| Konu: | ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN TASARISI (S. SAYISI: 473) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 123 |
| Tarih: | 20.06.2013 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun Tasarısı'nın 10'uncu maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Para önemli ama tabii ki sadece araç; amaç insanı daha güzel, daha insani, daha iyi şartlarda yaşatmak.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli sosyal ve toplumsal olaylarından birine şahitlik yapıyoruz. Taksim Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesine karşı oluşan tepki ve karşı koyma, polisin uyguladığı güçle yurt geneline yayılarak, bütün yurda yayılarak ve Başbakanın yasakçı, yok sayıcı, aşağılayıcı tavrı neticesinde toplumsal bir başkaldırıya, toplumsal bir muhalefet hareketine dönüşmüştür.
Konuşmamın başında, şu evrensel gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum: Demokrasinin işlevsel olduğu her toplumda protesto anayasal bir haktır. Ancak, maalesef, kaynağını Anayasa'dan aldığı hâlde, en demokratik hakkını kullanan Gezi Parkı protestocuları orantısız bir şekilde yoğun bir polis şiddetine maruz kalmışlardır. Bu da yeterli gelmemiş olacak ki, şimdi de gözaltılar başladı.
Değerli milletvekilleri soruyorum size: Dünyanın neresinde görülmüştür ki bir başbakan kendisine oy vermeyen insanlara "çapulcu" desin; kendisini protesto eden vatandaşlara "terörist" desin?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Oy vermeyenlere demedi, taş atanlara dedi.
CANDAN YÜCEER (Devamla) - ?kendisi gibi yaşamayana "ayyaş, sarhoş" desin; "Bana karşı olan vesayet artığıdır, darbe aşığıdır." desin; miting alanındaki kalabalığa "İşte gerçek Türkiye burası, gerçek millet sizsiniz." deyip halkın diğer kısmını yok saysın, umursamasın; kendine yapılan her eleştiriyi, protestoyu, her yapılan eleştiriyi Hükûmetim yıkılacak, iktidarım elimden gidecek hezeyanı içinde, aklı fikri koltuğunda olsun, sadece koltuğunu umursasın; Başbakan olunca kendini bu ülkenin sahibi sansın; aslında, bu ülkenin en üstteki maaşlı memuru olduğunu, bugün olup yarın olmadığını unutsun; sürekli, insanları kutuplaştırmaya, ayrıştırmaya çalışsın; "Her kalabalığın karşısına başka bir kalabalık yığarım." desin; dirileri bölüp bitirip, ölmüş insanları bile bölmeye çalışsın; "Ümüğünüzü sıkarım, bunların hesabı sorulacak, anladığınız dilden konuşuruz, madem nankörlük yaptınız bundan sonra farklı olacak." diyerek sanatçılarını, iş dünyasını, yurttaşlarını, medyayı, bankacıları tehdit etsin?
Değerli milletvekilleri, bundan on bir yıl önceye gidelim; sizler de milletvekili değilsiniz, bizler de değiliz, bunlar size anlatılsa, bunlar söylense ne düşünürdünüz acaba, ne söylerdiniz? "Yok, bu kadarı da fazla" mı derdiniz yoksa bugün yaptığınız gibi, Sayın Ertuğrul Günay dışında, susmayı mı tercih ederdiniz? Zaten Başbakan kendisi söylüyor: "Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir Başbakan göremezler." diyor. Gezi Parkı protestocularına uygulanan güç gerçekten görülmeyecek bir şiddet. Doğru, dünyada böyle bir başbakanı biz arasak da bulamayız.
Gezi Parkı protestocularına uygulanan orantısız gücün, polis şiddetinin neticesinde 4 yurttaşımız hayatını kaybetti. Ethem Sarısülük, 26 yaşındaydı, OSTİM'de işçiydi. Mehmet Ayvalıtaş, 19 yaşındaydı. Abdullah Cömert, daha 22 yaşındaydı. Mustafa Sarı, gencecik bir komiserdi, henüz 30 yaşındaydı. Yine bir o kadar yurttaşımız şu an yaşam mücadelesi veriyor. Ankara Numune Hastanesinde, Hacettepe Üniversitesi 2'nci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Dilan Dursun, İstanbul'da, 14 yaşındaki Berkin Elvan, Eskişehir'de, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz şu an yaşam mücadelesi veriyor. Onlarca yurttaşımız görme ve işitme yeteneğini kaybetti, binlerce yaralımız var. Allah aşkına, bu kin, bu nefret kime, neye? 4 yurttaşımızın canından kıymetli mi? Böyle bir ortamda, maalesef, değerli milletvekilleri, ülkemizin Başbakanı ve siz iktidar milletvekilleri, nasıl olursa olsun, kim olursa olsun ölen yurttaşlarımız için bir kez olsun "Allah rahmet etsin." demez mi? "Keşke bu kayıplar yaşanmasaydı." demez mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kaç kere dedik?
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Acılarını paylaşmaz mı? Kendi yurttaşlarından rahmeti esirgeyen Başbakan, Irak'taki Amerikan askerlerinin?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)