GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:28.05.2013

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan önerinin aleyhinde söz aldım ama lehinde konuşacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Eğitimde FATİH Projesi ile "Eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi iyileştirmek amacıyla bilişim teknolojileri araçlarının öğrenme, öğretme sürecinde daha fazla duyu organlarına hitap edilecek şekilde derslerde etkin kullanımı için okul öncesi, ilköğretim ile ortaöğretim düzeyindeki tüm okullarımızın 570 bin dersliğine LCD panel, etkileşimli tahta ve İnternet ağ altyapısı sağlanacaktır." deniliyordu. Bu amacın ne kadar gerçekleştiği daha geniş kapsamlı bir tartışma konusudur ancak şu an birkaçını sayacağım ve eğitimin âdeta kemikleşmiş sorunlarına bu projenin ne katkı sunduğu üzerinde durmak istiyorum.

Hükûmet, eğitimde süregelen sorunları, ne yazık ki, gerekliliklere uygun bir çözüme kavuşturamıyor. Hükûmet, bu sorunlara çözüm bulmak yerine eğitim alanında yeni sorunların yaşanmasına sebep olacak değişiklikler yapıyor. Türkiye'de eğitimin ideolojik dayatmalara açık olması, gelmiş geçmiş bütün iktidarların bu alanı kendi politik görüşleri temelinde şekillendirmelerinden kaynaklanıyor. Bu anlayışa göre, eğitim kurumları, iktidarın hedefini gerçekleştirmek için ona biat edecek bireylerin yetiştirildiği yerlerdir. FATİH, işte tam da böyle bir anlayışla düzenlenmiştir. Fırsat eşitliği, bu altüst olmuş eğitim sisteminde okullara bilgisayar ve akıllı tahtalar kurulması ile gerçekleşebilir mi? Eğitim sisteminde yeni uygulamaları içeren model değişiklikleri gereklidir. Bu model, bilimsel değerlendirmeler ve araştırmalar çerçevesinde, katılımcı ve müzakereye açık olarak yapılmalıdır. Bilimsel değerlendirmeye dayanmayan, sosyolojik gerçekliğe ters, müzakereye kapalı ve dayatmacı değişiklikler eğitimin ideolojik bir araca dönüştürülmesinden öte bir anlam taşımaz.

EĞİTİM-SEN tarafından da dile getirildiği gibi FATİH Projesi gibi kapsamlı bir proje "Ben yaptım oldu." mantığı ile hayata geçirilemez. Bakanlığın, bu gibi çeşitli proje ve modellerle büyük şirketleri eğitim sistemimiz içerisine bir daha çıkmamak üzere yerleştirmek ve eğitim hizmetini tamamıyla ticarileştirmek istediği partimiz tarafından da dile getirilmiştir.

Eğitim sisteminin acil olarak planlı politikalara ihtiyacı vardır. Okulların fiziki altyapı yetersizlikleri inanılmaz boyutlarda iken FATİH Projesi'yle milyonlarca liralık teknolojik yatırım yapılarak uluslararası sermayeye büyük bir pazar açılmıştır. Temel amacının eğitimde fırsat eşitliği ve teknolojiye erişim olduğu söylenen bu projenin uygulamada eğitimdeki hangi sorunları çözdüğü açık mıdır acaba?

Mayıs ayında Kağızman'da köy muhtarlarıyla yaptığım toplantıda köylerdeki okul sorunlarıyla ilgili aldığım notlardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Kars'ın Kağızman ilçesine bağlı Karakale köyünde bulunan ilköğretim okulunda sadece 1 derslik bulunuyor. Okuldaki öğrenci sayısı Tap mezrasından gelen 20 öğrenci ve Karagüney köyünden gelen 8 öğrenciyle toplamda 80'i bulmaktadır. Birleştirilmiş sınıf çok kalabalık olunca köylüler okul lojmanını derslik hâline getirmişler. Durum böyleyken öğretmenler de muhtarın evinde barınmak zorunda kalmışlardır. 80 mevcudu olan birleştirilmiş sınıflar, kalacak yeri olmayan sözleşmeli 2 öğretmen, okula kışın yürüyerek gelen 30 öğrenci ve toplamda ilk dört yıllık kademeyi okuduktan sonra ne yapacağını, nerede devam edeceğini bilmeyen 80 öğrenci, işte tam da Kağızman'ın Karakale köyü İlköğretim Okulu Türkiye'deki eğitim sisteminin bir görüntüsü oluyor. İlçe Millî Eğitim Müdürü ise "Öğretmenler gönüllü olarak muhtarın evinde kalıyor." demektedir.

