GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:91
Tarih:11.04.2013

BDP GRUBU ADINA SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Buradan tehdit ve şantajlara boyun eğdiğimizi, eğebileceğimizi düşünüyorsanız yanılırsınız. Kürtlere yaptığınız bütün hakaretleri binle çarpıp sizlere iade ediyorum.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Kürtlere en büyük hakareti kendiniz yapıyorsunuz.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Burada hakaret yok, kimseye hakaret edemezsiniz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Hakareti siz yapıyorsunuz. Saygılı olun, terbiyeli olun.

SIRRI SAKIK (Devamla) - En basit bir yasa görüşülürken bile buradan dönüp kamuoyunu yanlış, yalan bilgilendirmeyin.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İçinde Kürtlerin de bulunduğu Türk milletine hakaret edemezsin.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Bakın, bu yasalarda nerede KCK'ye af var, bu yasalarda nerede PKK'yle uzlaşı var? Keşke, Hükûmet bunları yapabilmiş olsaydı, keşke?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Savunmak size mi düştü? Bırakın kendileri savunsun.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Ve yapmak zorundadır.

Bakın, hiçbir savaş sonsuza dek sürmez. Savaş muhakkak sulhla bitecek, barış ve kardeşlik bu coğrafyada, evet, er geç bu coğrafyada barış ve kardeşlik yeşerecek, buna inanıyoruz. Ama her yasa görüşüldüğünde? Büyükşehir Yasası görüşülüyor "Aman aman! Ülke bölünüyor." diyorsunuz, "Efendim, Kürtlere federasyon, otonomi?" Yok böyle bir şey kardeşim. Yani, ana dilde savunma başlıyor, ana dilde savunma görüşülüyor Parlamentoda, kıyametleri koparıyorsunuz. TRT Şeş görüşmeleri başlıyor; aynı dil, aynı tehdit, aynı şantaj. Şimdi, peki siz kimsiniz ya, Allah aşkına? Biz sizinle birlikte kardeşçe yaşamak istiyoruz ama siz tam tersini dönüp söylüyorsunuz.

Şimdi, bakın, bizim açımızdan cumhuriyetin kuruluşu yani 1920'ler nasıl bir milatsa, nasıl Çanakkale bir milatsa, yıl 2013, 21 Mart Diyarbakır da bir milattır. Ne adına, birlik adına; ne adına, kardeşlik adına; ne adına, ortak vatan adına. Diyarbakır'daki manifestoyu biz böyle algılıyoruz. Aslında, bu ülkeyi seven herkes 21 Mart 2013'teki bu manifestoyu, bunu ayakta alkışlaması gerekir eğer birlik diyorsanız.

Bakın, ne diyor, bu manifestonun mimarı ne diyor? Diyor ki: "Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler için Dicle ile Fırat, Sakarya ve Meriç'in kardeşidir." Var mı buna itirazınız? Yani Dicle ile Fırat'ın Meriç'e, Sakarya'ya kardeşliğine itirazınız var mıdır?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - İtiraz fiziksel itiraz değil zaten, egemenlik itirazıdır.

SIRRI SAKIK (Devamla) - "Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes'in kardeşidir ve dostudur. Halay ve delilo, horon ve zeybekle hısım ve akrabadır." diyor. Bunları söyleyen Sayın Öcalan'dır. "Birlik ruhu budur işte." diyor ve sonra dönüp diyor ki: "Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veyahut da gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa, her türlü baskı ve zulme karşı bir başkaldırıdır. Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Orta Doğu'ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz."

Diyor ki: "Silahlı direniş sürecinden demokratik zemine geçiş sürecidir. Silahlara veda ediyoruz." Peki, bundan niye rahatsızsınız?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Niye inanalım?

