GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:91
Tarih:11.04.2013

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bazı sözler yarım kalmamalıdır, tamamlanması gerekir. Bunun için biraz önce söz atmalarınızla kaybettiğimiz zamanda ifade edemediğim düşüncelerimi ifade etmek için söz aldım.

Değerli arkadaşlar, öncelikle tekrar ifade ediyorum: Milliyetçi Hareket Partisi, insanı, insanı yaşatmayı, insanı sevmeyi, insana hizmet etmeyi siyasetinin merkezine almış bir siyasi harekettir. Milliyetçi Hareket Partisini öldürmekle suçlamak hadsizliktir, haksızlıktır, bunu asla kabul etmeyiz.

İdam cezasıyla ilgili ithamın da aslı şudur: Milliyetçi Hareket Partisinin iktidar olduğu dönemde terör suçları, yakın savaş ve savaş hâlleri dışında idam cezasının bütünüyle kaldırılması yönünde iktidar partilerinin verdiği kanun tasarısına tüm Parlamentonun katılımıyla anayasal bir hukuk kurulmuştur. Yanlış hatırlamıyorsam, Anayasa'nın 38'inci maddesinin dokuzuncu fıkrasına "Terör suçları, savaş ve yakın savaş hâlleri dışında ölüm cezası kaldırılmıştır." hükmü konulmuştur ve ilk defa Anayasa'mızda terör suçlarının idamla cezalandırılacağı ama terör suçları hariç idam cezasının artık uygulanmayacağı bir anayasal hukuk hâline getirilmiştir. Bunun kurucusu Milliyetçi Hareket Partisidir. Ancak, daha sonra koalisyon ortaklarımız da dâhil olmak üzere, Parlamentonun o günkü MHP dışındaki tüm partilerin, ki Adalet ve Kalkınma Partisinin de ve diğer partilerin de katılımıyla Anayasa'dan da terör suçlularından idamın kaldırılması bir anayasal hüküm hâline getirilmiştir. Buna tek karşı çıkan Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur, işin gerçeği budur.

Değerli arkadaşlar, idam cezasıyla ilgili kanaatimi de ifade etmiştim, yarım kalmıştı. İdam cezası veya cezaların en ağırı olarak tarif edilen idam cezası, bana göre, bir cezalandırma unsuru olmaktan çok, hassasiyet duyduğunuz konuya karşı işlenen suçlara verilebilecek en ağır cezanın istenmesi hadisesidir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu milletin birliğini çok önemsiyoruz ve çok değerli buluyoruz, insanın hayatını çok önemli ve çok değerli buluyoruz; milletimizin birliğini parçalamaya, devletimizi yıkmaya, insanımızı öldürmeye karar vermiş ve bunu uygulamaya koymuş terör örgütüne karşı en ağır ceza olan idamı istiyoruz; dün de istedik, bugün de istiyoruz, işin aslı bu. Yani, siz bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü önemsemiyorsanız isterseniz idam cezasını kaldırın, kaldırdınız zaten. Bu ayrımı ortaya koymak lazım.

Bu sebeple söylüyorum, yani burada biraz önce de söyledim, Sayın Başbakanın davetiyle silahlar bırakılıp düz ovaya inildi, Meclise kadar gelindi ve bu kürsüye kadar çıkıldı. Burada bölücülük yapılıyor. Eğer, Türkiye bir hukuk devletiyse, bu cari hukuk geçerliyse, bu Anayasa geçerliyse burada söylenen sözlerin birçoğu, bana göre, çıkartılan yasaların da birçoğu resmen bölücülük yapmaktadır, bu ülkeyi bölmektedir. Çünkü, bu, ülkenin ortak paydası, ortak kimliğidir. Bu kimliğin adı Türk milletlidir, bu kimliğin adı Türkiye Cumhuriyeti devletidir, bu kimliğin adı bayraktır, bu kimliğin adı Türkçedir. Siz, bunların dışında başka kimliklerin olduğunu ifade ederseniz, başka egemenlik alanlarının olduğunu ifade ederseniz? "Kürt coğrafyası." deniliyor, var mıdır böyle? Sayın Başbakanın ifadesiyle söylüyorum: "Kürt vatandaşlarım." diyor. Hayır, bu ülkenin bir tek milleti var. Bu millet, bu ülkede yaşayan insanların toplamıdır, bu devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan insanların toplamıdır. Bizim ortak kimliğimizdir Türk milleti ve bu Türk milletinin önünde, burada namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ederek milletvekili olabildik ama burada kalkılıyor "Bana hiç kimse Türk'üm dedirttiremez." diye nutuk atılıyor ve buna hiç kimse de itiraz etmiyor; esas bölücülük bu.

Şimdi, bu bölücülüğü bizim tasvip etmemiz mümkün değil, buna fırsat vermemiz mümkün değil. Tekrar ediyorum: Bu kürsüden hiç kimse bir diğerine hakaret etmemelidir. Hakaret, acizliktir; asla tasvip etmeyiz. Hiç kimse hakaret kastıyla da buraya çıkmıyor ama adına milletvekilliği yaptığımız, egemenlik kullandığımız bu millete yapılan hakarete de sessiz kalamayız, sahipsiz kalamayız.

Netice: Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, akılda kalıcı üslupla endişelerimizi ve hassasiyetlerimizi ifade ediyoruz, anlamamak isterseniz bu sizin sorununuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hepinize teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum.