| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 11.04.2013 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; değişiklik önergesi sebebiyle söz aldığım 5237 sayılı Kanun'un 318'inci maddesini değiştiren tasarının 13'üncü maddesi halkı askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikleri suç olmaktan çıkarmaktadır. Takdir edersiniz ki bu madde yasalaşırsa halkı askerlikten soğutanların cezalandırılması söz konusu olamayacaktır. Türkiye, dünyanın en stratejik bölgelerinden birisinde bulunmaktadır. Türkiye, özellikle içinde bulunduğumuz zaman dilimi itibarıyla Suriye, İran, Irak üçgeninde muhtemel gelişmelere göre Türk ordusuna her zamankinden daha fazla ihtiyacı olan bir pozisyondadır. Bu çerçevede bu maddenin sakıncalı, arızalı olduğunu düşünmekteyiz ve kesinlikle tasarı metninden çıkarılmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün yine bir yargı paketini müzakere etmekteyiz. Bu paketin sıra numarası ise şimdilik dörttür. Anlaşılan o ki yargıyı iktidarın tahakkümü altına alan marazlı Anayasa değişikliklerinden sonra Türkiye'nin yargı düzeni bir türlü dikiş tutmamaktadır. Üstüne üstlük PKK açılımı ile birlikte başlayan terör örgütünün yargısal talep ve dayatmaları nedeniyle artık her yeni güne yargısal bir sorunla uyanmaktayız. Artık Hükûmetin ve siyasi memurlarının her İmralı ziyaretinden sonra yeni bir yargı paketi önümüze gelmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini artık aziz Türk milletinin yasama ihtiyaçları değil, İmralı ve Kandil'in pazarlık konuları belirler hâle gelmiştir. İmralı "gak" dedikçe et, "guk" dedikçe su yetiştirilmektedir; İmralı "şak" diye emretmekte, Başbakan "tak" diye yerine getirmektedir. AKP Hükûmet ve Grubuna bir tavsiyem var: İmralı'ya temsilci gönderip mektup beklemek yerine bebek katilini Meclise getirip AKP Grup Başkan Vekili yapın! Böylece Meclis Danışma Kurulunda da yer alır ve Meclis gündemi birinci ağızdan tespit edilir! Hatta, bazı hukuki düzenlemelerin sözüm ona hatalı karara bağlanmaması için bazı PKK'lıları hâkim, savcı ya da Yargıtay üyesi de yapabilirsiniz Sayın Bakan! Diğer taraftan da, Murat Karayılan'ı da güvenlik güçlerimizin başına getirirseniz sorun kökünden hallolmuş olur!
Saygıdeğer milletvekilleri, kimsenin muhabbetine, yatak odası ilişkilerine, al takke ver külahına söyleyecek sözümüz olamaz ancak onların muhabbeti uğruna Meclisimizin mehabeti lekelenmektedir. Türk demokrasisisin Kâbe'si sayılan Türkiye Büyük Millet Meclisi zillete düşürülmek istenmektedir.
PKK sınır dışına çıkacakmış, TBMM karar alacakmış, vekiller komisyon kurup hakikatleri araştıracakmış, silahla mı çıkılacakmış silahsız mı çıkılacakmış, eller tetikten çekilecekmiş, PKK silahları bırakıp kendini lağvedecekmiş, barış gelecekmiş de analar ağlamayacakmış, hep miş muş! Bu, tam umut tacirliği ve uyanıkken millete hayal gördürebilme becerisidir!
Başbakan diyor ki: "Bu 63 adam toplumun algısını yönetecek." Hani kamu diplomasisi vardı ya, devlet eliyle, devlet gücüyle propaganda. Yani bunlar, Erdoğan'ın İmralı canisinin eliyle çizdiği hayalî barış resminin, umut bezirgânlığının propagandasını yürütecek. Yani bunlar ateşteki kestaneleri toplayacak maşalar.
Sizlere algıyla olgu arasındaki farkı hatırlatmama gerek yok, hepiniz Kadir İnanır ve Lale Mansur kadar olmasa da bunu bilecek kadar akil adamlarsınız. Bu 63 aklıevvele olguları, yani gerçekleri, olanı biteni anlatma görevi verilseydi biz de buna "amenna" derdik ama onlara, gerçek dışı olan ve kurgulanan hayalleri anlatma görevi vermiş Sayın Başbakan. Yani bu arkadaşlarımıza yüklenen misyon, devleti, milleti kandırmak, aldatmak, Erdoğan'ın yalanlarına ikna etmek, kurduğu hayallere inandırmaktır.
Kendini adam yerine koyup salına salına sokaklarda yürüyen, televizyonlarda ahkâm kesip burnundan kıl aldırmayan, sırası geldi mi demokrasi denince mangalda kül bırakmayan, toplumun gerçekliği tartışılırken karşısındakine köylü, taşralı muamelesi çeken o kâğıttan kaplanları bugün Hitler'in, Goebbels'in maşalarına, propaganda malzemesine, İmralı'nın borazanına, âdeta sustalı maymuncuklara çevirdi. Gerçekten Başbakanı tebrik etmek lazım!
Gün geçmiyor ki Hükûmet Arşimet gibi kıçı açıkta "evreka" diye bağırıp çığlık çığlığa sokağa düşmesin, sözde "Kürt sorununa çare buldum." deyip önü arkası hesaplanmadan yeni bir yargı paketiyle ortaya çıkmayadursun. Ancak daha aradan üç beş gün geçmeden mevcut sorunların daha da katmerlendiğini, hatta çözüm diye dayatılan düzenlemelerin yeni ve daha büyük sorunlara kapı araladığını hep birlikte müşahede ediyoruz. Bırakın sorunu çözmeyi, "Çare buldum." diyenin, bağıranın kendisi de sorun hâline gelmiştir yani Hükûmet sorunun kendisi olmuştur. Bu yanlıştan bir an evvel dönmeleri için hâlâ vakit vardır.
Bu düşüncelerle Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.