GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:89
Tarih:09.04.2013

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi lehinde söz aldım. Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, kolluk kuvvetleri deyince, her şeyden önce, toplumun huzuru için önleyici tedbirlerden başlayarak adaletin tecellisi için delil bulmaya ve delil saklamaya varıncaya kadar birçok hizmeti yerine getiren bir kamu kurumunun varlığından bahsediyoruz. Yarın Polis Haftası başlıyor. Toplumun huzuru ve adaletin tecellisi için gecesini gündüzüne katmış, şehit olmuş, gazi olmuş bu memleket evlatlarına şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi saygıyla andığımı bildiriyorum ve emanetlerinin önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli milletvekilleri, demokrasilerde tabii ki kurum, kurumsal zihniyet, kurumsal hata, kural hatası, şahsi hatalar, bunlar bütün değerlendirilerek tedbirler alınmalıdır. Dolayısıyla, kişisel hatalardan kurumlar yıpratılmamalı ama kural hatalarının olduğu bir demokrasinin kurumun varlığını sürdürerek korunması mümkün değildir. Dolayısıyla, eğer Türkiye'de orantısız güç kullanımıyla ilgili yaşanmış ve iddia olunanlar var ise, bunlar, uygulamayı yapan çocuklarımızdan mı kaynaklanmaktadır, yoksa kanunsuz talimatlarla bu uygulamaya zorlanarak vatandaşın hakları gasp mı edilmektedir? Bunun ortaya çıkartılması hem kurumun hem kişilerin hem de demokrasinin hakları ve sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla, böyle bir alanda araştırma yapılmasını, Meclisin hak ve hukuku koruması açısından önemli olarak gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.

Tabii ki, bu endişeler nerelerden kaynaklanmaktadır? Değerli milletvekilleri, Türkiye, meselelerini yeteri kadar ve doğru tartışmamaktadır. Yeteri kadar ve doğru tartışmadığı için şüphe esas durumuna gelmiştir toplumda; güven esas olmaktan çıkmış, güven istisna durumuna gelmiştir. Kurumlara şüpheyle bakılmaktadır, kişilere şüpheyle bakılmaktadır, kurallara şüpheyle bakılmaktadır, güven esas olmaktan çıkmıştır.

Peki, güvenin esas olmaktan çıkmasının sebebi nedir? İktidarın, hele hele yürütmenin yaptıkları ile söylediklerinin aynı olmamasından kaynaklanmaktadır. İktidar, söyledikleri ile yaptıkları aynı olmadığı için güvenini yitirmiştir, toplum ve muhalefet her şeyi şüpheyle ve tereddütle karşılamaktadır.

Değerli milletvekilleri, biraz siyasi tarih okuyarak, biraz Türkiye'nin, halkın yaşadıklarını halkın içinde hissederek durum değerlendirmesi yapmanızda fayda vardır. Türkiye, 1938'li yıllardaki Hitler Almanyası'nı yaşamaktadır; değerler çatışmakta, kurallar istismar edilmekte, kurallar çiğnenmekte ve kişi inisiyatifi kuralların önüne geçmekte.

