| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 02.04.2013 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, Akkuyu'daki nükleer santralin zararları üzerine öngördüğü Meclis araştırması üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Benden önce bu Meclis araştırması talebinin aleyhinde konuşmalarını yapan değerli milletvekilinin sözlerini duyunca gerçekten şaşırmamak mümkün değil yani biraz daha olsaydı herhâlde "Türkiye'nin her tarafını baştan aşağıya nükleer santrallerle donatalım." ifadesini kullanacaktı, bizi gerçekten şaşırttı.
Şunu unutmamak lazım ki gelecek nesillere hepimizin bırakabileceği en önemli miras belki de çevredir. Dolayısıyla, çevre konusunda hepimizin duyarlı olma zorunluluğu vardır. Biz, nükleer teknolojinin hiçbir alanda kullanılmamasından, nükleer teknolojinin çok zararlı bir teknolojik model olduğundan bahsetmiyoruz. Ancak, Batılı ülkelerin çoğunun bile bugün uygulamadan tamamen kaldırdığı, enerji üretiminde bile başka alanlara yönlendiği, nükleer enerji üretim modeli olarak nükleer santralden vazgeçtiği bir ülkede nükleer lobi faaliyetlerini yürütenlerin âdeta bir çöplük gibi eski teknolojiyi Türkiye'ye transfer etmesi, bu transferi sonucunda da Türkiye'nin başka alanlarında, ekonomisine, bütçesine çok ciddi manada katkı sağlayacak olan Mersin'in Gülnar ilçesinin Akkuyu'suna getirip bu nükleer santrali çakma hevesi bizi, burada bu önergenin gerçekten Meclis tarafından araştırılması gerektiğine inandırıyor.
Burada, Parlamento içerisinde bulunan Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüsünün de ifade ettiği gibi, Mersin milletvekillerinin -Vahap Bey'in de ifade ettiği gibi- gerçekten bu konuda, ben de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmamı yaparken, duyarlı olmaya ve o bölgede yapılan anketler sonucunda, halkın bundan nasıl rahatsızlık duyduğunu bilmelerini ve bunlarla yüzleşmeleri noktasında onların gerçeği görmesini istiyorum.
Tabii ki nükleer enerji, sonuçta dünyanın çoğu ülkesinde uzun yıllardır enerji üretimi için kullanılmış ama her ülke yavaş yavaş bundan vazgeçmiştir. Nükleer enerji modelini uygulayan ülkelerde şu gerçekleri unutmamak lazım: Nükleer santrallerin en önemli sorunlarından bir tanesi nükleer atıklardır. Nükleer santrallerin atıkları için dünyada hâlâ sürekli depolama alanları kurulamıyorken, bu atıklar milyonlarca yılda yok olmazken, Çernobil kazası gibi olası bir kaza ya da sızıntı, can kaybı ve geniş çevrenin etkilenmesi söz konusu iken, nükleer santrallerin bakım ve güvenlik maliyetleri kuruluş maliyetlerini aşıyorken, nükleer santrallerin bilimsel olarak savunulabilir hiçbir yanı yoktur. Nükleer santral konusunda, Mersin'e kurmak istediğiniz santralin Mersin'e genel manada vereceği zararları bilebilmek için Mersin'in coğrafik özelliklerini, Mersin'in bir tarım şehri olduğunu, bir turizm şehri olduğunu, bir ticaret şehri olduğunu göz ardı etmemek lazım. Kurmuş olduğunuz nükleer santralle, o bölgede yetişen temel tarımsal ürünlerin hiçbir tanesinin değeri kalmayacak. Bunların nükleer atıklarla kirlenmesi sonucunda, insan sağlığı üzerinde oluşturacağı menfi etkiyle o bölgenin tarımına çok büyük bir darbe vurulmuş olacak.
Yine, keza, içinizde mutlaka bölgeyi çok iyi bilenler ve görenler vardır. Nükleer santralin kurulması planlanan Akkuyu, belki de Türkiye'nin sahil şeridindeki turizme en yatkın beldelerinden bir tanesi. O beldeyi gidip bir görün. Özellikle turizm sezonu başladığında -o bölgede bulunan arkadaşlarımız şunu çok iyi bilmeleri lazım ki- nükleer santralden elde edilecek olan enerjinin devlete sağlayacağı gelirin çok daha -misli misli- fazlasını turizm olarak size verebilecek olan bir bölgeyi yok etmek için âdeta birlikte savaşıyoruz.
Ülkemizde kurulması planlanan nükleer santraller için gerekçe enerji ihtiyacı gibi gösterilse de -oysa- Türkiye'de özellikle yenilenebilir enerji modellerini daha faal hâle getirmek, enerji politikalarını yeniden gözden geçirmek, Türkiye'de enerji noktasındaki açığımızı gidermek için önemli faaliyetler arasında sayılabilir.
