| Konu: | CHP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLLERİ ANKARA MİLLETVEKİLİ EMİNE ÜLKER TARHAN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ VE YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE TARAFINDAN GEZİ PARKI OLAYLARINDA ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMINA İLİŞKİN KANUNSUZ EMİR VERENLER İLE BU EMİRLERİ YERİNE GETİRENLERİN BELİRLENMESİ VE SİYASİ İKTİDARIN BASIN ÜZERİNDEKİ BASKILARININ ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 3/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 18.06.2013 |
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisinin usulen aleyhine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yirmi gündür, Türkiye ve bütün dünya Gezi Parkı'nı konuşuyor, Gezi Parkı'nda yaşananları konuşuyor. Belki de bu Meclis en az anlayarak konuştuğumuz bir Meclis. Çünkü, burada bu meseleyi konuştuğumuzda, iktidar ve muhalefet arasında bir tartışmaya dönüşüyor ve burada, gerçekten, Gezi Parkı'nda neler olduğunu, Gezi Parkı'ndaki insanların taleplerini anlama konusunda zorlanıyoruz.
Gezi Parkı'nda bir direniş oldu. Gezi Parkı, Türkiye'ye yeni bir demokrasi hareketi getirdiğini gösterdi ve umutlu olmamız gerektiğini gösterdi. Oradaki gençlerin büyük bir kısmının Türkiye'de özgürlük istediğini bir kez daha gördük. KONDA'nın yaptığı araştırmaya göre, Gezi Park'ında eyleme katılanlara sormuşlar, yüzde 58,1'i "Özgürlük istiyoruz." demiş; yüzde 20,4'ü de "Ağaçların sökülmemesini istiyoruz." demiş; yüzde 37,2'si de AKP'nin bu konudaki, özellikle ekoloji konusundaki "kentsel dönüşüm" adı altındaki politikalarına karşı olduğunu ifade etmiş. Yani bu tablonun kendisini gördüğümüzde oradaki insanların ne istediğini bir kez daha görebiliriz. İktidar buna çok sağlıklı yaklaşmadı, oradaki insanların sesini, talebini duymak yerine "Bunlar üç beş çapulcu." dedi ve unutmasın ki bu ülkeyi aslında üç beş çapulcu değiştirecek. O üç beş çapulcu Türkiye'ye bir demokrasi dersi verdi, bunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
Şimdi, CHP'nin verdiği grup önerisinde medya üzerindeki baskılardan bahsediliyor. Aslında, biz, medya üzerindeki baskıları hep gördük. Siyasi iktidarın hep baskısı oldu. Bu, aslında, CHP iktidardayken de, onun geleneği iktidardayken de böyleydi, şimdi, AKP iktidardayken de böyle. Ne zaman ki iktidarlar kendi şeyini koruyacaksa, aslında önce medyayı, toplumun haber alma hakkını önce elinden alıyor ve topluma yanlış, yanıltıcı bilgiler veriyor. Yönetebilmenin koşullarından birisi de bu oluyor, ne yazık ki medya üzerindeki baskılar oluyor, bunun altını da çizmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün sabah itibarıyla, Gezi Parkı'nda direnenlerin faturasının kime kesileceği belli oldu. Orada yüz binlerce insan her gün direndi ve şunu söyledi: "Gezi Parkı halkındır, halkın kalmalıdır." Bu sözü duymak için her gün sokağa çıktılar, her gün gaz bombasıyla, tazyikli suyla karşı karşıya kaldılar ama bunun faturasını AKP iktidarı "marjinaller" diyerek sol sosyalist güçlere çıkardı. Önceki gün SDP'ye, bugün ESP'ye yapılan saldırının temel nedeni de bu ve AKP iktidarı -hiç olmadık bir şey- o Gezi Parkı'nda direnen masum gençlerle, masum olmayanları ifade etti. Şimdi, ben buradan iktidar partisine sormak istiyorum: 1 milyon kişi içerisinden hangisinin masum, hangisinin masum olmadığını nereden biliyorsunuz? Bilemezsiniz. Samimiyet testi mi koyuyorsunuz, orada bir makine mi var insanların samimi olup olmadığını ölçen? Yok. Ama, niye örgütlü kesimlere müdahale ediyorsunuz? Çünkü bu gençlerin örgütlenebilme olasılığı Türkiye'ye demokrasiyi getirecek, örgütlenebilme olasılığı artık iktidarların eskisi gibi olmayacağını gösterecek. O yüzden, kendilerine bir günah keçisi buldular: Örgütlü yapılar. Kim bunlar? İşte, sosyalist partiler, demokrasi güçleri. Bunlara yönelik saldırı gerçekleştirdiler. Bugün sabah yapılan operasyonda 150'ye yakın insan şu an gözaltına alınmış durumda. Bu kürsüden, derhâl bu gözaltılara son verilmesini ve bu insanların serbest bırakılması gerektiğini ifade ediyoruz. Çünkü, Sosyalist Demokrasi Partisi bu ülkede emekten, özgürlükten yana siyaset yapan; yine, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, kaldıraç, bu ülkede ezilenlerin, yoksulların sesini duyurmaya çalışan bir noktada; halkevleri keza öyle. Bu arkadaşlarımızın bir an önce bırakılmasını talep ediyoruz, bu demokrasinin bir gereğidir.
