GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:23.05.2013

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Görüştüğümüz bu madde -çok açık bir dille, çok sade bir dille anlatmaya çalışacağım- tam anlamıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i kurtarma operasyonudur. Bir iktidarın bir belediye başkanını kurtarmak için bu kadar yasayı Anayasa Mahkemesi kararlarının arkasına dolanarak da nasıl çıkardığını gerçekten hayretle ve ibretle izliyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun 1983 sonrası, belediyelerin Kamulaştırma Kanunu hükümlerine aykırı olarak vatandaşların arsasını kamulaştırma yapmadan, kamulaştırmasız el atma nedeniyle ellerinden aldıkları taşınmazlardan tazminat ödemelerinden kurtulmak amacıyla getirilmiştir. Hukukumuzda aslolan kamulaştırmadır. Kamulaştırma mümkün müdür? Mümkündür. Kamulaştırma, kamu yararı öngörüldüğü anda, kamu idaresinin bir bedeli tespit ve bankaya yatırması hâlinde mümkündür. Burada korunan yurttaşların mülkiyet hakkıdır. Hangi mülkiyet hakkı? Anayasa'ca korunmuş mülkiyet hakkı. Hangi mülkiyet hakkı? Tarihin ta ilk çağlarından beri bütün insan hakları savunucularının ve mücadelelerinin öngördüğü bir mülkiyet hakkı. Hangi mülkiyet hakkı? Hazreti Muhammed'in bile Veda Hutbesi'nde belirttiği, "Can, mal ve namus kutsaldır, her türlü tecavüzden korunmalıdır." şeklinde nitelendirdiği mülkiyet hakkı. İdare, kamulaştırmayı, kamulaştırma bedelini bir bankaya depo etmek kaydıyla her zaman yapabilir ama artık günümüzde, özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesinin, kamulaştırma kararı almadan ve yurttaşların parasını bankaya depo etmeden yapmak suretiyle getirdiği kamulaştırmasız el atmaları Anayasa Mahkemesinin iptal etmesine, üstelik tam beş ay önce iptal etmesine rağmen yine bugün buraya getirerek bir anayasal suç işleniyor.

Sayın Bakan, az önce size bir soru sordum, çok mahcup bir ifadeyle "Herhâlde Anayasa suçu işlemiyoruz." dediniz ama sanırım yeterince incelemediniz. Çünkü değerli milletvekilleri, eğer siz bir vatandaşın toprağını, taşınmazını elinden alıyorsanız sosyal devlet ilkesi gereği ve adaletli bir devlet ilkesi gereği bunun parasını ödemek durumundasınız.

Şimdi, getirdiğiniz bu yasayla Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir konuyu daha da geriye götürüyorsunuz. Anayasa Mahkemesi daha önceki yasayı iptal ederken belediyelerin ve kamu idarelerinin yüzde 5'lik bir bütçesinin taşınmazlarının tazminatından ödenmesini uygun bulmamıştı. İdareye "Sen kamulaştırma paranı bulamıyorsan kamulaştırma yapma." demişti ama siz yüzde 5'lik oranı da yüzde 2'ye çekmek suretiyle mülkiyeti elinden alınan yurttaşlar açısından çok daha talihsiz girişimlerde bulunuyorsunuz. Üstelik bunu bir başka gerekçeye de dayandırıyorsunuz ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarından kurtulmak için daha önce yapmış olduğumuz bir yasayı ortadan kaldırarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Türkiye'yi çok ağır bedeller ödemeye yükümlü kılacak düzenlemeler getiriyorsunuz. Yani iktidarınız "Melih Gökçek'e yaranayım, ona destek olayım." derken bu uygulamadan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidildiği zaman devlet yani iktidar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vereceği tazminatlarla karşı karşıya gelecektir. Yani kırk katır mı, kırk satırla mı karşı karşıyasınız? Ya Melih Gökçek'i kurtaracaksınız ya da iktidarınızı kurtaracaksınız.

Böylesine önemli bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir.

Elbette süremiz çok kısa. Burada az önce Uludere'yle ilgili bir değerlendirme yapıldı. Ben Uludere'yle ilgili İnsan Hakları Komisyonunda Cumhuriyet Halk Partisini temsil etmeye çalışan bir arkadaşınızım. O raporda, Sayın Canikli, AKP'li üyelerinizin hazırladığı raporda... Öldürülen 34 yurttaşımızın içerisine PKK'lıların karıştığı ve bu nedenle öldürmenin meşru olduğuna dair algı yaratılan bir rapor hazırlanmıştır.

Eğer içinizde herhangi bir babayiğit varsa, ben sizlere naçizane bir "hodri meydan" diyorum. Yarın, o 34 tane öldürülen çocuğun annesinin yanına benimle gitmek isteyen bir AKP'li kardeşimiz varsa, bir milletvekilimiz varsa tüm masraflarını cebimden karşılamak kaydıyla Uludere'ye gideriz, o hesaplaşmayı orada acılı ailelerin önünde yaparız. Bu orada konuşulur.

Burada sözler söylenir, uçar ama acılı ailelerin yanında konuşursak, onların yüzüne bakarsak kimin doğru söylediği de ortaya çıkar.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)