GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:02.04.2013

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuz önerisinin lehinde söz aldım.

Grup önerimizle bu haftaki çalışma programımızı yüce Meclisin takdirine sunuyoruz. Eğer kabul edildiği takdirde, bugün sözlü sorulardan sonra kamu finansmanıyla ilgili kanun tasarısının ve daha sonra da yabancıların korunmasına ilişkin 185 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerini gerçekleştireceğiz ve eğer yüce Meclis bu konuda uygun görürse, birkaç tane de uluslararası sözleşmenin kanunlaşma sürecini tamamlayacağız.

Değerli arkadaşlar, öncelikle şu hususu belirtmekte fayda var çok net bir şekilde: Hiçbir kimse pozisyonu, görevi, unvanı ne olursa olsun bugün ve geçmişte ve gelecekte inşallah, hiçbir şekilde bu milletin ve bu Meclisin iradesine ipotek koyamaz, onu yönlendiremez. Yani şu andaki rejimimizin çalışma sistemi belli: Parlamenter sistem. Parlamenter rejimin nasıl çalıştığını hepimiz biliyoruz ve orada özellikle yasama ve yürütme arasında son derece hassas bir ilişki olduğu ve Meclis çalışmalarının da bu ilişki çerçevesinde yürütüldüğü hepimiz tarafından malum. Hatta bu husus zaman zaman eleştirilir, eleştiri konusu olur yani yasama ile yürütmenin çok iç içe girdiği şeklinde. Tabii, tartışılabilir, konuşulabilir, eleştirilebilir. Bu, tabii, bugünün problemi değil ya da bugün tartışılan bir mesele değil; bu, parlamenter sistemin yürürlüğe girdiği günden itibaren tartışılan bir konudur. Tartışma konusunun da odak noktasını? Meclis çalışmalarını doğal olarak iktidar grubu yönlendirir. Bu görev, yürütmek görevi, yasama faaliyeti, Meclisin tüm çalışmaları elbette hep birlikte yapılır. Ancak, doğal olarak işin esası gereği bu Meclisin çalıştırılmasından iktidar grubu görevlidir, sorumludur.

MUSA ÇAM (İzmir) - Konsensüs aranmaz mı?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tek başına belirleyici demiyorum, bakın, bu çok önemli.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İşte biz de onu söylüyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ama doğal olarak yürütülmesinden? Ki bunu en çok -şu anda kendisi yok burada- Sayın Şandır ifade eder, doğrudur. Sayın Mehmet Şandır hep söyler, haklıdır, doğrudur. Ama aynı zamanda, işte, Hükûmet de bir taraftan yine bu aynı grup tarafından oluşturulur. Tekrar söylüyorum: Bu, bugün için geçerli bir husus değildir; bu, on yıl önce de böyleydi, yirmi yıl önce de böyleydi ve bu sistem değişmediği takdirde böyle olmaya devam edecek.

Şimdi, bu özellik, hiçbir şekilde, Meclisin çalışmalarının, faaliyetlerinin Başbakan ya da başka birisi, lider ya da herhangi başka bir pozisyonda bir kişi ya da birileri tarafından yönetildiği, yönlendirildiği, sadece onlar tarafından yönlendirildiği, dikte ettirildiği anlamına kesinlikle gelmez. Yirmi yıl önce ne yapılıyorsa bu konuda, o zamanki genel başkanların fonksiyonları bu çerçevede, bu sistem içerisinde ne ise bugün de aynıdır, buna hiçbir ilave söz konusu değildir. Eksiklik de yoktur, belki ilave de yoktur. Aynen böyle; işin teorisi de böyle uygulaması da böyle. Açın bakın, değerlendirin geçmişe baktığınız zaman.

