GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:21.05.2013

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 460 sıra sayılı torba yasasının 10'uncu maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, AKP iktidarının üzerinde en fazla tasarruf yaptığı alan sosyal alandır. Hani malum bir ifadeniz var ya "İnsanı yaşat ki millet yaşasın." bunun tam tersi bir uygulamayla iktidar Sosyal Güvenlik Bakanlığının "sosyal" kısmını o kadar çok ihmal etmiştir ki âdeta Bakanlık "sosyal"i olmayan Güvenlik Bakanlığına dönüşmüştür. Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir bakıma emeğin değil sermayenin, sosyalin değil siyasalın bakanlığı hâline gelmiştir.

Bilindiği gibi millî gelirden sermaye faizini, emek ücretini, toprak rantını, müteşebbis de kârını alır. AKP iktidarı "kâr", "faiz" ve "kira" denilince imkân üstüne imkân üretirken "ücret" ya da "çalışanlar" denilince cin çarpmışa dönüyor, bütçe, denge, kamu güvenliği gerekçesiyle tedbir üstüne tedbir üretiyor. AKP iktidarı, hayatın her alanını vergiye ve harca bağlamıştır. Vatandaş, AKP iktidarı döneminde gözlerini güneşten önce vergiyle açmaktadır. İktidar "çalışanın emeği, ücreti, sendikal hakkı" denilince de hesap üstüne hesap yapıyor. Kısacası, bu iktidarın anlayışı, hak yok, sorumluluk vardır ve sadık bir biçimde de bu ilkeyi uygulamaktadır.

Değerli milletvekilleri, üniversitelerde idari ve akademik personele uygulanan ücret politikası da Hükûmetin bu uygulamalarından nasibini almaktadır. Hükûmetin "üniversite" denilince aklına hangi üniversiteye hangi yandaşı rektör olarak atayacağı gelmektedir. İktidar, üniversiteleri suskun, terbiye edilmiş, uysal kurumlar hâline getirmiştir. Son zamanlarda iktidarı alkışlayan, öven ve yücelten sözde akademisyen, özünde ise iktidar propagandası yapan unsurlar, bu gelişmenin doğal sürecidir, sonucudur. Ülkenin hayati sorunları karşısında hiçbir üniversite senatosunun gıkı çıkmamaktadır, bir karar bile alamamakta ve görüş ortaya koymamaktadır. Üniversitedeki akademik personel geçim derdiyle uğraşmaktan akademik çalışmaya da zaman bulamamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK, akademik personelin durumunun iyileştirilmesiyle ilgili olarak hiçbir çalışma yapmamakta ve onların sorunlarını dile dahi getirmekten kaçınmaktadır. YÖK, işini gücünü bırakmış, sanki güvenlik örgütüymüş gibi Hükûmetin PKK ile Türkiye'yi paylaşma politikasına destek vermekten söz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, açılan yeni üniversiteler ya da okullar, dikilen binalar ve değiştirilen eğitim sistemine karşın bir türlü eğitimin başat aktörü olan öğretim üyeleri ve öğretmenlerin durumları dikkate alınmamaktadır. Üniversite öğretim elemanları sahip oldukları statülere uygun bir ücret alamamaktadır. İktidar, üniversite personelinin durumunu iyileştirmek için adım atmamaktadır.

Son yıllarda açılan çok sayıda üniversite, öğretim üyesi açığı meydana getirmiştir. Öğretim üyelerinin maaş ve ücretlerinin yetersizliği yüzünden yetenekli ve çok yönlü öğretim elemanları üniversitelerin dışına gitmiştir. Öğretim elemanları arasında yapılan bir araştırmada öğretim elemanlarının en önemli sorunu olarak yüzde 52,5'ide ücret düşüklüğünü göstermiştir. Yükselme zorlukları yüzde 22,6; çalışma koşulları 16,9 ve prestij kaybı ise yüzde 8'dir. Öğretim üyeleri arasında ücret düşüklüğü temel sorun olarak görülmektedir. Öğretim elemanlarının yüzde 23,8'i genellikle, yüzde 24,4'ü bazen olmak üzere yaklaşık yarısı ek iş yapma ihtiyacı duymaktadır. Öğretim üyelerinin üniversiteden ayrılmak istemelerinin nedeni olarak maddi yetersizlikleri gösterenlerin oranı ise yüzde 81,9'dur.

Üniversitelerde akademik personel, düşük ücretle yüksek çalışma arasında sıkışmıştır. Bugün, üniversitelerde bulunan akademik personelin büyük bir kısmı çaresizlikten görevlerini sürdürmektedir. Yurt içinde şehir dışına sempozyum ve konferans faaliyetlerine verilen ödenekler yetersiz kalmakta ve öğretim üyesinin masraflarını karşılamaktan uzaktır. Bu durum, öğretim üyelerinin bu gibi akademik faaliyetlerden uzak durmasına sebep olmaktadır. Burada, Millî Eğitim Bakanını, YÖK Başkanını ve Hükûmeti acilen üniversite akademik personelinin eriyip giden ücret ve maaşlarının yeniden düzenlenmesi için harekete geçmeye çağırıyorum. Durum acildir, aksi takdirde yarın çok geç olacaktır.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)