Değerli milletvekilleri, yirmi gün boyunca bu ülkede Başbakan konuştu ve herkes Başbakanı dinledi. Başbakan her konuştuğunda, sokaktaki insanların, Gezi Parkı'ndaki insanların derdini anlayacağına, aslında sokakta daha çok şiddet görüntüleri ortaya çıktı. Ve bu şiddet görüntülerinde, Türk Tabipleri Birliğinin 17 Haziran, yani dün akşam 18.00 itibarıyla verdiği rakamlara göre, 13 ilde -çünkü Gezi Parkı sadece Gezi'de kalmadı- toplam 7.822 kişi yaralandı, 7.822 kişi değerli milletvekilleri. Ve bunlardan İstanbul'da 21'i ağır 4.477; Ankara'da 21'i ağır 1.350; İzmir'de 2'si ağır 800; Antakya'da 1 ölüm, 3'ü ağır 161 yaralı; Adana'da 1 ölüm, 6'sı ağır 162 yaralı; Eskişehir'de 2'si yoğun bakımda, 3 kişinin hayati tehlikesi devam ediyor ve 300 yaralı toplamda; Muğla'da 1'i ağır 50 yaralı; Mersin'de 1'i ağır 17 yaralı; Bursa'da 1'i kafa travması 2 yaralı; Balıkesir'de 155; Kocaeli'de 10; Antalya'da 1'i ağır 150 yaralı; Rize'de de 8 yaralı var.
Türkiye'nin yirmi günlük bilançosu bu ve şu an, Okmeydanı'nda 14 yaşında Berkin yaşamla mücadele ediyor, yine Ankara'da Dilan yaşamla mücadele ediyor. Ne uğruna? Başbakanın söylemine göre "3-5 ağaç" uğruna!
Sayın Başbakan diyor ki: "Mesele bu 3-5 ağaç mıdır?" Evet, Sayın Başbakana buradan söylüyoruz, mesele 3-5 ağaç değildir. Bu mesele politik bir meseledir. Ama, şunu unutuyorsunuz: 3-5 ağacın kendisi de politiktir. Bu ülkede ekoloji mücadelesi verenler, doğanın bir hak öznesi olduğunu, insanların doğa üzerinde her türlü tahakkümü olamayacağını, bu konuda problemin burada olduğunu hep ifade ediyorlar. Mesele 3-5 ağaçtır. 3-5 ağacın kendisi politiktir ve bugün aslında milyonları da politikleştirmiştir. 12 Eylülün üzerinden silindir gibi geçtiği gençliği siyasetten uzaklaştıran bir yerde, yine o 3-5 ağaç, beğenmediğiniz 3-5 ağaç halkı, gençleri yeniden politikleştirmiştir, bunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Biz Barış ve Demokrasi Partisi blok vekilleri olarak, her zaman bu 3-5 ağacın korunması için, bu ekolojik mücadelenin korunması için, ormanlarımızın yanmaması, güvenlik barajlarının yapılmaması, "kentsel dönüşüm" adı altında kentsel ranta izin vermemek için her yerde mücadele edeceğiz, bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu direniş başladığı günden beri Barış ve Demokrasi Partisi milletvekilleri alanda. Buradan size bir şey ifade etmek istiyorum "O alanda kim vardı?" meselesi üzerinden: O alanda aslında herkes vardı, herkes isyanını alıp gelmişti; Aleviler vardı, kadınlar vardı -bakın, eyleme katılanların yüzde 50,9'u kadın- yine, Kürtler vardı, Türkler vardı, Çerkezler, Ermeniler, Romanlar vardı. Biz orada şunu gördük: Bu Parlamentoda muhalefet partilerinin de ısrarla ifade ettiği, Türklerle Kürtlerin bir arada yaşaması konusundaki ezberlerin yanlış olduğunu gördük. Oradaki insanlar Kürtlerin ana dilinde şarkı