GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI SORUŞTURMA VE OPERASYONLARDA KOLLUK GÜÇLERİNE HUKUKA AYKIRI UYGULAMALAR YAPTIRDIĞI; AÇIKLAMALARINDA KULLANDIĞI BAZI İFADELERLE DEVLET ADAMI CİDDİYETİNDEN UZAKLAŞTIĞI; GÖREV VE SORUMLULUKLARINI KÖTÜYE KULLANDIĞI İDDİASIYLA İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN HAKKINDAKİ (11/1) ESAS NUMARALI GENSORU ÖNERGESİNİN GÜNDEME ALINIP ALINMAYACAĞI HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞMELERİN GENEL KURULUN 25/10/2011 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA; GÜNDEMDEKİ SIRALAMA İLE ÇALIŞMA SAATLERİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:8
Tarih:18.10.2011

OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle, tekrar, Bitlis'in Güroymak ilçesinde gerçekten kahpe saldırı canımızı, kanımızı aldı, üzüntümüz büyük elbette. Sayıları ifade etmenin anlamı yok, bugün maalesef Türkiye artık sayılarla uyanacak duruma geldi. Şehit 1, 2 olduğu zaman burada geçiştiriyoruz, 5, 6, 7 olduğu zaman "Zamanı gelince yaparız" diyoruz, 13, 15'e yükseldiği zaman "Bıçak kemiğe dayandı" diye yine toplumun gazını almaya devam ediyoruz.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Ediyorlar, ediyoruz değil.

OKTAY VURAL (Devamla) - O bakımdan, gerçekten böyle bir konuda Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenlerin, terör örgütüyle müzakere masası kuranların, bu hain saldırıları yapanların "O bombaları koyanların nerede olduklarını biliyoruz" diyenlerin bu Meclise hesap vereceği günler yakındır.

Bugün bir devlet, gerçekten, eğer metropollerde nerelerde patlayıcı olduğunu biliyoruz diyerek konuşuyorsa, düşünüyorsa, gerçekten acaba kim kimi yönetiyor, hep beraber kimler bizi nereye götürmek istiyor, hangi pis ve kirli tuzağa doğru sürüklenmek isteniyoruz, bu oyunun farkına varmamız lazım. Bize kimler oyun oynuyor, kırk katır mı kırk satır mı adı altında bu milleti, bir taraftan "müzakere", bir taraftan "mücadele" adı altında duble yol döşeyerek bu yolla bizi nereye götürmek istiyorlar bunun gerçekten idrakinde olmamız gerekiyor.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Huzura, kalkınmaya, refaha, esenliğe götürmek istiyoruz.

OKTAY VURAL (Devamla) - Evet, işte, Sayın Milletvekili "Terörle huzura doğru gidiyoruz." diye ifadede bulunuyor.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Çarpıtma, çarpıtma!

OKTAY VURAL (Devamla) - Kınıyorum sizin bu ifadenizi, ifadenizi kınıyorum. Eğer size öğretilen laf atma teknikleri buysa boş kuyuya atlamış olursunuz dolayısıyla bunu idrak edin.

Evet?

İSMET UÇMA (İstanbul) - Yakışmıyor size. (AK PARTİ ve MHP  sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Tansiyonun yükselecek ya, biraz daha sakin ol; yaşın, başın müsait değil bu kadar bağırmaya.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, lütfen müdahale ediniz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural, devam ediniz lütfen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Tansiyonuna hâkim olun beyefendinin. Şekeri yükselmiş, şekeri!

OKTAY VURAL (Devamla) - Efendim, çok değerli bir sayın milletvekili yerinden bir katkıda bulunmak istiyor da onu dinlemek için nezaket gösterdim dolayısıyla eğer sözünüz varsa burada kullanacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - Yanlış beyanlarda bulunuyorsunuz  dolayısıyla bildiğiniz konularda konuşsanız daha iyi olur, bu milletvekilleri de neyi bildiğinizin farkına varır. (MHP sıralarından alkışlar)

Kimse bununla oynamasın, öyle bir oyun yok. Bir taraftan orada müzakere masasına oturacaksınız, ondan sonra bunu biz kınayacağız, buradan kalkıp diyeceksiniz ki, "İyi olmuş."

İSMET UÇMA (İstanbul) - Yanlış beyanlarda bulunuyorsunuz.

