| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 23.05.2013 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesiyle ilgili verdiğimiz önergemiz üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu madde, teklifin alkolsüz maddelerinden biri. 2009 yılında çıkarılan 5838 sayılı Kanun'la Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 75'inci maddede, AR-GE ve destek personelinin çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin; doktoralı olanlar için yüzde 90'ının, diğerleri için yüzde 80'inin tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilmesi öngörülmüştür. 31/12/2013 tarihine kadar verilmesi öngörülen bu desteğin süresi, görüştüğümüz bu kanun teklifiyle 31/12/2023 tarihine uzatılmaktadır. Olumlu bir düzenleme olup sürenin daha da uzatılması, hatta süre öngörülmeyerek kalıcı bir madde hâline getirilmesi daha uygun olacaktır.
Esasen, asgari ücretten vergi alınmaması, bütün çalışanların vergi yükünün hafifletilmesi gerekmektedir. Anayasa Uzlaşma Komisyonunda asgari ücretten vergi alınmamasının tüm partilerce kabul edildiği açıklanmıştır. Gerekli kanun teklifini Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclis Başkanlığına çok önceden sunduk. Teklifimizde asgari ücretliden vergi alınmaması ve bütün çalışanların ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmının vergi dışı bırakılmasını öngördük. Böylelikle, net asgari ücret yıllık yüzde 7 düzeyinde artmaktadır, işverene maliyette ise bir değişiklik olmamaktadır. Madem tüm partiler asgari ücretten vergi alınmamasında mutabık, neden bu düzenlemeyi yapmıyoruz? Asgari ücretten vergi alınmamasını Anayasa'ya yazmaya gerek yok ki. Asgari ücretlileri kandırmayın. Eğer tüm partiler samimilerse asgari ücretlileri sevindirecek düzenlemeyi bu teklife dâhil edebiliriz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz buna hazırız ve destek veririz.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne göre, çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine, insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücret hakkı bulunmaktadır. Ücretin temel insan haklarının güvencesi altında bir sosyal hak niteliğini taşıması asgari ücretin kaynağını ve temelini oluşturmaktadır.
Anayasa'mızın 55'inci maddesinde, asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartlarıyla ülkenin ekonomik durumunun da göz önünde bulundurulması öngörülmektedir. Yönetmelikte de asgari ücret işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün şartlarına göre asgari düzeyde karşılamaya yönelik ücret olarak tanımlanmaktadır.
Devletin resmî istatistik kurumu olan TÜİK, Asgari Ücret Komisyonuna sunduğu çalışmada tek bir işçinin toplam aylık harcamasının Kasım 2012 ayı itibarıyla 1.025,40 lira olması gerektiğini hesaplamıştır. Ancak, net asgari ücret 2013 yılının ilk altı aylık dönemi için 773 lira, ikinci altı aylık dönemi için de 804 lira olarak belirlenmiştir. Asgari ücret belirlenirken yine Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri göz ardı edilmiş, TÜİK tarafından hesaplanan bir işçinin geçim şartları için gerekli harcama tutarı dikkate alınmamıştır.
TÜRK-İŞ tarafından yapılan hesaplamaya göre, 2013 Nisan ayı itibarıyla, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 1.012 liradır. Mevcut asgari ücret gıda harcamasını bile karşılamamaktadır. Bugünkü asgari ücret sefalet ücretidir. Karın tokluğuna çalışan bir kişinin maliyeti bile bu asgari ücretten fazla olur. Zaten AKP zihniyeti her alanda taşeronlaşmayı yaygınlaştırarak bir sömürü düzeni kurmuş ve asgari ücretlileri çağdaş köleler olarak görmektedir. Asgari ücretli geçinemiyor. Bu parayla nasıl geçinsinler? Şiddetli geçim sıkıntısı nedeniyle hepsi borç batağına girmiştir. Merkez Bankası raporlarına göre tüketici kredisi borcu bulunanların yüzde 53'ü ücretli çalışanlardır. Yine, tüketici kredisi borcu bulunanların yüzde 39'unu bin lira ve altında geliri bulunanlar oluşturmaktadır. AKP Hükûmetinin asgari ücretlileri, işçileri nasıl borçlu hâle getirdiğini, nasıl süründürdüğünü bu resmî rakamlar göstermektedir. (MHP sıralarından alkışlar)