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu gerçekler ortadayken Meclis çalışmalarının Başbakanımız tarafından yönlendirildiği ya da dikte ettirildiği gibi iddiaları gerçekten üzüntüyle karşılıyoruz. Hiçbir tanesinin de gerçeği yansıtmadığını bilmenizi istiyoruz. Ama şunu çok iyi biliyorum, ben, şahsım olarak da biliyorum: Aynen öyle, evet. İnanarak söylüyorum bunu, bütün samimiyetimle ve inanarak söylüyorum çünkü buraya hangi konuları? Elbette Hükûmetin bir programı var. Hükûmet, sonuçta, hükûmetler -yani bizim Hükûmetimizle ilgili değil- doğal olarak millete verdikleri sözün, taahhüdün gereğini yerine getirmek üzere birtakım çalışmalar yapacaklar, kanun çıkaracaklar, başka birtakım hukuki düzenlemeleri hayata geçirecekler. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Bir program var. Ha, katılırsınız katılmazsınız, bu başka bir şey; eleştirirsiniz eleştirmezsiniz, bu ayrı bir konu ama sonuç itibarıyla iktidarın da milletin verdiği o görevi yerine getirme noktasında, kendi çerçevesinde, kendi programına göre bir çalışmasının olabileceğini kabul etmek ve bunu anlayışla karşılamak gerekir, saygıyla karşılamak gerekir. Bütün hükûmetler için geçerli bu, sadece AK PARTİ hükûmetleri için geçerli değil.

Buradaki kanunların hangi sıraya göre, nasıl görüşülmesi, nasıl görüşüleceği hususu en geniş anlamıyla ve elbette Hükûmetimizin programına katkı sağlayacak, o çerçevede, onu esas alacak tarzda bir yöntemle belirlenmektedir. Böyle bir şey olabilir mi?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Her hafta, her hafta.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Elbette.

Bakın, belki şunu arzu ederiz: Gerçekten, keşke altı aylık bir program yapabilsek Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bunu her zaman dile getiriyoruz. Üç aylık veya işte bir aylık bir program yapabilsek.

Geçmişteki tutanaklara baktım ben, geçmiş yıllarda, bizden önceki hükûmetler döneminde de bu, benzer tartışmalar hep yaşanmış, hep olmuş.

Bugün de söylüyorum, samimi düşüncemiz de bu: Keşke bunu yapabilsek ama olmuyor, maalesef olmuyor.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - On yıl oldu.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yani böyle bir teklife hayır diyen mi var Nurettin Bey?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani geçmişte de hiç olmamış.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Böyle bir teklife hayır diyen mi var?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Ama on yıl oldu yani.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin.

Bakın, mümkün olduğu kadar buna uymaya çalışıyoruz, yani bir aylık, üç aylık, altı aylık programlara uymaya çalışıyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Samimi değilsiniz. Teklifinize hayır diyen mi var?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ama şu var: Bakın, şu anda, Meclisin tatil olacağı zamana kadar -tabii oynamalar olabilir, artı-eksi yüzde 20 sapmalar olabilir, bu da son derece doğaldır- görüşülecek konular aşağı yukarı bellidir. Tabii, ani bir gelişme olur, ilave bir şeyler olur o ayrı ama şu anda Meclis gündeminde olan konular bellidir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Nurettin Bey, siz biliyorsunuz, biz bilmiyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin, izin verin?

Bakın, şunu açıklıkla bütün arkadaşlar da biliyorlar, ilgili arkadaşların hepsi bilir, Meclisin buradaki programını bütün Meclis aynı anda öğrenir. Yani ifade edildi "Muhtemelen AK PARTİ kendi grubuna, kendi grubunun milletvekillerine daha önceden haber veriyor?" Kesinlikle söz konusu değil.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O da ayıp!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Biz pazartesi günü grup başkan vekilleri toplantımızı yaparız. O toplantı sonucunda gündem, o hafta görüşülmesine karar verilen neyse, öneri olarak getirilecek olan konular belirlenir ve biz bütün grup başkan vekillerini ararız, diğer grupların grup başkan vekillerini kesinlikle ararız ve toplantı bitmeden ararız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bu da ayıp, bu da eksiklik kendi milletvekilleriniz için.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, yani şu doğru değil: "AK PARTİ milletvekillerine daha önceden bu bilgiler veriliyor." Keşke verebilsek, bütün arkadaşlara verebilsek. Aşağı yukarı belli ama? Şu anda da belli, önümüzdeki hafta, daha sonraki hafta, üç aylık programı -aşağı yukarı yüzde 80-90 isabet oranında- çalışma programını ifade edebiliriz, söyleyebiliriz çünkü gündem belli, gündemin dışında da başka bir şey koyma imkânımız olmadığına göre, aslında böyle bir tahmini... Yani tamamen de tahminsiz ya da tamamen de programsız demek doğru değil, o da haksızlık ama daha büyük haksızlık, "Bir ayrımcılık yapılarak AK PARTİ Grubu milletvekillerine önceden bilgi veriliyor, diğerleri bilgilendirilmiyor." şeklindeki bir iddia kesinlikle doğru değil, olması da mümkün değil, gerek de yok zaten buna. Niye böyle bir şeye gerek olsun ki? Bütün bu kanun tasarı ve teklifleri geldiği zaman bütün milletvekili arkadaşlarımızın elektronik adreslerine gönderiyoruz. Ayrıca, başka bilgilendirmeler yapıyoruz, özet bilgiler gönderiyoruz arkadaşlarımızın da kendi açımızdan katılımlarını sağlamak amacıyla. Buna ihtiyaç yok ki. Yani ilgi duyan arkadaş zaten o hazırlığını çok önceden yapıyor, o hafta gündeme gelmese dahi, gelme ihtimali olmasa dahi o kanun tasarı ve teklifiyle ilgili kendi çalışmasını yapıyor, hazırlıklı, onu söylemek istiyorum. Yani acele getirmekten ya da bilgi saklamaktan ne kazanacağız? Hiçbir kazancımız yok ki, olması da mümkün değil. 

