GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU (S.S.:310)
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:21.03.2013

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten üzüntü verici şeyler oluyor. Bizim, Diyarbakır'da yaşanan hadiseyi bir olgunlukla karşılamamızı beklemeyin. Orası Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprakları. Türkiye Cumhuriyeti devleti devam ediyor, hukukumuz devam ediyor, Anayasa'mız devam ediyor, devletimiz devam ediyor, Hükûmetimiz devam ediyor. Bütün bunlar ortadayken göz göre göre orada bir hukuksuzluğa, bir suça müdahale edilmemiş olmasını kabullenebilmemiz mümkün değil, isyanımız sizin adınıza. Orada Türk Bayrağı'nın asılmamış olmasına isyan etmeyişinize bizim isyan edişimizi makul karşılamanız lazım. Bir arkadaşınız çıkıyor, Cumhuriyet Dönemi'nin tüm yöneticilerini Dehak olmakla, zalim olmakla suçluyor. İtiraz etmiyorsunuz, sizin itirazınıza isyanım var.

Milliyetçi Hareket Partisinin duyarlı olduğu, duyarlı olacağını bildiğiniz bir konuda, eski bir Milliyetçi Hareket Partili milletvekilini buraya çıkartıp, konuşturup bizim tepkilerimizi ayağa kaldırmak size ne getiriyor? Geçmişine söven bir insana bizim alkış tutmayacağımızı bilmeniz gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım; kafanızı kuma sokmayın. Aranızda çok değerli ilim adamları var. Göz göre göre bir devlet kuruluyor. Tüm hukuk kitaplarını okuyun, devletler hukukunu okuyun, bir devlet kurulmasının aşamaları adım adım geçiliyor. "Kan dursun." Kanın durmasını istemeyen namerttir. Kan dursun ama bu metotla kanın durmayacağını kırk defa denedik ve yaşadık.

Sayın Aydın, 12 Ağustos 2005 tarihinde Sayın Başbakan Diyarbakır meydanına gitti, -gitmedi, götürüldü bana göre- siyasi kimliğiyle, yani bir milletin temsilcisi olarak "Kürt kimliğini tanıyorum." dedi. Bunun anlamı, Türk milleti dışında bir başka milletin kimliğini tanımaktır. Siz bu niyette olmasanız da, bu anlamda söylemeseniz de muhatabı bunu böyle anlar ve bunu müktesep yapar, karşılığını ister. Eğer, bu memlekette Türk milleteninin dışında bir başka milletin kimliğini, varlığını kabul ederseniz egemenlik hakkını vermek mecburiyetindesiniz, bugün değilse yarın.

Bir devleti kurmak için önce millet olmak, sonra bir ülke, toprak olmak mecburiyetinde. Şimdi "Kürdistan" deniyor, hiç itiraz etmiyorsunuz. Türkiye'nin bir coğrafyasına, bir parçasına gözümüzün içine baka baka "Kürdistan" deniyor, kılınız kıpırdamıyor. Tamam, milleti tanıdınız, ülkesini de tanıyorsunuz "Kürdistan" diye. Şimdi yaptığınız müzakerelerin anlamı da egemenlik hakkını vermektir Sayın Bakan. Hiç kafanızı kuma sokmayın. Bugünler geçecek, elli yıl sonra tarih hepimizi birlikte yargılayacak, bu tutanaklar da ortadan kalkmayacak.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Sayın Başkan, elli yıl bekletme bizi.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu süreç, bir devlet kurma sürecidir. Kafanızı kuma sokmayın.

Bakın, bugünkü gazeteden size okuyorum Sayın Bakan. Gözünüzü severim, siz bir devlet adamısınız, tepkisizliğinize isyan ediyorum. Bakın, ne diyor: "Kuru bir silah bırakmanın sorunu çözmeyecek olduğunun siyasi ve sivil güçler tarafından kabullenildiğini, Hükûmetin de yine ona göre bir plan çizmek zorunda kalacağını gösteriyor." Kaderimizi görüyor musunuz? Yani, silah bırakmak adına yaşadığımız, hazmettiğiniz bu kadar hakaretin sonunun nereye varacağını yazıyorlar, çiziyorlar, konuşuyorlar. İşte şu bebeği katleden eli kanlı cani, bugün ulusa sesleniş konuşmasında suç işliyor ve sizin kılınız kıpırdamıyor. "Gereğini yaparız." Nasıl yaparsınız? önleyici göreviniz yok mu?

Değerli milletvekilleri,  Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kürsüden, Anayasa'nın 81'inci maddesine göre, Türk milleti önünde şerefimiz ve namusumuz üzerine yemin ettik, ant içtik, bu Anayasa'ya bağlı kalacağımıza, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü savunacağımıza ant içtik. Asgari ölçüde, sizlerin -siyasetlerimiz farklı olabilir ama ortak paydamız haysiyet olmalı- bu ettiğimiz yeminin haysiyetinde bir duruş ortaya koymanızı istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Koymazsanız sizi alkışlayacak hâlimiz yok. Tabii ki tepkimiz de böyle sert olacak.

Sayın Bakanım, bu kanuna biz destek verdik. Bu kanun gerekli bir kanun ama bu kanunu sakatladınız. Şimdi, bu kanunun müzakereleri süresince Milliyetçi Hareket Partisi yaptığınız bu yanlışın gereğini ifade etmek için her vesileyle bu kürsüye gelecek ve görüşlerini ifade edecek.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)