Şimdi, düşünebiliyor musunuz, benim bir alternatif kutlama olarak belki tasvip etmediğim -alternatif kutlama olduğu için tasvip etmediğim; onu ısrarla söylüyorum çünkü cumhuriyet, hepimizin ortak değeridir ve cumhuriyet mutlaka ki kurumlarımızla hep beraber millet olarak kutlamamız gereken bir bayramımızdır- cumhuriyeti kutlamak için Türk Bayraklarıyla sokağa çıkan insanların üzerine biberli gaz sıkıldı, panzer yürüdü ama Diyarbakır meydanında, hiç alakası olmayan cenazeler oraya götürülüp orada kolluk kuvvetleri sahadan çekildi, PKK militanları takım elbiselerle, beyaz atkılarla, turnusol olacak iddiasıyla orada kortejler yönettiler ve Diyarbakır'da Türk Bayrağı hastanenin önünde gönderden indirildi; bu, basından gizlendi. Peki, şimdi, kolluk kuvvetleri bu ülkede Türk Bayrağı gönderden indirilirken olaya müdahale etmeyecek de acaba ne zaman müdahale edecek? Türk Bayrağı'yla yürüyenlerin üzerine kolluk güçlerini gönderen irade acaba Türk Bayrağı'nın indirildiği yerde niye o iradesini göstermiyor? Böyle uygulamalar olursa bu kolluk güçlerinin -biraz önce Sayın Komisyon Başkanımızın, eski Valimizin ifade ettiği şekilde- kurallara uygun, kurallara dayalı, kanuna dayalı, yönetmeliğe dayalı kullanıldığını iddia etmek acaba ne kadar geçerlidir, ne kadar doğrudur, ne kadar ikna edicidir? Dolayısıyla, kuralların eğer ülkeyi yönetmesini istiyor isek o zaman kuralların kişi inisiyatifleriyle bozulup bozulmadığının, bunların gerçek müsebbiplerinin kimler olduğunun, hataların nereden kaynaklandığının tespit edilmesi demokrasi açısından, kurumlar açısından, kişiler açısından önemlidir diye ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, demokrasilerde kişi inisiyatifleri sınırlandırılmıştır. Bugün Türkiye'de yaşananlar, yaşatılmak istenenler kişi inisiyatiflerinin nerelere kadar sınırsızca kullanıldığının bir işaretidir. Neden bahsetmek istiyorum? Akil insanlar komisyonları kuruldu. Nasıl kuruldu? Hangi yasaya uygun kuruldu? Bunların harcamalarının hangi bütçeden, nerelerden karşılanacağı, bunların harcamalarının ne kadar hukuki olduğu? Eğer bunlar devletin herhangi bir kurumu tarafından -Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden uyarıyorum- yasalara uygun şekilde görevlendirilmedi ise bunlar hangi düşünceleri, kimi ikna etmeye çalışacaklardır? Bir ülkede, bakanların "Geldikleri gibi gitsin." dedikleri suç işlemiş insanların suçlarının affedilmesi için, bunların başka alanlara kaydırılması için Türk halkını mı ikna edeceklerdir?

Değerli milletvekilleri, bu ülkede yanlış propagandalarla kimse halka psikolojik harekât yapılmasına fırsat vermemelidir. Bu ülkede hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kan üzerinden siyaset yaparak "Kan aksın, bilmem şu olsun, bu olsun." demiyor; böyle bir ithamı şerefsizlikle suçluyorum. Hiç kimse bu ülkede vatandaşının kanı aksın istemez. Elbette ki kan dursun, anaların göz yaşı dursun ama biz, eğer bu ülkede terörü bitirmek istiyorsak, eli silahlı teröristleri ikna etmelisiniz. Eli silahlı teröristleri ikna etmek yerine, kanı akıtanları ikna etmek yerine, kanı akıtılanları, kanı, canı gidenleri "Acaba kan akıtanları nasıl affederim, onları nasıl millete kabullendiririm, hangi pazarlıkla onları vatandaşa kabul noktasına getiririm." diye kanı akıtılanları ikna etmeye çalışırsanız, kaybettiğiniz parayı yanlış yerde arıyorsunuz. İkna edilmesi gereken, kanı, canı akıtılan değil kan akıtanlardır.

Dolayısıyla, bu ikna heyetlerinde görev alanlar, dünden bugüne açılımın başladığı 2009 yılından bugüne kadar devletin herhangi bir kurumunda görevlendirilmiş midir açık veya örtülü? Bunlar 2009'dan bugüne kadar devletin herhangi bir kurumundan proje karşılığında başka alanlarda destek almışlar, maddi menfaat sağlamışlar mıdır? Bugünden sonra devletin herhangi bir kurumundan bir kimlik altında görevlendirilmişler midir veya proje karşılığında başka alanlarda devletin herhangi kurumlarından maddi destek sağlayacaklar mıdır hayatlarının herhangi bir safhasında?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bütün bunlar aydınlatılmalıdır. Biz bu araştırma önergesinin lehinde olduğumuzu ifade ediyoruz.

Saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.