OKTAY VURAL (Devamla) - Öyle bir şey olur mu canım! "İyi olmuş" diyorsunuz bir de. Huzura, refaha götürecekmiş! İşte, bugün kimse iddia edemez ki Güroymak'ta o hain saldırıyı yapanlar, 5 tane polisimizi şehit edenler Güroymak'ın isminin "Norşin" olmadığından dolayı bunu yapmamıştır herhâlde değil mi? Ya, bununla siz çözeceğinizi zannettiniz değil mi?

İSMET UÇMA (İstanbul) - Otuz yıldır?

OKTAY VURAL (Devamla) - 30 binmiş! 2002'de bitirilmiş terörü bu noktalara getirip canlandırdınız, geldiğiniz bu noktada bir de kalkıp açıkçası bu konuda hiçbir noktada nedamet göstermeden yani zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsunuz.

Evet, yani böyle bir konuda gerçekten söylenecek çok şey var. Bunları hep tartışacağız tabiatıyla.

Şimdi değerli milletvekilleri, bu, sizlere dağıtılan Meclis gündemi. Bu Meclis gündeminde diyor ki: "Salı günleri denetim, salı-çarşamba birer saat sözlü soru." Bu kararı da biz Sayın Cemil Çiçek'in imzasıyla? O zaman Nurettin Canikli -burada yok galiba- Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkan Vekili imzalamış. Diyor ki: "Çarşamba günleri bir saat sözlü soru yapılsın." Şimdi Ayşe Nur Hanım geliyor, "Bir saat sözlü soruları alalım." diyor. Niye? "Yeterince sözlü soru birikmemiş." diyor. Değerli arkadaşlar, işte 145 tane sözlü soru bugün Meclis gündeminde dağıtılmış.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Bakanlara dağıtımını?

OKTAY VURAL (Devamla) - Yani bütün bunları yaparken Meclisin daha önceden belirlemiş olduğu çalışma gündemine ve esaslarına uyulmamasını son derece yadırgıyorum. Dün söylediniz, bugün böyle! Çok farklı. Yarın da farklı bir şey yapacaksınız. Oysa?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Olabilir Meclis çalışma pratiğinde.

OKTAY VURAL (Devamla) - Hayır, olmaz işte, olmaz, bazı şeyler olmaz. Bazı şeyler olursa uzlaşmayla olur.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Olur böyle şeyler. Yaptık, siz de yaptınız, herkes yaptı. Çalışma pratiği bu.

OKTAY VURAL (Devamla) - Yoksa, parmağınızı kaldırmakla olabilir ama o parmağın ucunda biraz akıl, biraz vicdan, biraz da adalet olması gerekiyor, öyle olması gerekiyor. (MHP Sıralarından alkışlar)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Aynısını size iade ediyorum.

OKTAY VURAL (Devamla) - Parmaklar her şeyi doğru söylemez, her şeyi doğru söylemez.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Doğru. Bak, siz de parmağınızı gösteriyorsunuz!

OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, dün yaptıklarınızı bugün başka bir şekilde gündeme getiriyorsunuz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Siz de parmağınızı gösteriyorsunuz. Bakın, parmağınızı gösterdiniz!

OKTAY VURAL (Devamla) - Size söyledim. Bakın, dedim ki? Saat 21.00'e kadar çalışma saatleri vermişler. Burada milletvekili farkı yok. Değerli milletvekilleri, "Saat 21.00'e kadar çalışma saati veriyorsunuz, bu milletvekili ne zaman yemeğe gidecek?" dedim. Şimdi saat 19.00'a aldınız. O zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu be! Yani, değil mi?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Siz istediniz, size uyduk.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Uzlaşma adına, uzlaşma adına.

OKTAY VURAL (Devamla) - "Daha fazla çalışmak istiyoruz." diye söylüyorsunuz, şimdi de 19.00'a alıyorsunuz. Buna ne hikmet buyuracaksınız? Dedik ki: "Yapmayın öyle, doğru değil. 21.00'e kadar ara verirseniz, Meclis Başkanı da yemek için bir saat filan ara verir. Gereksiz. Bunu 15.00'ten 14.00'e alalım. 19.00'da da medeni bir şekilde bitsin." dedik.

Bakın?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Uzlaştık? Uzlaştık?

OKTAY VURAL (Devamla) - Ayşe Nur Hanım, Ayşe Nur Hanım, yani?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Uzlaştık. Siz önerdiniz, biz de "peki" dedik. Daha bunu niye konu ediyorsunuz?

OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, sizin öneriniz buydu.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Değiştirdik; talep ettiniz değiştirdik.

OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, aslında bu öneriyi daha sonra düzelttiniz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Evet.

OKTAY VURAL (Devamla) - Ne karşılığında?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Sizle diyaloğumuz karşılığında.

