| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 11.04.2013 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
13'üncü madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu 13'üncü maddeye baktığımız zaman, burada tek bir cümleyle şöyle özetleyebiliriz: "Her Türk asker doğar"ın yasal olarak sizin tarafınızdan da korunmaya çalışma çabasıdır burada. Askerlik hizmetini yapanları firara sevk etme ya da askerlikten soğutmayla ilgili bir düzenlemeyi buraya getirmişsiniz.
Bakın, değişim ve dönüşümden bahsettiğimiz bir süreçte, zihniyetlerin değişmesi gerektiğini tartıştığımız bir süreçte, böylesi bir anlayışın, böylesi bir maddenin buraya getirilmesinin hiçbir açıklaması olamaz bizce. Eğer bir yerde zorunlu askerlik uygulamasıyla bireyin özgürlük alanına devlet müdahale ediyorsa orada zaten demokrasi yoktur, zaten doksan yıldır sorun da budur. Doksan yıldır insan hayatının kutsallığına karşı devleti kutsayan bir anlayış bu ülkede demokrasiyi sakat bırakmıştır. Şimdi, bu militarist anlayıştan sıyrılmadıkça, özgürlükçü sivil yasaları bu Meclisin gündemine getirmedikçe bir değişimden, bir dönüşümden bahsetmemiz mümkün değildir.
İki gündür izliyorsunuz, yürüyen süreçle ilgili, insan yaşamını kutsal devlet anlayışından çok daha az önemseyenlerin burada çıkardıkları gürültüyü hepiniz görüyorsunuz.
Nedir panik? Doksan yıldır resmî ideolojinin kendilerine sunduğu elitist birtakım çıkarların kendi ellerinden alınmasıyla ilgili bir kaygı var. Eğer devlet yerine insan yaşamını siz öncelerseniz, burada doksan yıldır devleti kutsayan bir anlayışın değişim, dönüşüme uğramasını tartışmaya açarsınız. Ondan dolayı bu kadar bu kürsüden bağırıp çağırma olayı var.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; zorunlu askerlik bu ülkede artık kaldırılmalıdır ve bunu her milletvekili cesaretle gelip bu kürsüden bizce savunabilmelidir. Zorunlu askerlik olduğu sürece bireylerin de, toplulukların da özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir.
Bugün, gelişmiş, demokratik hukuk ülkelerinin çoğunda vicdani ret hakkı yasal bir hak olarak tanımlanıyor. Türkiye'yi de bağlayan uluslararası sözleşmelerde, uluslararası kurumların Türkiye'ye yapmış olduğu çağrıların tamamında vicdani ret hakkının tanınmasıyla ilgili maddeler vardır ve bunlar ülke açısından da bağlayıcı olan maddelerdir. E, şimdi, biz, böylesi bir düzenleme yapılmasıyla ilgili bir toplumsal beklenti varken, buraya hâlâ "'Her Türk asker doğar.'ı nasıl yasal olarak koruyabiliriz?"in maddesini getiriyoruz. Buradan bir şeyin çıkması mümkün değildir.
Bakın, zorunlu askerlik uygulamasının getirmiş olduğu sakatlıkları, kamuoyunda sadece şüpheli asker ölümleri olarak bilinen, aslında büyük bir çoğunluğunun, yüzde 90'ından fazlasının cinayet olduğu da herkes tarafından bilinen ciddi hadiseleri de görmek gerekiyor. Son on yıl içerisinde bine yakın asker kışla içerisinde şüpheli bir şekilde cinayetlere kurban gitmiştir. Çoğuna "İntihar etti." raporu verilmiştir ama olay yeri incelemeleri, kriminal incelemeler, otopsi raporları dikkatli bir şekilde incelenirse o çocukların tamamının ya da yüzde 90'ının kışla içerisinde bir cinayete kurban gittiğini çok rahat görebiliriz. Sonra, bu cinayetleri gizlemek için de bu şüpheli asker ölümlerini askerî mahkemelere sevk edecek şekilde bir yargısal süreç işliyor. Askerî mahkemeler de tabii ki "Emir komuta zinciri içerisinde bu cinayetleri nasıl örtbas edebilirim"in çabasını gösteriyor. E, şimdi, bununla yüzleşmeden, bu zihniyetle yüzleşmeden, cesur bir yaklaşım ortaya koymadan bu ülkede neyin değişim, dönüşümünden bahsedeceğiz?
Bugün, Almanya'da, Yunanistan'da, Avusturya'da, Brezilya'da, Norveç'de Danimarka'da -yani birçok ülke sayabiliriz- zorunlu askerlik diye bir sorun yok. "Vicdani ret" hakkı ya da askerlik süresinin başka bir kamusal hizmetle yerine getirilmesi ile ilgili düzenlemeler var. Dolayısıyla, burada, bu maddeyle ilgili önergeyi kabul etmeyeceğinizi biliyoruz. Önemli olan, önergenin kabul edilip edilmemesi değil, zihniyet değişikliğinin sizler tarafından kabul edilip edilmemesidir. Bu zihniyet değişikliğini gerçekleştirmediğimiz sürece, biz, bu ülkedeki toplumsal, sosyal, siyasal, ekonomik hiçbir soruna çözüm bulamayacağımıza inanıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.