GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ANKARA MİLLETVEKİLİ LEVENT GÖK VE 72 MİLLETVEKİLİNİN, BAŞKENT DOĞALGAZ DAĞITIM ANONİM ŞİRKETİNİN DEĞERİNİN ÇOK ALTINDA BİR İHALE BEDELİ İLE ÖZELLEŞTİRİLMESİNİ ONAYLAYARAK KAMUYU ZARARA UĞRATTIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ (11/28)
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:31.05.2013

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BAŞKENTGAZ ihalesiyle ilgili olarak Başbakan hakkında vermiş olduğumuz gensoru önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar grubunun bu gensorunun görüşülmesini Meclis Televizyonunun yayında olmadığı bir güne koyma ısrarının nedenini anlamakta güçlük çekmiyoruz. Halkımızın izleyip değerlendirmesine fırsat tanınmayan bu gensorunun konusu, her aşamasında ibret vericidir ve çarpıcıdır. AKP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in bir kurumu nasıl borç batağına soktuğu, "Metro yapıyorum." diyerek Ankara halkını nasıl yıllarca aldattığı, AKP iktidarının bütün olanaklarıyla bu belediyeyi kurtarmak için nasıl çırpındığı, Ankara halkının yakıtta tek seçenek olan doğal gazda nasıl mağdur edildiği, doğal gazın nasıl pazarlandığı bu gensorunun konusunu oluşturuyor. Bu gensorunun konusunu, Başbakanın düşük bedelle ihale edildiğini bildiği ve bunu milyonlarca kişinin gözlerinin içine bakarak söylediği hâlde sözlerinin tam tersi bir davranışla ihaleyi onaylaması oluşturuyor.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bir çocuk ölmüş! Taksim'de bir çocuk ölmüş!

LEVENT GÖK (Devamla) - Bu gensoruda iktidar, belediye başkanı, bürokrat, iş adamı çerçevesinde kurulmuş olan bir saadet zincirinin sorgulanması yer almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşülmesini talep ettiğimiz BAŞKENTGAZ, Ankara'nın kanayan bir yarasıdır. Ankaralıların geleceğini ipotek altına alan, kendi kişisel beceriksizliğini ve çapsızlığını, belediyenin bütün gelir kaynaklarını elden çıkartmak suretiyle "Benden sonra tufan." anlayışıyla hareket eden bir belediye başkanının yönetimindeki doğal gaz, bugün, bir doğal kazık olarak hepimizin karşısında durmaktadır. Melik Gökçek iktidarın himayesine sığınmış, her zor durumda kurtarılmayı beklemiş, Türkiye Büyük Millet Meclisini de kendi isteklerini gerçekleştirmek için alet etmekten çekinmemiştir.

Değerli milletvekilleri, Ankara'da doğal gaz, hava kirliliğini önlemek ve daha ucuz bir yakıt olması nedeniyle özendirilmiş ve yaygınlaştırılmıştır. Hemen hemen bütün meskenlerde doğal gaz dönüşümü büyük ölçüde tamamlanmıştır. Ankaralılar doğal gazı peşin parayla alıp kullanmaktadırlar ama Melih Gökçek Ankaralılardan peşin olarak aldığı doğal gaz bedelini BOTAŞ'a ödememiş ve zaten sorun da buradan çıkmıştır.

