| Konu: | MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARININ (10/164) ESAS NUMARALI, MANİSA MİLLETVEKİLİ ERKAN AKÇAY VE ARKADAŞLARININ (10/198) ESAS NUMARALI, KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ ALİM IŞIK VE ARKADAŞLARININ (10/273) ESAS NUMARALI, ADANA MİLLETVEKİLİ ALİ HALAMAN VE ARKADAŞLARININ (10/300) ESAS NUMARALI, KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ MESUT DEDEOĞLU VE ARKADAŞLARININ (10/446) ESAS NUMARALI, KÜÇÜK ESNAF VE SANATKÂRLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; İSTANBUL MİLLETVEKİLİ CELAL ADAN VE ARKADAŞLARININ (10/389) ESAS NUMARALI, İSTANBUL'DAKİ ESNAF VE SANATKÂRLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; MUĞLA MİLLETVEKİLİ MEHMET ERDOĞAN VE ARKADAŞLARININ (10/656) ESAS NUMARALI, ŞOFÖR ESNAFININ SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; KASTAMONU MİLLETVEKİLİ EMİN ÇINAR VE AR |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 18.06.2013 |
CELAL ADAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Esasında, Türkiye'nin ana meselesi olan esnaf meselesini konuşmadan evvel, biraz evvel gelişen olaylarla ilgili de bir iki konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
Türkiye, Türk milleti demokrasi konusunda kararlı bir millettir. 1960'ta Menderes asılmış, Demokrat Partinin devamı bir siyasal olgu ilk seçimde iktidara gelmiş. 1980 darbesinde siyaset ortadan kaldırılmış, hemen akabinde, düşen iktidarın devamı olan, o iddiada bulunan Anavatan Partisi iktidara gelmiş. Şimdi, Türkiye'yi değiştirdiğini söyleyen iktidar partisinin hâlen Menderes'e, Özal'a sığınmasını yadırgıyorum çünkü sokakta eylemler başlarken Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, "Millet iradesinin üzerinde sadece Allah vardır." noktasındaki iradeyi ortaya koymuş.
Türkiye'de artık Menderes'in uğradığı akıbeti ifade ederek siyaset yapmak çok yanlış bir olaydır, Türk milletine yakışmayan bir olaydır. Buna sığınarak siyaset üretmek doğru değildir, ahlaki de değildir çünkü Türk milleti bunları hak etmiyor. Ama bir şey görüyorum, gerçekten iktidar partisinin ortaya koyduğu afişlerde bir haksızlık da yapıldığını görüyorum. Bir tarafa Menderes'i koyuyorlar "Astılar.", bir tarafa Özal'ı koyuyorlar "Zehirlediler.", onun yanına da Tayyip Bey'i koyuyorlar. Türk siyasetini bu kadar küçültmeye, bu kadar küçük düşürmeye ne hakkınız var! Yani ne kadar korktunuz bu Taksim'deki üç beş kişiden! Hemen Menderes'in, Özal'ın akıbetiyle, yüzde 50 oy almış bir siyasi partinin liderini idam sehpalarına götürerek duygusal bir ortam yaratmanızın Türkiye'ye bir yararı yok, faydası yok. Türk milleti bir daha darbelere müsaade etmeyecektir, Türkiye'nin sosyolojisi buna müsaade etmeyecektir sizin yüreğiniz değil.
Türkiye değişti, 30 milyon insanın İnternet'e girdiği, Türkiye'nin bir baştan bir başa? Ağrı'da bile 3-4 tane televizyonun olduğu bir ülkede, ekonomisi işleyen mekanizmalarıyla hangi darbeye çanak tutulabilir? Ama Menderes'i, rahmete kavuşmuş bir vatan evladını o gün cinayet şebekeleri idam ettiler, doğrudur ama milletimiz bunun hesabını sordu. Özal'a yapılan haksızlıkların da hesabını sordu, 28 Şubat sürecinin de hesabını sordu. Bunları tekrar bir araya getirerek ifade etmeyi? Ben, esasında siyaset üretilmediği için bunlara sığınıldığı kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, Alevi-Sünni meselesinde de Türkiye'de ilk defa Sünni bir devlet adamı bir irade ortaya koydu, gelin hepimiz bunu paylaşalım "Yavuz da bizim, Şah İsmail de bizim." dedik ve düğümledik hadiseyi Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Alevi-Sünni çatışmasına, Kürt-Türk çatışmasına Türk milleti asla müsaade etmeyecek ama özellikle bu iktidar döneminde bölücü unsurlara verilen fırsatlar, diğer kesimlerle ilgili kullanılan dil, ne yazık ki, Türk milletinin gücünü, iradesini kavramayanların şımarıklıklarıyla devam ediyor.
Geçen sefer geldim, söyledim, bak, unutulmaya doğru gidiyor. Mahir Ünal burada, Grup Başkan Vekili, geçen geldiğimde dedim ki? Başbakan "Taksim'de paçavrayla Türk Bayrağı yan yana." ifadesiyle tepki koydu, yürekten katılıyorum dedim ama bütün Diyarbakır'da 21 Martta bir tek Türk Bayrağı yoktu. Onunla ilgili de irade koymadığını tarihe not düşsün diye burada ifade ettim.
