| Konu: | KAMU FİNANSMANI VE BORÇ YÖNETİMİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 03.04.2013 |
BDP GRUBU ADINA ADİL KURT (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün geneli üzerinde görüşlerimizi ifade ederken, aslında, nasıl ciddiyetten uzak bir kanun teklifi hazırlanıp Meclisin gündemine taşındığını ayrıntılarıyla belirtmiştik. Şimdi, birkaç ayrıntı üzerinde duracağım ve bu sorunlara, bu işlere ne kadar ciddiyetle yaklaşıldığına dair bir iki örnek sizlerle paylaşacağım.
Örneğin, 38'inci maddede biraz sonra maddeyi de görüşeceğiz, ne diyor? Şimdi, son dönemlerde özellikle kanun yapma tekniğinde yeni retorikler edinilmeye başladı. Mesela, pek kullanılmayan ve başvurulmayan kimi ifadeler var, "Edilebilir" kavramı. Şimdi, izafiyete açık, bu kadar izafiyet içeren bir tanımlamayı hukuk tekniğinde nereye oturtuyorsunuz, doğrusu, zorlanıyoruz bunu ifade ederken. Aynen şöyle diyor: "Bakanlar tarafından gerekli görülen durumlarda kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi veya hazine taşınmazlarının daha etkin ve verimli şekilde yönetilmesi amacıyla hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazlar trampa edilebilir." Bu son iki kavram üzerinde düşünmenizi arzuluyorum. "Trampa" bir Orta Çağ kavramıdır yani Orta Çağ toplumları trampa usulüne başvururlardı ama Hükûmet bu Orta Çağ kavramını getiriyor, yeniden Meclisin gündemine taşıyor. "Edilebilir" keyfiyete açık yani "Keyfimize kalmış, istediğimiz şekilde yönetiriz, istediğimiz şekilde birilerine sunarız -peşkeş kavramını kullanmak istemiyorum- birilerinin kullanımına sunarız." der gibi bir hâl var burada.
38'inci maddeden başladım ama bir sonraki konuyla bağlantılı olduğu için 32'nci, 33'üncü maddeleri özellikle ikinci planda tuttum, bir sistematiğe göre konuşmuyorum.
32'nci ve 33'üncü maddede yapılan değişiklikler çok ilginçtir. Önce yapılan değişikliği sizinle paylaşmak istiyorum. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nda 32'nci ve 33'üncü maddelerdeki düzenlemelerle iki değişiklik yapılmaktadır. 32'nci maddede, 4447 sayılı Kanunu'nun 49'uncu maddesinde düzenlenmiş olan işsizlik sigortasına ait devlet payının Hazine Müsteşarlığı yerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, tarafından ödenmesi öngörülüyor. Şimdi, "Ciddiyetten uzak, öngörüden uzak kanun düzenlemesi yapıyorsunuz." dediğimizde kızıyorsunuz, "Niye böyle bir ithamda bulunuyorsunuz?" diyorsunuz ya da söylediklerimizi itham diye algılayıp zaman zaman alınganlık gösteriyorsunuz. E, bal gibi bir öngörüsüzlük. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sizin şu anda, yılın 3'üncü ayında, 4'üncü ayının başında devrettiğiniz sorumluluğu, yükümlülüğü hangi bütçeden karşılayacak? Bütçedeki karşılığı ne bunun? Dört ay önce biz bütçeyi tartıştık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da bütçesi tartışıldı, hangi kalemde bu var? Niye böyle bir belirsizlik gündeme getirdiniz? İşte, öngörüsüzlük bu. Düzenlemenin devamında, 33'üncü maddedeki düzenlemede "Dilerse öder." manasına gelen bir düzenleme var çünkü faizden muaf tutuyorsunuz. Açıkça, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, hazineye şunu söylüyor bu yasa: "Ya, biz bu sene bu yükümlülüğü getirdik ama bu senenin işsizlik primlerini ödemeyebilirsiniz. Ödemezseniz herhangi bir faiz yükümlülüğünüz söz konusu olmayacaktır." Bu kadar kurnazca, bu kadar hakkaniyetten uzak bir kanun düzenlemesi ancak olabilir. Bunu da AK PARTİ Hükûmeti yapıyor ve kendine yakıştırıyor. Doğrusu, anlamakta güçlük çekiyorum.