Diğer yandan, Ankara metrolarının tıkanma noktasına gelmesi ve Türkiye'nin en borçlu belediyesi ilan edilmesi nedeniyle, Ankara Büyükşehir Belediyesine yönelik, iktidar tarafından bir kurtarma operasyonu yapılmıştır. AKP, halka peşin parayla sattığı doğal gazın parasını BOTAŞ'a ödemeyen, kurumları zarara uğratan Melih Gökçek'ten hesap soracağı yerde, 2007 yılında çıkarttığı bir kanunla doğal gazı, Büyükşehir bünyesinde olan doğal gazı Başkent Doğalgaz Dağıtım Anonim Şirketine devretmiş ve yüzde 80'ini özelleştirme kapsamına almıştır. Bu kanunla elde edilen gelirle, BOTAŞ'a olan borç -faizleriyle beraber ödenecek- faizler sıfırlanmış hâlde ödenecek, geri kalan parayla metroların yapımı gerçekleştirilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu konu Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde görüşülürken, 27 Kasım 2006 tarihinde, Melih Gökçek'e "BOTAŞ'a borcunu niçin ödemiyorsun?" diye sorulduğunda aynen şöyle cevap vermiştir: "Arkadaş, her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, bizim de yoğurt yiyişimiz böyle; böyle yiyeceğiz, böyle devam edeceğiz." Ye bakalım Melih Gökçek! Yedi BAŞKENTGAZ'ı! Ve devam ediyor: "Metroyu, doğal gazı satarak bitireceğiz. Açık söylüyorum, 3 milyar dolara satacağız, müşterisi var." O zaman ki abone sayısının 960 bin olduğunu ve özelleştirme kapsamınında yüzde 80 olduğunu düşünerek bu rakamları aklınızda tutmanızı istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun hazırlanırken, o zaman Ankara Milletvekili Nur Doğan Topaloğlu Mecliste şu kürsüye gelmiş ve bu yasayı aynen şöyle savunmuştur: "Biz, Ankara'daki raylı sistemdeki karışıklığı ve yavaşlamayı görünce Melih Gökçek'le görüştük. `Başkanım, sen bize bir doküman hazırla, bir kanun hazırla, onu biz Meclise getirelim, kanun teklifi olarak sunalım.' dedik. Bu bakımdan, biz, bir Ankara milletvekili olarak metro sistemine hizmet ettiğimizi düşünüyoruz." diyerek BAŞKENTGAZ'ın özelleştirilmesini burada savunmuştur değerli arkadaşlarım.

Neymiş değerli milletvekilleri; metro yapmak için doğal gaz özelleştirilecekmiş. Kim hazırlamış kanunu? Melih Gökçek. Hani halkın yararına kanunlar hazırlıyordunuz, hani Ankaralıların çıkarı? Bir tek Ankaralının burada rızası var mıdır, muvafakati var mıdır değerli milletvekilleri?

Değerli milletvekilleri, bu şekilde yüzde 80'i özelleştirilen ve o zaman 960 bin abonesi olan doğal gaz 3 kez ihaleye çıkartılmış, Melih Gökçek'in 3 milyar dolar beklentisine karşın birinci ihalede 1 milyar 611 milyon dolar, ikinci ihalede 1 milyar 210 milyon dolar teklif verilmiş ancak ihaleler gerçekleşmemiştir.

Burada bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: İkinci ihaleden sonra, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, BAŞKENTGAZ'ı devralmak istediğini ve ikinci ihale bedelini ödemeye hazır olduğunu bildirmiştir yani tam 1 milyar 210 milyon doları, yüzde 80'i, 900 bin aboneyi. Ancak, Özelleştirme İdaresi tarafından bu teklif o zaman kabul edilmemiştir.

Metroda bir adım bile ilerlemeyen Melih Gökçek, sonuçta, bildiğiniz gibi, metroları geçtiğimiz yıl Ulaştırma Bakanlığına devretmiştir. İktidarın üstlendiği maliyet de tam 3 milyar liradır. İktidar bu metroyu üstlendikten sonra Melih Gökçek yaptığı açıklamada "Metroları yapamayacağımı biliyordum, Hükûmet bunları bitirmeye mecbur olacaktır diye düşündüm." diyerek konuşmasını sürdürmüştür ve Ankara halkına nasıl yıllarca yalan söylediğini ve iktidarınıza da nasıl gol attığını bir kez daha itiraf etmiştir.