SIRRI SAKIK (Devamla) - Allah aşkına, yıllardır "Bu kan dursun." diyenler, "Bu şiddet dursun." diyenler, bu "Kürtler, ülkeyi bölenler?" Size sesleniyorum: Şimdi bölünme yok, birlik ruhu var. Şiddet dursun, silahlar sussun. Fırat'la Dicle, Sakarya'yla Meriç'e kardeştir." diyor. "Mezopotamya Anadolu kültürüyle kardeştir." diyor. Ortak vatandan bahsediyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Otuz senedir PKK bunu yeni mi öğrendi?

SIRRI SAKIK (Devamla) - Peki, bunu söylüyorlar, bundan niye korkuluyor? Dün de bu kürsüde söyledim. Altı aydır silahlar susmuş, insanlar ölmüyor yani batıda da, Kürdistan'da da, hiçbir yerde evlerde ağıtlar yok; tam tersine umut var, barışa doğru bir umut var ve bu barışı büyütmek istiyor insanlar ve biz kendi adımıza, bu barış sürecini, Türkiye'yi bu noktaya getiren her aktöre bin kez buradan kamuoyunun huzurunda teşekkür ediyoruz, burada kimin emeği varsa. Buradan bütün annelere ve babalara sesleniyorum: Bakın, siyaset dünyası sizin çocuklarınızın kanı üzerinden siyaset yapmak istiyor. Başka bir projeleri yoktur. Gelecekle ilgili Türkiye'nin büyük bir? Orta Doğu'da güçlü bir Türkiye olmasını istemiyorlar çünkü koltuklarından korkuyorlar, geleceklerinden korkuyorlar. Ey analar, ey babalar! Bunlar çocuklarını hiçbir dönem savaşa değil, bırakın polis, asker olarak göndermezler Kürt coğrafyasına, memur olarak da göndermezler. Ama yoksul Anadolu'nun çocukları üzerinden siyaset yapma dönemi bitmiştir. Bizim açımızdan bu süreç önemlidir. Bu süreci bir milat olarak kabul ediyoruz ve 4 Nisanda Sayın Başbakanın akil insanlarla yaptığı toplantıda da bir öz eleştiri vardır, bunu da önemsiyoruz, bunu da bir milat olarak kabul eriyoruz. Ne diyor? Diyor ki: "Bizim birlikteliğimiz sadece yirmi dokuz yıllık bir süreç üzerinden değerlendirilemez. Bizim, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar birlikteliğimiz vardı." Erzurum Kongresine gidiyor, 1920'lere gidiyor, oralara vurgu yapıyor. O kongrelerde, konuşmalarda herkesin kendi kimliğiyle, kendi inancıyla nasıl tanındığını bize bire bir öz eleştiri yaparak, bir Başbakan dönüp geçmişten dolayı bir öz eleştiride bulunuyor; bunu da önemsiyoruz. 

Devletler, evet, geçmişiyle yüzleşmeli, yeri ve zamanı gelince de öz eleştirisini yapabilmelidir. Bu öz eleştiriyi de önemsiyoruz. Bakın, burada ne diyor? "Bu ülkede hepimiz aynı zalim zihniyet tarafından aynı zulümlere uğradık. Kitaplar yasaklandı, inançlar yasaklandı, diller yasaklandı, asimilasyon uygulandı." Bunu da söyleyen bir başbakan. Şimdi, buradan yola çıkarak bu süreçte buna destek veren milyonlarca insan var, umutları var, bunların umutlarını kırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bütün yol, yöntemler denendi. Sizin buradan çıkıp küfürleriniz, sizin yargısız infazlarınız, 17.500 faili meçhul cinayetler, 3.500 köy yakmalar, tutuklamalar? On binlerce insan sorgusuz sualsiz tutuklandılar, köprüler altında infazlar gerçekleşti ama bu halk size, bu politikalara boyun eğmedi.

Gelinen noktada, AKP iktidarı mücadeleden müzakereyi seçtiği için de kendilerine teşekkür ediyoruz. İşte siyaset budur.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Biz de teşekkür ediyoruz bu açık sözüne!