Şimdi, devlet ciddiyetine işaret eden üç metni sizinle paylaşacağım. Bakın, buradaki ciddiyetle kanun yapmadaki ciddiyetiniz birbirine referanstır. Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Hakkâri Belediyesi Başkanlığına hitaben yazıyor, bir istemine cevap. Tarih:12.12.2012. İlgi: Üst yapılı araç siparişi bildirme. Metni olduğu gibi okuyorum: "Kurumunuz ihtiyacına binaen ilgi yazınızla istenilen, ayrıntısı aşağıda belirtilen üst yapılı araç 16/11/2012 tarih ve 2012 1/385 sayılı sözleşme ile Karsan Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. firmasına 14.02.2013 tarihine kadar, üstyapıcı firma park sahasında teknik şartnamesine, markasına ve modeline uygun olarak kullanıma hazır halde teslim edilmesi kaydıyla sipariş edilmiştir.
Söz konusu üstyapılı araç firma tarafından düzenlenecek tutanakla yetkili personelinize teslim edilecek olup, araç teslime hazır olduğunda tarafınıza ayrıca bilgi verilecektir.
Üstyapılı Araçlar 1 Nolu Satınalma
Şube Müdürü G. Daire Başkanı"
İsimlerini zikretmiyorum, hedef olmasınlar.
İkinci bildirim yazısını sizinle paylaşıyorum:
"Hakkari Belediye Başkanlığına
Hakkari
Bakanlığımızca yapılan yardımlar şartlı olup, Sayıştay Başkanlığı denetimine tabidir. 03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı R.G.'de yayımlanarak yürürlüğe giren `Çevre Gelirlerinin Takip ve Tahsili ile Tahsilat Karşılığında Öngörülen Ödeneğin Kullanımı Hakkında Yönetmelik' uyarınca Kurumumuz ve Bakanlığımız arasında düzenlenen protokol ile Bakanlığımıza verilen taahhütname dahilinde;
Bakanlığımıza yapılan başvuru kabul edilmiş olup, Bakanlığımız Yurtiçi Sermaye Transferleri Tertibinden karşılanmak ve belirtilen kullanım gayesinde harcanmak üzere Ziraat Bankası A.Ş. Ankara Kurumsal Bankacılık Şubesinde Kurumumuz adına açılan ve -Bakanlığımız adına rehineli ve blokeli- hesaba aşağıda belirtilen miktarda ödenek aktarılmıştır. Bu ödenek çerçevesinde aşağıda belirtilen çöp toplama aracının Başkanlığınızca Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünden temini sağlanmıştır. Bu çerçevede;
1 - Bakanlığınızca teslim alınan araçla ilgili olarak, aşağıda belirtilen belgelerin Sayıştay Başkanlığına sunulacak dosyada yer almak üzere en geç 45 gün içerisinde Bakanlığımıza gönderilmesi.
2 - Aracın, söz konusu taahhütname ve protokol hükümlerine göre kullanımının sağlanması, aksi takdirde taahhütname ve protokolde yer alan hükümlerin uygulanacağının bilinmesi hususlarında;
Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
Bakan a.
Genel Müdür Yardımcısı V."
Yani çöp aracı tahsis edilmiş, fabrikadan siparişi alınmış, teslim alınmış ve belediyeye teslim edilmek üzere belediyeye yazı yazılmış. Üçüncü belgeyi okutuyorum, bir gün sonraki yazıyı sizinle paylaşıyorum, ciddiyetinizi görün.
"Hakkari Belediye Başkanlığına
Hakkari
İlgi: 01.02.2013 tarih ve 19188 sayılı yazımız. -Yani biraz önce okuduğum yazı-
İlgi yazımız ile Bakanlığımız tarafından Belediye Başkanlığınız adına 1 adet Çöp Toplama Aracı tahsis edilmesi ile ilgili yazı sehven yazılmıştır.
Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
Bakan a.
Genel Müdür V."
Daha vahimi var; bu çöp toplama aracı Bakanlık kayıtlarında Hakkâri Belediyesinin envanterinde var. Hayalî araç belediyeye sipariş verilmiş, Belediyenin talebi üzerine yaptırılmış, hazır hâle getirilmiş, yazı yazılmış. Belediyeye "Gelin, teslim alın." denmiş, ertesi gün "Biz sehven yaptık." diyor ve buna rağmen, Bakanlıktan bu araç Hakkâri Belediyesine tahsis edilmiş gibi envantere de geçilmiş. İşte ciddiyet bu! Sizin üzerinde durduğunuz ya da üzerinde hareket ettiğiniz ciddiyetiniz bu. Bu belgeler yeterince şeyi açıklıyor.
Bence bu kanunla ilgili de daha fazla şey söylemeye gerek yok.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.