Bir şey daha söylüyorum şimdi size. Bir faiz lobisinden bahsediliyor. Şimdi, beyler, bu faiz lobisi? Grup konuşmasında Sayın Başbakan 40-50 milyar dolardan bahsediyor, doğrudur. Peki, bu 50 milyar dolar on iki senedir yönettiğiniz Türkiye'de sadece sizinle ilgili bir çığlık patlayınca mı aklınıza geldi? Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli dedi ki: "Bu, doğrudur. Bir araştırma komisyonu kuralım ve bu faizci lobiyi ortaya çıkaralım." Şimdi de faizci lobiyle görüşmeler devam ediyor. Bir uzlaşma zemini ortaya çıktı ve faizci lobiyi unuttuk. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak anayasa değişikliğiyle ilgili duyarlılıklarımızı bir taraftan devam ettirirken, bir diğer taraftan da esnafımızın, tarımda çalışanımızın, işçimizin, köylümüzün meselelerini bütün Türkiye'de toplantılar yaparak, vatandaşlarımızın, içerisinde bulunduğu problemleri takip ediyoruz.
Geçen hafta İstanbul milletvekilleriyle birlikte İstanbul Esnaf Birliğinde yapmış olduğumuz toplantıda esnafımızın çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunu gördük. Vakit sınırlı olduğu için ana başlıklar hâlinde söylüyorum. Halk Bankası şubelerinden bazıları ilçelerde kooperatif olmasına ya da il sınırları içerisinde her esnaf ve sanatkâra kredi verme hakkı olan kooperatiflere rağmen esnaf ve sanatkârlara doğrudan kredi vermektedir. Bu uygulama, dayanak gösterdikleri genelgeye de aykırıdır. Kredi ve kefalet kooperatifi kanalıyla verilen kredilerin geri dönüşü garantilidir, doğrudan şahsa verilen kredilerin tahsili ise çoğu zaman risk taşımaktadır. Esas doğru olan, esnafımıza doğrudan kredi verilmemesidir. Keza zaman zaman KOSGEB tarafından verilen kredi, kooperatifler kanalıyla verilmelidir ve KOSGEB kanalıyla verilen krediler üç eşit parçaya bölünüp, 1/3'ü mikro, 1/3'ü küçük, 1/3'ü orta ölçekli işletmelere verilmelidir. Bir de eskiden olduğu gibi Türkiye Halk Bankasının yönetiminde esnafın söz sahibi olması gerekmektedir.
İstanbul ilimizde değişim ve dönüşüm nedeniyle çok sayıda bina yıkılmaktadır. Bu binalardaki konutların sahiplerine maddi imkânlar sağlanmakta ama aynı binanın alt katlarındaki dükkânlar ise unutulmuş durumdadır, onlar sahipsizdir ve bu rakam çok yüksektir.
Talebimiz, konutlara sağlanan imkânların aynen işyerleri için de geçerli olmasıdır. İstanbul büyükşehir sınırları, il sınırlarını kapsar şekilde genişletilmiştir. Şehir merkezindeki atölyeler şehir merkezinden çıkarılıyor, ancak yeni yerleşim yerleri tahsis edilmiyor. Bu durum esnaf ve sanatkârımızın mağduriyetine neden oluyor. Onun için, organize sanayi bölgelerine ihtiyaç var, özellikle arsa temini ve devlet desteğine ihtiyaçları var. İlimizde, özellikle İstanbul'da minibüs, taksi ve dolmuşlar on binlerce yolcu taşımaktadır. Büyükşehir Belediyesi, minibüsleri otobüse çevirip on beş yıl kullandıktan sonra Belediyeye tüm haklarıyla devredilmesini teklif ediyor. Böyle bir anlaşma minibüsçü esnafını sonlandıracağı gibi, onların tamamen işsiz güçsüz kalması demektir. Yetmedi, sermayesi olan minibüsünün de elinden alınmasını sağlayacaktır. Şehir devamlı büyümektedir. Yeni hatlar ihdas edilebileceği gibi, mevcut hatlar uzatılmak suretiyle mevcut sistem sürdürülebilir.
Servis araçlarına plaka tahdidi: Aşağı yukarı yirmi yedi vilayette plaka tahdidi olmasına rağmen İstanbul'da plaka tahdidi yok. Önüne çıkan, bir araba alarak taşımacılık yapmakta, zaman zaman değişik kazalara sebebiyet teşkil etmekte ve takibi mümkün olmayan bir dağınıklığa sebep olmaktadır. O bakımdan, servis araçlarının tahdidiyle ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Ayrıca, zaman zaman iktidar partisi, 2023'te 500 milyar dolarlık bir ihracat hedeflediğini ifade etmektedir. Bugün Türkiye'nin enerjisine ve Türkiye'de değişik altyapılara baktığımızda, 500 milyar dolar hayal bile edilecek bir rakam olmaktan çıkmaktadır. Bu hedefi yakalayabilmek için özellikle kaliteli bir üretime ve devamlılık arz eden bir yapılanmaya ihtiyaç vardır.
Ancak, alışılageldiği üzere, meslekler usta-çırak ilişkisiyle veya meslek veya teknik eğitim okulu ve kurumlarından öğrenilmektedir. Sonuçları itibarıyla değerlendirildiğinde, usta-çırak ilişkisiyle mesleğini öğrenenlerin istihdamı yüzde 100'e yaklaşıyor, devlet okullarından mezun olanlarda ise yüzde 10 bir istihdam söz konusu. Bunun mutlaka çok iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, esnafımızın problemi büyük, esnaf çok zor durumda. AVM'lerle iflas eden esnafımız büyük bir yekûn teşkil etmekte. Buraya gelirken, özellikle Taksim çevresinde iş yeri sayısını ve zararının faturasını da söylememi istediler. Beyoğlu, Harbiye, Şişli, Pangaltı, Şişhane, Sıraselviler, Gümüşsuyu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL ADAN (Devamla) - ?yakınlarındaki esnaf da perişandır. Bu esnafımızın meselesinin de bir an önce çözülmesi konusunda iktidardan bir irade beklenmektedir.
Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)