Evet, Hükûmet, fırsat eşitliği diyor ama köylerdeki durum ortada. Bu projeyle bu öğrencilere ulaşmak nasıl mümkün olacak?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pratikte yaşanılan sorunları basına taşıyan öğretmenlerimizin duyarlılığı bizi kendimize getirmelidir. Öğretmenlerimiz şu ifadelerde bulunmaktadırlar: "Ders kitapları tabletlere yüklenmiş, bu, bir avantaj ancak öğrenciler ders dinlemek yerine oyun oynama ve İnternet'te gezinmeyi tercih ediyor. Okula kitap, defter ve ders araç gereçlerini getirmenin gereksiz olduğunu düşünüyorlar. Ders anlatılırken tabletle uğraşmak derse yoğunlaşmayı engelliyor. Çocukların sosyalleşmesini sağlayan teneffüsleri dört gözle bekleyen öğrenciler artık sınıfta Face'te geziniyorlar, kimse sınıftan çıkmıyor."

Hükûmet, bu projeyle öğretmene ihtiyaç duymayan bir sistemi pratikleştirmiştir. Hâl böyle olunca, bu durum, atama bekleyen yüz binlerce öğretmene yeni bir hayal kırıklığı yaşatmaktadır. Bu proje, öğretmen, öğrenci ve veliyi bir bütün olarak etkileyecek bir proje olarak değerlendiriliyor ancak projenin altyapısı olmadığı için, sonuç olarak pratikte kendisini yetersiz hisseden öğretmen, asosyalleşen öğrenci ve çocuğuna ulaşamayan bir veli profili ortaya çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri "atanmayan öğretmenler" derken, o çözülmeden alan değişikliği uygulaması sonucu intihar noktasına gelen mutsuz öğretmenler sorunu ortaya çıktı. Bunu hep birlikte basından takip ettik. Teknoloji çağında yaşadığımız için eğitimin teknolojik boyutunu göz ardı edemeyiz ancak eğitim öğretimin temel taşı olan pedagojik yönüne kayıtsız kalındığı için de yaşamış olduğumuz asosyaliteye de zemin hazırlamış bulunuyoruz.

FATİH Projesi ve 4+4+4 sistemiyle açığa çıkan en önemli ihtiyaçlardan biri de rehber öğretmen ihtiyacıdır. Türkiye genelinde 20 bine yakın rehber öğretmen açığı mevcuttur. Millî Eğitim Bakanlığının 2010-2011 verilerine göre bu rakam 19.730'dur. Eğitim Reformu Girişimi'nin yaptığı araştırmaya göre ise 2011 yılında ilköğretim okullarında rehber öğretmen başına düşen öğrenci sayısı İstanbul'da 1.204, Kars'ta 10.705, Hakkâri'de 2.255, Niğde'de 1.334 ve Tekirdağ'da 1.744'tür. Bu konu hakkında da daha yeni bir araştırma önergesi verdik. Hayatboyu Eğitim Gelişim Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise, 2009-2010 öğretim yılında disiplin ve devam gibi nedenlerle okuldan ilişiği kesilen öğrenci sayısı 404.383 olmuştur. Bu verilere göre bu öğrencilerin yaklaşık yüzde 50'si bir suça karışmıştır. Bu çalışmada, suça bulaşan çocukların önemli bir kısmının okul ve ailesi ile sorunlar yaşadığı anlaşılmıştır. Bu durum rehber öğretmen ihtiyacının anlaşılır olması için yeterince açıklayıcıdır. Uzmanlar 200 öğrenciye 1 rehber öğretmen görevlendirmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar.

Bu projede yaşanan sorunların acilen görüşülmesi gerektiğini vurguluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)