Şunu unutmamak lazım ki nükleer enerji vasıtasıyla kilovatsaat başına elektrik üretim maliyetleri, hidrolik santrallerde 0,05 sent, kömür santrallerinde 2,5-3 sent, doğal gaz santrallerinde 4 sent, nükleer enerjinin kilovat başına ortalama maliyeti ise 7,2 senttir. 7,2 sentin içinde radyoaktif atıkların izolasyonu, ömrünü tamamlayan reaktörlerin söküm maliyetleri, kaza sonucu oluşabilecek giderler, toplum sağlığı için yapılacak harcamalar, insan ve çevre açısından ortaya çıkabilecek maliyetler de yoktur.
Hükûmetin Rusya'yla Akkuyu'da nükleer santral yapımı ve işletimi sözleşmesi gereği Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santralin tüm teknolojisi ve ham maddesi Rusya tarafından sağlanacaktır. Ayrıca, Rusya, bize, ürettiği elektriği, on beş yıl alım garantili, kilovatsaatini -KDV hariç- 12,35 sente satacaktır. Ülkemizin hiç nükleer santrallere ihtiyacı yokken bu projeyle Türkiye, Rusya'ya on beş yılda yaklaşık 71 milyar dolar ödeyecektir. Nükleer santrale sahip olunmakla nükleer teknolojiye veya nükleer silahlara sahip olunmaz.
Değerli milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak -başta da ifade ettiğim gibi- nükleer teknolojinin karşısında değiliz. Hepinizin bildiği gibi, nükleer teknoloji, başta tıp ve sağlık alanı olmak üzere, endüstriyel alanda, tarım ve hayvancılıkta vazgeçilmez kullanım alanına sahiptir. Ancak, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma adına, yenilenebilir enerji alanlarını etkin ve yeterli oranda faaliyete geçirmeden eski teknolojiye sahip nükleer sistemi dayatmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.
Türkiye'nin bugün izlediği teknoloji politikalarına bakıldığında bir hayalden öteye gitmemektedir. Zaten Rusya'yla yapılan anlaşmayla tamamen Rusya'nın sahip olacağı Akkuyu Nükleer Santrali'nde bizim nükleer teknoloji ve nükleer silah üretmemizin önü de kesilmiştir.
Tabii ki nükleer atıklar sonuçta insan sağlığı için önemli risk faktörlerini beraberinde getirmektedir. Hiç kimsenin, çevresinde bulunan hiçbir insanın başına gelmesini asla istemeyeceğimiz, özellikle üreme organları üzerindeki, endokrin organları üzerindeki, hassas dokular üzerindeki radyasyonun kanser yapıcı etkisini hiçbir bedelle karşımıza almamız söz konusu olamaz. Bunların bir tanesinin gelişecek olmasını bilmek bile, açıktan -başka alanlar varken- bu santralin buraya kurulmasına müsaade edip, buradan, enerji için, "Enerji var." bahanesiyle bu alanı bu şekilde kirletmeye hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, Mersin'in Akkuyu ilçesinde yapılması planlanan bu santralle, bölgenin, tarım alanında, turizm alanında, ticaret alanında bir kazancı olmayacaktır. Özellikle, tarım alanında Mersin'in diğer bölgesel farklılıklarını da düşündüğünüzde, bir narenciye cenneti olan Mersin'e yapılacak olan en büyük kötülüklerin başında Akkuyu Nükleer Santrali'nin ısrarla orada kurulması için yapılan uğraşlar gelecektir.
Nükleer atıklarla tabii ki iklim değişikliğini normalleştireceğinizi ifade ediyorsunuz ancak tam tersine, nükleer atıkların normal deniz suyuna akıtılması neticesinde deniz suyunun en az 2-6 derece arasında ısınacağını, denizdeki ekolojik çevrenin bozulacağını, dolayısıyla, balıklardan bile -zincir şeklinde- insan sağlığına zarar verecek şekilde insana geçeceğini hiçbir zaman unutmamak lazım.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum ki nükleer santraller hiçbir tarafı övülecek bir enerji kaynağı değildir, olsa olsa Türkiye için, başkalarının ısrarla bize dayattığı bir modeldir. Çevreye ve insan sağlığına zararı olmayan ve adına uygun olarak doğal kaynakları yok etmeden, yenilenebilir olarak kullanılan, maliyeti düşük enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor. Tabii ki bunlar rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle ve hidrojendir. Türkiye bu alanda zengin bir potansiyele sahiptir.
Enerjiyi -üretim, tasarruf- etkin, verimli kullanacak politikalarla, bilimsel çalışmalarla desteklenen merkezî projelerle, nükleer santrallere gerek kalmaksızın oluşturulacak enerji politikalarıyla nükleer tehdit ve ekonomik maliyetten kurtulmanın mümkün olduğunu ifade eder, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.