söylemesini, ana dilinde eğitim yapmasını hiç sorun yapmadılar, birlikte halay çektiler, birlikte, aynı yerde polis şiddetine karşı durabildiler. Dolayısıyla, sadece iktidarın değil aslında muhalefetin de bu konuda, Gezi direnişinde kendi üzerine düşen sorumlulukları alması, oradaki mesajları doğru okuması gerekiyor. Hep birlikte bu mesajları doğru okuyabilirsek o zaman Türkiye'yi demokratikleştirebiliriz. Aksi takdirde, bu işi "Dış mihraklar var, şunlar var, bunlar var." diye ifade etmenin kendisi gerçeği görmemektir. Gerçeği görmeyenler gerçeğin altında ezilirler, bu çok net. Dolaysıyla, buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz: Eğer siz bu ülkeyi yönetemezseniz, demokrasiyi kurumsallaştıramazsanız, eğer bu ülkede insanların kendisini özgür hissetmesinin olanağını yaratmazsanız, işte o "dış güçler" dediğiniz de, "başka güçler" dediğiniz de buradan kendisine pay çıkarabilir. Bu suç dış güçlerin suçu mudur? Bu suç, tam da Türkiye'de demokrasiyi inşa edemeyenlerin suçudur, farklılıklara ses çıkarmayanın suçudur, bunu yapmadığınız sürece de başka bir noktadan çözüm gelişemez.
Bakın, sayın milletvekilleri, medyanın buradaki tutumu konusunda her zaman için biz söyledik, medya ilk gün görmek istemedi, sonra gördü, insanlar protesto ettiler bu durumu ve orada ne dediler biliyor musunuz? "Biz, Kürtlerin yıllardır, otuz yıldır yaşadığını, aslında bu televizyonlardan görmüşüz ve özür diliyoruz sizden. Biz, bu devletin uyguladığı şiddeti görmemişiz, oradaki faili meçhulleri, oradaki çocukların öldürülmesini görmemişiz. Bu ülkede bize hep yanlış bilgi verilmiş, iktidarın istediğine göre bilgi verilmiş." diye ifade ettiler. Bu, aynı zamanda bir aydınlanma hareketine dönüştü. Çünkü, insanlar, iktidarların aslında doğru söylemediğini, kendi iktidarını korumak için her zaman medyayı baskı altına almış olduğunu da gördü. Bunun da ben hayırlı bir durum olduğunu düşünüyorum ve önümüzdeki dönem en azından, basın özgürlüğü meselesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Bugün, Silivri'de KCK basın davası var. Biliyorsunuz KCK'nin çok kolları var, bugün ara karar verilecek, bakacağız ne olacak, göreceğiz. Ama, bu ülkede basının özgür olmadığını biliyoruz. Özgür basın da hep zindanlara atılıyor ve bu ülkede, gerçekten, doğrudan yana haber vermek isteyenlere de böyle bir yaklaşım var.
Değerli milletvekilleri, bitirirken şunu ifade etmek istiyorum: "Gezi" Türkiye demokrasisi için bir kırılma noktasıdır, iktidarından muhalefetine bu süreci doğru okumak gerekir, bu süreci araştırmak gerekir, gerçekten bu sürecin nasıl böyle bir sosyal patlamaya, bir ayaklanmaya döndüğünü, Kürtler buna "..."(x) diyor "..."(xx) dönüştüğünü anlayamazsak, bu ülkeyi ne yazık ki de yönetmek mümkün olmayacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(xx) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.