Değerli milletvekilleri, BAŞKENTGAZ'ın son ihaleye nasıl hazırlandığını hep birlikte irdeleyelim: BAŞKENTGAZ Anonim Şirketi, bugünkü tarih itibarıyla 1 milyon 438 bin abonelik bir kapasiteye sahiptir. Türkiye'nin ikinci büyük doğal gaz şirketidir. Bu abonelerin 1 milyonundan fazlası ön ödemeli sayaç kullanmaktadır. Son iki yılda 150 milyon liralık yatırım yapılarak altyapı büyük ölçüde yenilenmiş, 2012 yılında 467 kilometre yeni hat ilavesi yapılarak toplam hat uzunluğu 10 bin kilometreye ulaşmıştır. 2011 yılı kârı 39 milyon, 2012 yılı kârı 45 milyon lira olarak açıklanan BAŞKENTGAZ Ankara mücavir alan içerisindeki tam 2 milyon aboneye şu anda ulaşmış durumdadır. 500 bin yeni abone başvuru yaptıkları zaman derhâl abone olacak şekilde beklemektedir. Dolayısıyla, doğal gazı alacak bir şirketin herhangi bir yeni yatırım yapmaksızın Ankara'nın tümüne ulaşan bir altyapı ağı doğal gazda tamamlanmıştır. Dolayısıyla, alan şirketin herhangi bir yatırım yapmasına fırsat verilmemiş bir şekilde ihaleye götürülmüştür. Bu da yetmemiştir, 2011 yılından itibaren doğal gaz taşıma işlemi yapılmaya başlanmış ve BOTAŞ'tan doğal gazı kendi tedarik eden abonelere boru hatları vasıtasıyla doğal gaz taşınmış ve 2012 yılında bu şekilde BAŞKENTGAZ ayrıca 20 milyon TL gelir elde etmiştir.

Değerli milletvekilleri, kısaca, BAŞKENTGAZ'ın her ne pahasına olursa olsun satılması için her türlü düzenleme yapılmıştır. BAŞKENTGAZ Anonim Şirketi Müdürü, aynı zamanda Özelleştirme İdaresinin Başkan Yardımcısıdır. Bu şahıs, 2011 yılı seçimlerinde AKP'den Batman milletvekili aday adayı olmuştur. Bu kişi, BAŞKENTGAZ'ın her ne pahasına olursa olsun satılması açısından AKP'yle olan fikrî ve ruhi beraberliğinin gereğini yerine getirmiştir. Bir kurumun özelleştirme sürecinde  koşullarının bu kadar iyileştirilerek alıcılarının beğenisine sunulduğu eşine az rastlanır bir ihale yaşamışızdır BAŞKENTGAZ'da. İhale şartları alıcılar lehine o kadar değiştirilmiştir ki Enerji Piyasası Denetleme Kurulu Başkanı aynen şu sözleri kullanmıştır değerli milletvekilleri; bakın, ibretle söylüyorum ve lütfen dikkatle dinleyiniz. Genel Müdür "BAŞKENTGAZ'ı kılçığı, kemiği alınmış bir balık gibi yatırımcıların beğenisine sunduk. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve EPDK bu konuda gereken her şeyi yaptı. Daha ne yapalım? Bundan daha iyi bir yatırım ortamı oluşturulamazdı." diyerek BAŞKENTGAZ'ın geldiği noktanın altı çizilmiştir. Değerli milletvekilleri, balıktaki kılçıklar temizlenmiş, ayıklanmıştır ancak bununla da yetinilmemiştir, balık pişirilip yenmek üzere servis edilecek bir hâle getirilmiş, 4 Temmuz 2012 tarihinde bu Mecliste yapılan bir değişiklikle şirketin tamamı özelleştirme kapsamına alınmıştır. Yine, yapılan bir değişiklikle EGO Genel Müdürlüğüyle Ankara Büyükşehir Belediyesinin BAŞKENTGAZ doğal gaz şirketine olan borçlarının da özelleştirme gelirinden ödenmesi öngörülmüştür. Yani ihaleyi alan şirkete ihtilaflı alacak bırakılmamıştır. Şirketin tüm alacaklarının tasfiye edileceği ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin 400 milyon lirayı aşan borcunun da silineceği ek bir avantaj sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ihaleyi alan firma kendilerinin küçük bir bakkal dükkanı açarak ticaret hayatına girdiklerini ifade etmektedir. Bu firma bakliyat üzerine çalışırken son yıllarda gayrimenkul alanına girmek suretiyle baş döndüren bir büyümeyi gerçekleştirmiştir. BAŞKENTGAZ'ı alan bu firma, özellikle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon'undan satın aldığı araziler ve Özelleştirme İdaresinden aldığı ihalelerle adını duyurmaktadır. Bu firmanın aldığı birkaç işi sizlere hatırlatmak isterim:

