşvik sisteminin başarılı olabilmesi için eğitimden sağlığa, insan altyapısından ulaşım hizmetlerine kadar birçok alanda entegre bir yaklaşım benimsemek durumundasınız. İşte, Türkiye'de de AK PARTİ hükûmetleri döneminde tamamlayıcı, entegre bir yaklaşım benimsenmiştir. Bir taraftan altyapı yatırımları güçlendirilmeye çalışılmış, diğer taraftan eğitime, özellikle insan kaynaklarının geliştirilmesine ağırlık verilmiş ve diğer taraftan da teşvik sistemi uygulanmaya çalışılmıştır.
Şimdi, AK PARTİ öncesi iktidarların teşvik sistemine yaklaşımına baktığımızda işte bu entegre yaklaşımın sergilenmediğini görüyoruz. Sadece vergisel birtakım indirimlerle, yatırım yeri tahsisiyle bir bölgeye, bir ile yatırım çekmeniz mümkün değildir değerli arkadaşlar, önce insan kaynaklarını geliştirmek zorundasınız. Peki, biz ne yaptık? Aktif iş gücü programları başlattık. KOSGEB bünyesinde onlarca program ortaya koyduk ve bu programlarla o işletmelerin altyapısını güçlendirecek olan insan kaynağını daha verimli kılacak olan yatırımlara girdik, desteklere girdik.
Diğer taraftan, SODES gibi, Sosyal Destek Programı gibi, kalkınma ajansları gibi, bizatihi yerelden koordine edilen uygulamaları ortaya koyduk ve bununla beraber, yine kırsal kalkınma alanında, ARGE destekleri alanında, eğitim alanında birçok yeni destek mekanizmaları oluşturduk. İşte, bu mekanizmaların tamamlayıcısı olarak da bu teşvik sistemini sunduk. Eğer biz bugüne kadar başarılı isek, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki ihracat oranını yüzde 1'den yüzde 5,1'e yükseltmiş isek ve Anadolu'daki birçok ilimizin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyini önemli ölçüde yukarı çekmiş isek, bu yaklaşıma borçluyuz diye düşünüyorum.
Şimdi, bazı eleştiriler geldi, bunlara cevap vermek istiyorum müsaade ederseniz. Bunlardan bir tanesi: "Bu illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması neye göre belirlendi? Efendim, 2003 yılında illerin sosyoekonomik sınıflandırması, sıralaması belirlendi ve bu amaçla 58 ayrı değişken kullanıldı, ama bugünkü yöntem neden böyle, neden bölge bazında değil, neden il bazında?"
Değerli arkadaşlar, en son yapılan çalışma, yine bildiğiniz gibi 2003 yılındaki illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması araştırmasıydı, ama 2011 yılında başlayan ve bu yıl tamamlanan güncellemeyle, illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması yeniden belirlenmiştir; burada da 61 farklı sosyoekonomik değişken kullanılmıştır.
Burada gayrisafi yurt içi hasıladan ve bunun bilinmediğinden bahsedildi, özellikle illerin gelişmişlik düzeyleri açısından gayrisafi yurt içi hasılanın önemli olduğu zikredildi.
Değerli arkadaşlar, bakın, size bir şey söyleyeyim. Bir bilim adamımız şunu söylüyor, özellikle gelişmişlik üzerinde çalışan bir bilim adamımız diyor ki: "Ben bir ülkenin gelişmişlik düzeyine bakarken sadece gayrisafi yurt içi hasılasına bakmam. Benim bakmış olduğum konu, bakılması gereken konu, o ülkedeki insan kaynaklarının ne kadar gelişmiş olduğudur." Dolayısıyla, biz gelişmişlik düzeyine bakarken hem ekonomik göstergelere bakacağız hem sosyal göstergelere bakacağız hem demografik göstergelere bakacağız ve bir bütün olarak sistemi değerlendireceğiz. İşte illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamalarını belirlerken biz bunu yaptık, 61 ayrı değişken kullandık. Bu değişkenlere baktığımızda, bu değişkenler arasında istihdam göstergelerimiz var, rekabetçi ve yenilikçi kapasite göstergelerimiz var, mali göstergelerimiz var, demografik göstergelerimiz var, eğitim göstergelerimiz var, sağlık göstergelerimiz var, özellikle ulaşım açısından önem taşıyan erişebilirlik göstergelerimiz var, IT teknolojilerinin de ne kadar geliştiğini düşündüğünüzde bu tür göstergelerin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bir diğer unsur yaşam kalitesi. Yaşam kalitesi alanında da önemli göstergeler yine illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması çalışmasına dâhil edilmiştir.
Bu sıralama belirlenirken hiçbir zaman hiçbir şekilde herhangi bir ile ayrıcalık tanınmamıştır değerli arkadaşlar. Sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması çalışmasında çıkan sonuç neyse altı ayrı bölgeye ayrılmış ve bu bölgelere göre de bir destek sistemi, destek mekanizması geliştirilmiştir.
Kullanılan verilere baktığımızda da, ağırlıklı olarak 2009 ve 2010 yılı verileri kullanılmıştır. Sadece birkaç gösterge için ise 2008 ve 2011 yılı verileri kullanılmıştır.
Devlet Planlama Teşkilatının eskiden beri devam eden bir geleneği var, illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması çalışmasını yaptıktan sonra bunu bir kitap hâline getiriyor. Bakın, şu görmüş olduğunuz kitapçık, 2003 yılı illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasını detaylarıyla ortaya koyan ve illeri ayrı ayrı, bölgeleri ayrı ayrı analiz eden bir çalışma. Şu anda Kalkınma Bakanlığımız bu çalışmaları yürütüyor yani illerin elbette sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması belirlendi ama bunun bir kitapçık hâline getirilmesi ve düzgün, düzenli bir şekilde illerin, bölgelerin yapılarının ortaya konulması bu kitapçıkla sağlanacaktır.
Diğer bir eleştiri "Efendim, neden bölge değil de il?"
Şimdi, değerli arkadaşlar, size şunu soruyorum: Kayseri, Sivas, Yozgat, bizim "Düzey 2" dediğimiz bölge kapsamında yer alan üç ilimiz. Yozgat'ın sosyoekonomik gelişmişlik düzeyiyle Kayseri'nin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi bir mi? Elbette bir değil. Biz Yozgat'a, Sivas'a Kayseri'den daha fazla destek vermek zorundayız. Biz adaletli olmak zorundayız.
Evet, Osmaniye örneği de öyle. Eğer Osmaniye 5'inci bölgede ise, Osmaniye ilimiz sosyoekonomik gelişmişlik açısından istenilen düzeyde değil. Biz, bu bölgelerimizin gelişmesini, kalkınmasını istiyoruz, bölgeler arası gelişmişlik farklarımızın azalmasını istiyoruz. Yine biz, belirli sektörlerde rekabet gücümüzün artmasını istiyoruz.
Yine, ithal ettiğimiz birçok ürünün Türkiye'de, kendi ülkemizde üretilmesi yönünde desteklerin verilmesini istiyoruz. İşte, yapılan düzenleme bundan ibarettir.
Biz, eğer gelişmiş bir ille gelişmişlik düzeyi daha düşük olan bir ili yan yana koyarsak, geri kalmış ile destek sağlamak mümkün mü? Biz kalkınacaksak hep beraber kalkınacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFİ ELVAN (Devamla) - Efendim, A ilimiz kalkınsın, B ilimiz kalkınmasın; böyle bir şey söz konusu olamaz.
Ben hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elvan.