GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:04.04.2013

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi İnternet'e AKP'nin anayasa önerilerinin neler olabildiği sınırlı bir şekilde düştü. Bu konuyla ilgili görüşmek üzere ben söz almış bulunuyorum.

Şimdi, Anayasa Uzlaşma Komisyonun ilk kurulduğu aşamada hepinize hatırlatmak isterim ki, öncelikle dendi ki: "Her partiden oy oranına bakılmaksızın 3'er kişi alınacak ve 12 kişinin hepsinin de oyları eşit olacak. Oy birliğiyle verilmeyen hiçbir önerge kabul edilmeyecek, hatta Meclisin Genel Kurulunda dahi değiştirilemeyecek. Eğer bu şekilde bir anlaşmaya varılamazsa, böyle bir mutabakat sağlanamazsa bu Komisyon lağvedilecek." Aynı zamanda bu Komisyonun çalışmasının herhangi bir zaman sınırlamasına tabi olmayacağı da söylendi. Bu sözler verildi, bu sözler hepimizin gözü önünde verildi, bütün partilerin milletvekilleri bunları duydu, halkımız bunu duydu ama ondan sonra -bundan iki ay kadar önce- Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Başbakan dedi ki: "Yeter artık, benim sabrım taştı, iki aya kadar bu Komisyonun çalışmasını bitirirsiniz bitirirsiniz, bitirmediğiniz takdirde de biz yolumuza devam ederiz."

Sayın Başbakan yürütmenin başıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi kuvvetler ayrılığı çerçevesinde kendi iradesine sahip olması gereken bir organdır. Burada Sayın Cemil Çiçek'in şunu demesi gerekiyordu: "Sayın Başbakan, siz Türkiye Büyük Millet Meclisine talimat veremezsiniz, siz Türkiye Büyük Millet Meclisini vesayet altına almazsınız." demesi gerekiyordu, eğer gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı olsaydı Sayın Cemil Çiçek. Ama tüm bu sözlerin unutulmasına rağmen Sayın Cemil Çiçek de hiçbir şekilde bunları hatırlatmadı, bu vesayeti kabullendi ve dedi ki: "Çalışmaları hızlandırın." Aksi takdirde B ve C planlarının da gündeme gelebileceği söylendi. Daha sonra yani daha iki, üç gün önce yine Sayın Başbakan dedi ki: "31 Mart son gündür. Artık bundan sonra kiminle biz yaparsak? Hangi parti gelirse onunla yaparız, olmadığı takdirde BDP'yle yaparız."

Sadece BDP'yle değil arkadaşlar, Abdullah Öcalan'ın konuşma tutanakları biliyorsunuz basına yansıdı. Orada Abdullah Öcalan anayasayla ilgili bazı görüşlerini bildirdi, hatta bir vatandaşlık tanımı da yaptırdı, nasıl bir vatandaşlık tanımı olması gerektiğini anayasada, bunları anlattı. O zaman gördük ki aslında müzakereler Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonunda olmuyormuş, aslında müzakereler İmralı'da Abdullah Öcalan'la yapılıyormuş; bunu gözlemledik. Ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin şerefli vekilleri olarak içimiz titredi, gerçekten böylesi bir duruma düşürülmesi hem Meclisin hem devletin çok acı bir şeydi. Ne yazık ki böylesi bir olayı biz 24'üncü Dönem milletvekilleri olarak yaşamak durumunda kaldık.

Şimdi, nedir o zaman Abdullah Öcalan'la yapılan pazarlığın sonuçları? Bunun şöyle bir şey olduğunu hepimiz gözlemledik: Başkanlık sisteminin tartışılabileceği, bunun karşısında da özerk bölge yönetimlerinin kabul edilebileceği söylendi. Aynı şeyi Anayasa Uzlaşma Komisyonunda Altan Tan söyledi; "Biz bunu tartışabiliriz, siz de bölge meclislerine `Evet' derseniz." Yani eyalet sistemine, yani federasyona "Evet" derseniz. Ee, bu şeylere "Evet" dedi ki Tayyip Erdoğan, o zaman dedi ki: "Eyalet sistemine neden karşı çıkılıyor, ben bunu anlamıyorum. Eyalet sistemine `Evet' denilebilir zamanı geldiğinde." Yani halkımıza bu akil adamlarla bazı şeyleri kabul ettirmeye çalıştığında "Eyalet sistemine de `Evet' denilebilir." dendi. Yani bir taraftan Abdullah Öcalan, bir taraftan yandaş medya bastırıyor "Türk milleti ve Türk vatandaşlığını çıkartın." diye. Biz bugün öğrendik ki Türk milleti ve Türk vatandaşlığı AKP'nin önergelerinde yok. Atatürk milliyetçiliği AKP'nin önergelerinde yok. İlk 3 maddenin değişmezliğine ilişkin 4'üncü madde AKP'nin önergelerinde yok. 174'üncü madde, devrim kanunları, AKP'nin önergelerinde yok. Eğitim dilinin Türkçe olacağına dair AKP'nin herhangi bir önergesinde herhangi bir düzenleme yok. Aynı zamanda laiklik ilkesinin korunmasına ilişkin, din esasına dayalı devlet sisteminin oluşturulamayacağına dair önergesinde herhangi bir şey yok AKP'nin. AKP'nin önergesinde ne var? Özerk bölge yönetimlerine karşı başkanlık sistemi var. Hepinizi ikna etmek üzere, başkanlık sistemine ilişkin bazı broşürlerin çıkartıldığını ve sizlerin ikna edilmeye çalışıldığını görüyoruz arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RECEP ÖZEL (Isparta) - İkna olduk!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - İkna olmuşsunuz gibi görünüyor ama bir de ikna olmayanlar var.

İHSAN ŞENER (Ordu) - İknaya ihtiyacımız yok.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz. Çok teşekkür ederim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Bu ülkenin otoriter teokratik bir diktatörlük hâline dönüşmemesi için, bu ülkenin bölünüp parçalanmaması için...

BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - ...Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna kadar direneceğimizi bilmenizi isterim. (CHP sıralarından alkışlar)