Uzanların borcundan dolayı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun el koyduğu İstanbul Gayrettepe'deki metronun yanındaki 15 bin metrekare arsa bu firma tarafından alınmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2 olan emsali 2,75'e yükseltmek suretiyle tam 170 bin metrekarelik bir ek inşaat hakkı sağlamıştır.

Yine, bir başka ihalesi bu firmanın: Ali Sami Yen Stadı'nın arazisi, yine yanındaki TEKEL Likör arazisiyle birleştirilerek kupon bir arsa olarak, tam 60 dönüm arsa olarak TOKİ tarafından satılmış. TOKİ, yine bunun emsalini artırmış ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi üç aylık yasal süresi içerisinde belediye meclisinde görüşmemek suretiyle, yine burada çok ciddi, fahiş bir kazanç sağlanmıştır.

Yine, bu Mecliste dile getirildi pek çok arkadaşımız tarafından, Kütahya Şeker Fabrikası? Yine bu firma, AKP milletvekili olan Sayın Vahit Kiler'le birlikte bu arsayı da, bu TEKEL Fabrikasını da satın almıştır. Bildiğiniz gibi, daha sonra, satış sözleşmesi yapıldıktan sonra tam 113 dönümlük arsanın da bu şirketlerin üzerine geçirildiği ortaya çıkmıştı.

Değerli milletvekilleri, bu firmanın yükselişi ekonomi çevrelerinin de oldukça dikkatini çekmiş ve Capital dergisi 2011 yılında yayınladığı dergisinde AKP döneminde hızlı büyüme tempolarıyla dikkat çeken firmaları açıklamış ve BAŞKENTGAZ'ı alan firmayı da bu firmalar arasında yıldızı en fazla parlayan bir firma olarak saymıştır. AKP'den önce orta ölçekli bir firma olan bu şirket, AKP döneminde olağanüstü büyüyerek, geçen yıl Türkiye'nin en zengin 100 kişisi arasına girmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunları takdirinize arz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara halkının yakıtta tek seçenek olarak kullanmaya zorunlu olduğu doğal gaz, BAŞKENTGAZ'ın özelleştirilmesiyle telafisi imkânsız ve akıbeti belirsiz bir mecraya doğru hızla sürüklenmektedir. Tek amacımız, Ankaralıların zaten yüksek bedeller ödedikleri doğal gazda ileride daha fazla mağdur olmamalarıdır.

Doğal gaz dağıtımı belediye görevlerinden olup, özelleştirmeyle tekel olacak bir şirketin insafına terk edilemez. Ankaralıların çıkarları, Melih Gökçek'in çökmüş olan belediye anlayışına ve ihtirasına kurban edilemez.

Böyle bir süreçten geçerken -diğer konuşmacılar da bahsetti- Başbakan katıldığı bir televizyon programında -herhâlde diğer arkadaşları pek ilgiyle dinlemediniz ama sizlere yüksek sesle hatırlatıyor ve diyorum ki- aynen şunları söylemiştir: "Kârlılık olayını milletimizin lehine düşünmek durumundayız. Hemen `Biz sıkıştık?' Yok öyle para. Ne yapalım, Türkiye malının kıymetini biliyor. Mesela BAŞKENTGAZ'da 1,5 milyar doları yakalamışız, şimdi yeni gelen 1.100 ile geliyor. Şimdi 1,5'u yakaladığın yerde 1.100 ile verilirse bunun hesabı sorulmaz mı?" demiştir Başbakan değerli arkadaşlarım.

Duydunuz mu? Tekrarlayayım isterseniz arkadaşlar.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bir daha söyle!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Hayır, hayır, duyuldu, çok biliniyor!

