| Konu: | TÜRK PETROL KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2013 |
OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Petrol Kanunu Tasarısı'yla ilgili verdiğimiz önerge kaçak çalışmanın önlenmesini amaçlamaktadır, gayet açık ve nettir. Bu bakımdan, bu önergenin kabul edilmesi çalışanlar açısından, kayıt dışı çalışmaları önlemesi bakımından önemli.
Enerji konusunda bazı konuşmalar yapıldı, ben bu vesileyle bunlarla ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Aslında, enerji, gerçekten, uluslararası güç oluşumunun çok kadim bir parametresidir. Enerji güvenliği, büyük stratejilerin en önemli dayanağı olmuştur. Dolayısıyla, uluslararası güç denklemi içerisinde güç sahibi olan ülkeler ve enerji güvenliğini sağlamak isteyen ülkeler bu bakımdan büyük, makro stratejiler tatbik etmişlerdir, ekonomik, askerî ve politik stratejiler tatbik etmişlerdir. Petrol ve doğal gazın giderek daha azalması, aslında bağımlı olan ülkeler, enerji güvenliğine duyarlı olan ülkeler için bu kaynakları hayati varlıklar hâline dönüştürmüştür.
Şimdi, bir ülke için hayati bir varlık olan bu petrol ve doğal gaz konusunda, ekonomik, sosyal ve diğer politik anlamıyla büyük stratejilerin oyun alanı olması son derece tabiidir. İşte, bu oyun alanı olurken, aslında yakın coğrafyamızın yüz yıl önce şekillenmesinin altında yatan temel paradigma, parametre... Günümüzdeki gelişmeleri de enerji boyutundan soyutlayarak bakamayız. O bakımdan, burada Türk Petrol Kanunu'nu görüşüyoruz ama gerçekten, enerji politikaları bu Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında oluşturulan projenin en önemli unsurlarından biridir. Bu unsurlardan biri enerji güvenliği, diğeri de İsrail'in güvenliğidir. Bu bakımdan, bugün Irak ve Suriye'de meydana gelen olaylar, gelişmeler, Arap dünyasında meydana gelen gelişmelerin enerji boyutu dikkate alınmadan tahlil yapılması mümkün değildir.
İşte, bu yönüyle bakıldığında, 1991 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgali sonucunda ortaya çıkan olay karşısında enerjide büyük strateji değişmiştir. O güne kadar enerji, ticaret yollarının güvenliği ön plandaydı ama doğrudan doğruya kaynağa bir tehdit olunca "Kaynaktaki tehdidi nasıl ortadan kaldıracağız?" sorusu sorulmaya başlandı.
Bu bakımdan, o tarihlerden itibaren Büyük Ortadoğu Projesi'nin şekillenmesinin amacı da enerji zengin bölgelerde uygun politik ortamlar meydana getirilmesidir. İşte bu yönüyle "Arap Baharı", "demokrasi" ya da diğer kavramlar etrafında uygulanan politikanın altında yatan, aslında enerji zengin bölgelerin kendileri açısından ulaşılabilir, kontrol edilebilir bölgeler olmasını temin etmektir. Bu bakımdan, ele alınan bu stratejinin ikinci parçası da aynı zamanda bu enerji kaynaklarının ülke envanteri yerine şirket envanterlerine sokulmasıdır. Böylelikle artık şirket envanterinde olan bu varlıklar dış güçlerin müdahale alanı olarak rahatlıkla kullanılabilecektir.
Irak Anayasası'nın yapılmasında Irak'taki kuzeydeki bölgesel yönetimle Irak arasındaki çekişmenin temeli de enerjiye dayalı bir çekişmedir. Bu bakımdan, bu coğrafyada meydana gelen olayları bundan arındırarak değerlendirmememiz gerekiyor.
Biraz önce BDP milletvekilinin yaptığı konuşma da açıkçası küresel emperyalizmin nasıl Türkiye'de bir Kürt sorunu oluşturup uygun coğrafyalarda kendileri için uygun politik ortamlar meydana getirmek istediğinin itirafıdır burada. O bakımdan, Hükûmetin, özellikle Irak'taki enerji kaynaklarının Iraklılara, Suriye'deki enerji kaynaklarının Suriyelilere ait olduğunu ve bunun bölgelere göre paylaşılması esasından vazgeçilmesi ve ayrıca da Irak'ın kuzeyiyle müstakil bir enerji anlaşması yapmanın, daha sonra da boru hatlarıyla ilgili düşündüğünüz zaman, o kadim strateji Türkiye'yi de hedefine alacaktır.
Bu bakımdan, bu olayları bu şekilde geleceğe yönelik değerlendirmek gerekiyor. Attığınız adımın muhakkak Türkiye'ye bir bedeli olacaktır. Enerji için dünyayı şekillendirenler, enerji güvenliği için de Türkiye'yi şekillendirme konusunda tereddüt etmezler. Bu bakımdan, Hükûmetin özellikle enerji politikaları konusunda attığı bu adımları çok dikkatle takip etmesi ve buna ilişkin gelişmelerin Türkiye'nin güvenliği için de bir tehdit oluşturabileceğini düşünmesini bu vesileyle burada ifade etmek istedim.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)