SIRRI SAKIK (Devamla) - Sizin de dönüp bu sürece katkı sunmanız gerekirken kimi milletvekilleri çıkıp, Milliyetçi Hareket Partisinden bazı milletvekilleri bize hakaret ediyorlar, bayrak direklerinde beni asacaklarını söylüyorlar. Vallahi, şimdi bayrak direklerine?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O hakareti sen başlattın önce Sayın Genel Başkana.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Ben başlatmadım, hiç kimseye hakaret etmedim, hiçbir kimseye.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hayır, hayır. O bir cevaptı, o bir cevaptı.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Bakın, soy ismi "Çirkin" ama kendisi en az İlyas Salman kadar yakışıklı bir kardeşimiz var MHP sıralarında.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İlyas Salman'dan özür dile, bak hakaret ediyorsun, bir sanatçıya hakaret ediyorsun şimdi!

SIRRI SAKIK (Devamla) - Şimdi, bakın, çıkıp bizi idam edeceklerini söylüyorlar.

Bakın, bayrak bir ülkenin ortak değeriyse bu bayrak direklerini idam sehpasına çevirirseniz, üniversitelerde elinize bayrak alıp bayrak sopalarıyla muhaliflerinizi döverseniz, kapı komşunuzu bayrak direkleriyle döverseniz, İstiklal Marşı'yla terbiye ederseniz siz bayrağa saygısızlık edersiniz, siz İstiklal Marşı'na saygısızlık edersiniz. Onun için bu tür yollar çözüm değil, bunları bir bütün olarak biliyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Tabii, PKK'lı teröristler elinde çiçek taşıyorlardı!

SIRRI SAKIK (Devamla) - Peki, Allah aşkına hadi söyleyin -siz iki- ana muhalefet ve yavru muhalefet, bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Hadi, varsayalım ki bu proje doğru bir proje değil, siz bir proje ortaya koyun. Bir proje koyun, biz sizi destekleyelim ama yok projeniz. Dün bir arkadaşınız oradan laf atıyor. "Siz AKP, BDP, PKK Amerika'yla iş birliği ettiler." falan?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Doğru söylüyor.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Biz Amerika'yla iş birliği etmedik. Onun üzerine şunu söyledim, bakın: Dün bu konuda daha önce duyarlı olan bir arkadaşımız Sezgin Tanrıkulu -yıllardır kendisini tanırım- bölgede bütün şiddetin egemen olduğu dönemde boyun eğmemiş bir arkadaşımızdır. Bir önerge hazırladı; o önergenin ruhuna bir önerge de AKP tarafından, BDP tarafından hazırlandı. Baskı uyguladınız, geri almak zorunda kaldı. Amerikan ajanlığından tutun, bilmem neye kadar suçladınız.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Doğru söylemiyorsun.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Ben arkadaşınıza haksızlık ettiniz dedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) - Ve şimdi de söylüyorum, bu yollar doğru yol değil. Bu yollar bu ülkede iç barışa, huzura katkı sunmaz. Politikalarınızı yeniden gözden geçirin ve özellikle, Cumhuriyet Halk Partisine sesleniyorum?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Kendine bak, kendine.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Yahu, kendi aklını kullan sen, senin aklın senin olsun! Senin aklın sana lazım, bizim aklımız var. Sizin aklınızı biliyoruz, nereye getireceksiniz bu ülkeyi. Sizin aklınıza ihtiyacımız yok.

ADİL KURT (Hakkâri) - O zaman Silivri'de ağlama! O zaman Silivri'de niye ağlıyorsunuz?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Sana ne! Sana ne! Teslim mi edeceğiz sana bu ülkeyi! Silivri'de niye ağlıyormuşuz!

ADİL KURT (Hakkâri) - Biz devletin zulmüne, baskısına direndik, o zaman sen de diren! Tırışkadan adam!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Devleti siz yönetiyorsunuz.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Bakın?

BAŞKAN - Sayın Sakık, teşekkür ediyorum, lütfen oturun.