LEVENT GÖK (Devamla) - Başbakan ne diyor? "Milletimizin lehine düşünmek durumundayız. Daha önce buraya 1,5 milyar dolar verildi, şimdi son veren 1.100 veriyor. Olur mu böyle şey? Ben bunu onaylarsam benden bunun hesabını sormaz mısınız?" diyor koskoca Başbakanımız.

Değerli milletvekilleri, zannettik ki Başbakan ihaleyi iptal ettirecek. Yanılmışız. Pek çok konuda olduğu gibi Başbakanın bu konuda da çark edeceğini hesap edemedik. Başbakan, milyonlarca insanın gözü önünde, canlı yayında, afrayla tafrayla söylediği bu sözü kısa bir süre içerisinde yedi ve özelleştirme ihalesini onayladı. Sayın Başbakan bugün burada yoksun. Niçin yoksun? Hangi Erdoğan doğru söylüyor diye sana söylemek istiyorduk. Hangi Erdoğan doğrusunu yapıyor diye, hangi Erdoğan'a inanalım diye sana söylemek istiyorduk. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, dünyada bu sözleri söyleyip de kısa bir süre sonra çark eden bir başka başbakan acaba var mıdır? Bu, Başbakanlık makamının saygınlığına gölge düşürmez mi? Kasımpaşalılığın raconuna gölge düşürmez mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakana soruyoruz: Hangi güç size bu ihaleyi onaylattı? Melih Gökçek'ten mi korktunuz? Hangi çıkar uğruna, yanlış bulduğunuzu söylediğiniz ihaleyi onayladınız? Gelin, bunları anlatın bize.

Sayın Başbakan bunun dışında bir başka şey daha söyledi. Otoyollardaki köprülerin ihalesini onaylamazken, reddederken "Ben otoyollardaki köprü ihalelerini onaylarsam, yüzde 20 düşüğe verirsem vatan haini olurum." dedi değerli arkadaşlarım. Burada BAŞKENTGAZ'da bırakın yüzde 20'yi, yüzde 50'den fazla bir değer düşüklüğü vardır ve Başbakan da zaten suçunu tarif etmiştir.

Şimdi, biz bu soruların cevabını duymak istiyoruz Sayın Babacan. Kim cevap verecekse, kim Başbakanın yerine Kasımpaşalı raconuyla bu mikrofondan bizlere seslenecekse, o televizyonda söylediği sözlerin hesabını soruyoruz. Niçin yalan söyledin milyonlarca kişinin gözünün içine baka baka? Sayın Başbakanın bu cevaplarını bekliyoruz. Elbette kendisinden bekliyoruz ama yok. Ne diyor Sayın Başbakan? "İhaleyi onaylarsam benden hesap sorulmaz mıydı?" İhaleyi onayladın ve biz de bu hesabı senden soruyoruz. Meclisteki çoğunluğunuza güvenerek bugünü belki atlatabilirsiniz ama yarını asla atlatamayacaksınız. Bu hesap er ya da geç sizlerden sorulacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

"Bu devran böyle gider." diyorsanız yanılıyorsunuz. Bugün Taksimde -az önce duyduk- bir gencin hayatını kaybettiğini öğrendik.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; şimdi, bakın, halkımız orada toplanmış, sizler için neler söylüyor. Şimdi ben halkımız adına haykırıyorum; hapislerde çürüttüğünüz tüm aydınlarımız adına, tüm gazetecilerimiz adına haykırıyorum; Mustafa Balbay adına, Mehmet Haberal adına, tüm tutuklu milletvekilleri adına haykırıyorum; cezaevlerinde işkence gören tüm mahkûmlar adına haykırıyorum; Uludere'de öldürülen 34 genç fidanın anneleri adına haykırıyorum; emeği gasbedilen işçiler, hakkını alamayan çiftçiler, tüm emekçi kesim için haykırıyorum; dayattığınız yaşam hakkına direnenler adına haykırıyorum; yeşil alanlar ve parklar için mücadele edenler adına haykırıyorum; adalet adına, adalet arayanlar adına haykırıyorum; laik cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk'ü sahiplenenler adına haykırıyorum ve diyorum ki: Güven bize Türkiye'm, gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek! (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar); (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)