| Konu: | TÜRK PETROL KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2013 |
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 450 sıra sayılı Türk Petrol Kanunu Tasarısı'nın 22'nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, önümüzdeki on yılda küresel boyutlu ekonomik bir bunalım olmadığı takdirde dünya genel enerji talebinde yüzde 50 artma beklenmektedir. Bu beklenti yılda ortalama yüzde 2'lik bir artışı ifade etmektedir ve 2020 yılı dünya genel enerji tüketiminin 13 milyar 700 milyon ton petrole eş değer olması beklenmektedir. Bu artış hâlen çok yüksek miktarda enerji tüketen sanayileşmiş ülkelerde daha düşük, gelişmekte olan ülkelerde mevcut miktarın 2 katı kadar olacaktır. Önemli oranda artması beklenen petrol ve doğal gaz talebine karşın gerek rezervler ve gerekse üretim açısından bu kaynakların arzında bir sorun olmayacağı tahmin edilmektedir. Ancak arz güvenliği açısından en önemli sorun ülkemizin de içinde bulunduğu bölgede yaşanan emperyalist kapışma ve rekabet olacaktır. Türkiye'nin bölgesinde yalnızlaşmaya gittiği, komşularına karşı düşmanlık noktasına geldiği şu durumda sınırlı olan enerji kaynaklarını da tekellerin hizmetine sunması "İstediğiniz zaman ipimi çekin." demekten başka bir şey değildir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin bir petrol ülkesi olmadığı, mevcut kısıtlı kaynakların aranması ve işlenmesinin de kamu eliyle olamayacağı gibi bir düşünceden hareketle hazırlanan tasarıya sektörü tamamen yabancı sermayeye teslim etme anlayışı hâkimdir. Bu nedenle kanun, uzun vadeli ülke çıkarlarını esas kabul eden ulusal bir petrol politikası belirlemekten uzaktır. Petrol Kanunu enerji, ekonomi ve ulusal güvenlik stratejisi bakımından en önemli kanunlardan bir tanesidir. Ancak tasarı bu hâliyle kamusal çıkarlara ve ülke ihtiyaçlarına yanıt veremeyecektir. "Yabancı devletlerin idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı devlet namına hareket eden şahısların petrol faaliyetlerinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları" hükmü yasadan çıkartılarak stratejik öneme sahip bir alanda yabancı devletlerin etkinliği genişletilerek ülke çıkarları ikinci plana itilmiştir. Yabancı şirketlere buna benzer geniş haklar tanıyan tasarı, TPAO'yu diğer yabancı şirketler karşısında gözetme anlayışı terk edilmiştir.
Yine, tasarıda üzerinde dikkatle durulması gereken çeşitli sakıncaları olan bir dizi teknik düzenlemeye de gidilmiştir. Mevcut uygulamada, sondajlı petrol aramacılığını hızlandırmak amacıyla ruhsatların alınmasından sonra petrol bölgelerinde üç yıl içinde arama ve sondajına başlamak ve buna devam etmek zorunluluğu varken tasarıyla arama kuyusu açma zorunluluğu da kaldırılmış, kuyu açılması şirketlerin vereceği programa bırakılmıştır. Böylece son yıllarda azalan sondaj çalışmalarının daha da azalma riskini taşıyan uygulamaya geçilmiştir.
Bir sahaya iş programı ve mali yatırım programıyla yapılan başvurular doksan gün bekletilip bütün başvurular bundan sonra değerlendirilecek, altmış gün içinde de sonuçlandırılacaktır. Mevcut uygulamada dört gün olan bu süre tasarıyla uzatılarak arazinin aramaya açılması süresi beş ay daha geciktirilmektedir.
Tasarıda, Türkiye sadece kara ve denizler olmak üzere iki bölgeye ayrılmış, ruhsat alanları karada 100 bin, denizde 1 milyon hektara, ruhsat süreleri de karada beş, denizde sekiz yıla yükseltilmiştir.
Ruhsat sayısına hiçbir sınırlama getirilmemiş, böylece tek bir uluslararası şirketin veya yabancı bir devlet şirketinin bütün ülkeyi kapsayacak alanda tek başına ruhsat sahibi olmasının önü açılmıştır.
İşletme ruhsatnamesinin belirli bir petrollü arazinin yanı sıra jeolojik olarak belirlenmiş üretim seviyeleri için de verileceği kuralı getirilmiştir. Önceki uygulamada belirli bir saha söz konusu iken uygulaması hiçbir şekilde mümkün olamayacak, teknik ve hukuki sorunları kaçınılmaz olarak getirecek olan farklı derinlikteki seviyelere ayrı ruhsat uygulaması yapmak karmaşaya yol açacaktır.
İşletme ruhsat alanının ne kadar olabileceği önceki kanunda belirtilmişken tasarıda bir sınırlama kriteri getirilmemiştir. Şirketlere büyük alanlarda işletme ruhsatı alabilme hakkı verildiği gibi, işletme ruhsat süreleri yirmi yıldan otuz yıla çıkartılmıştır.
Tüm bu eksiklikler dikkate alındığında Türkiye petrol politikasının olumlu bir yönde ilerlemeyeceğini söylemek ham hayalden ibaret olmayacaktır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)