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Muhalefeti hazırlıksız yakalayacaksınız.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani siz de aynı çalışmayı yaptığınızı söylüyorsunuz zaten. Yapmanız da gerekir, doğru yani önceden biz hazırlıklarımızı yapıyoruz. Dolayısıyla, kime ne faydası olacak? Buna inanın, yani son derece iyi niyetle, objektif bir şekilde bunu yürütmeye, yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, buradan yola çıkarak bu tür değerlendirmelerin gerçekten çok haksız bir değerlendirme olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Hatta, bir adım daha ileri giderek yine bu sürecin içinde olan bir kişi olarak da aynı zamanda bunu rahatlıkla ifade edebiliyorum. Meclis gündeminin belirlenmesine yönelik olarak çok geniş kapsamlı -başka siyasi partilerde geçmiş dönemlerde olup olmadığını da bilmiyorum, zor bulunan bir mekanizma olduğunu da tahmin ediyorum, geçmiş için söylüyorum özellikle- en geniş yönüyle bir istişare ve müzakere sürecinden sonra bu gündem belirleniyor. Ben şahsım olarak bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum çünkü içindeyim. Dolayısıyla, öyle, efendim, "Bir lider geliyor veya bir genel başkan, bir Başbakan dikte ettiriyor, belirliyor, siz de onun ağzına bakıyorsunuz." Bunlar yakışıksız şeyler, doğru şeyler değil kesinlikle.

MUSA ÇAM (İzmir) - Büyükşehir Yasası'nda oldu.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bizimle mi istişare ediyorsunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hiç olmadı, olması da mümkün değil, doğru da değil zaten.

İdeal bir yönetim için, en geniş başarıyı artırmak için, başarı oranını, ihtimalini artırmak için, hatayı minimize etmek için -öyle değil mi- mantıklı bir yönetim tarzında ne olması gerekir?

OKTAY VURAL (İzmir) - Bizimle mi istişare?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - En geniş yönüyle istişarenin olması gerekir ki hata yapmayın mümkün olduğu kadar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Muhalefetin önergelerini dikkate almak gerekir.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani, bir insan kendisinin düşmanımı ki aksi bir yöntem uygulasın?

OKTAY VURAL (İzmir) - Ama öyle bir istişare yok ki.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Evet, aynen öyle, hem de en geniş.

OKTAY VURAL (İzmir) - Nerede?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kaç önergemizi kabul ettiniz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Belki birçok siyasi partinin -bunu da söylemek istemiyorum ama- belki rüyasında göremeyeceği kadar genişlikte geniş bir katılımla bu istişareleri yapıyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bu gerçek değil.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Evet, aynen yapıyoruz. Olabilecek en uç görüşleri de bu modele katarak, bu değişken modele katarak kararı vermeye çalışıyoruz. Bu da doğal, çünkü hatayı asgariye indirelim. Aslında herkesin böyle yapması gerekir. Bütün siyasi partilerin bu çalışma temposunu ve içeriğini uygulaması gerekir. Bundan doğal bir şey olamaz değerli arkadaşlar.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) -Diğer grup başkan vekilleri de böyle bir istişare olmadığını söylüyor Nurettin Bey.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla, bu Meclis çalışmalarının da iktidar grubu tarafından bu şekilde algılandığını ve yürütüldüğünü ifade etmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.