OKTAY VURAL (Devamla) - Hayır.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Evet.

OKTAY VURAL (Devamla) - Maalesef diyaloğu kapattınız ve bu konuda aslında bu önergenin bile bugün görüşülmemesi lazım çünkü Meclis Başkanlığına verilen önergeden başkasını konuşuyoruz şimdi.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Pes doğrusu! Pes!

OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, başkasını konuşuyoruz ama bu konuda gösterdiğiniz niyet ve doğru noktada gelmenizi doğru bulduk ve bu konuda size öneride bulunduk.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Anlaştık.

OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, bunların hepsi? Bu Meclis AKP Meclisi değil. Diğer bütün?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Ama imzaladık beraber Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - Hayır, biz imzalamadık beraber.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Hayır, paraf ettik, hep birlikte imzaladık. Lütfen?

BAŞKAN - Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

Buyurunuz Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - İşte, yanlış hesap her yerden döner Ayşe Nur Hanım, ona göre.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Ama size söylüyorum onu. Demek ki sözünüze güvenmememiz gerekiyor.

OKTAY VURAL (Devamla) - Şimdi, bütün gruplar, milletvekilleri olarak bir çalışma takvimi oluşturuyoruz. Bir çalışma takvimini oluşturduğumuz zaman kurallara uymamız gerekiyor. Yani bu kadar, gündemi zoraki bir şekilde grup önerisi hâline getirmenin ne anlamı var? Gelirsiniz önceden, konuşursunuz, dersin ki: "Bizim şu uluslararası sözleşmeleri çıkartmamız gerekiyor." Nitekim, yarın için, Sayın Cumhurbaşkanının birtakım uluslararası sözleşmeden çıkmasını istediğini ifade ettiniz ve bu konuda da grubumuz olumlu yaklaştı ve baktı.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Evet. Niye söylüyorsunuz bunu?

OKTAY VURAL (Devamla) - Yani dolayısıyla, bu konuda grubunuzun "Parmaklar bende, ben istediğim gibi olur." demesi mümkün olmuyor. Bir kere, bunu kabul edin.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Yapmıyoruz zaten Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - Kabul ettiniz mi?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Şu, burada okuduğunuz grup önerisini birlikte yaptık, hepimiz.

OKTAY VURAL (Devamla) - Kabul ettiniz mi?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Hepimiz yaptık.

OKTAY VURAL (Devamla) - Kabul ettiniz mi?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Anlaştık.

OKTAY VURAL (Devamla) - Evet, dolayısıyla, bugün geldiğimiz bu noktada?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Gereksiz konuşuyorsunuz, gereksiz?

OKTAY VURAL (Devamla) - ...bu oluşturulan gündem konusunda dayatmacı bir anlayışla bu tür gündemleri belirlemek doğru değil. Yoğun bir gündem olmadığının farkındayız.

Evet, biz Meclisin daha fazla çalışmasını istiyoruz. "Meclis daha fazla çalışsın." derken niye sözlü soruları kesiyoruz, niye soru sorulmasını engelliyoruz? Bunun kabul edilebilir bir tarafı var mıdır? Yani saat 21.00'e kadar çalışmak değil, gerekirse 24.00'e kadar hep beraber, birlikte çalışırız ama bugün geldiğimiz bu noktada böyle bir aciliyet yok iken? Yani sizin kaç tane tasarınız var ki? Kaç tane? Toplam 30 tane ya! Toplam 30 tane ya! Bakın değerli milletvekilleri, topu topu 30 tane tasarı var. Belirlediğimiz günden 30 Kasıma kadar olan gündem. Ne yapacaksınız? Elinizde yok ki. Yok, gündemde yok. Dolayısıyla bunları getirmek dayatmacı bir anlayışın tezahürüdür. Bunlardan vazgeçin. Bunlardan vazgeçin. 30 tane kanun tasarısı, yarın 9 tanesini bitireceğiz. 30 Kasıma kadar 30 tane kanun tasarısı için saat 21.00'e kadar çalışma saati getiriyorsunuz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Tebrik ediyorum sizi!

OKTAY VURAL (Devamla) - Yani vallahi ben de sizi tebrik ediyorum. Bence hesap kitabınızı yanlış yapıyorsunuz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Sözünüzde durmuş olmanın getirdiği rahatlıkla konuşuyorsunuz ama ünlem işaretli bir söz bu.

OKTAY VURAL (Devamla) - O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz Türkiye'nin ihtiyacı olan konularda eğer gerçekten Türkiye'nin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, çoğu da Ayşe Nur Hanım'ın sataşmalarından alınmış...