GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN TASARISI (S. SAYISI: 473)
Yasama Yılı:3
Birleşim:123
Tarih:20.06.2013

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Değerli milletvekilleri,  İstanbul'da, Adana'da, İzmir'de polisin arkasından gelen, polisin koruduğu, en son olarak da bizim İstanbul il binamıza "Tayyip'in askerleriyiz" diye saldıran, eli sopalı, bıçaklı, bu sivil milisler kimlerdir? Bunları, buradan tekrar soruyorum.

Belki ben kaçırmışımdır bilmiyorum, sizler takip ediyorsunuz, Sayın Başbakanın ağzından bu kişilere dair bir tek cümle, bir tek eleştiri ben duymadım.

Boynunda stetoskopları olan, Hipokrat yemini eden doktorları, ellerinde Anayasa olan avukatları, "Özgürlüklerime, kararlarıma karışma." diyen gençlerimizi, toplumun sesi, vicdanı olan Çarşı Grubunu gözaltına alıyorsunuz da ellerinde satırları olan, çivili sopalı bu kişileri neden görmezden geliyorsunuz? Neden bu kişiler için bir tek kelime etmiyorsunuz? Elektrikler kesilip meydanlarda  bu satırlı kişileri, bu adamları yurttaşların üzerine kim salıyor? İstanbul il binamıza saldıran kişiler tespit edildi mi? Bunlar kimler?

Bakın, yoğun polis şiddetine, bu kişilere rağmen, protestocular bütün gösterileri boyunca barışçıl tutumlarını korumaya çalıştılar ve korudular. Başbakan, kendi partisinden de milletvekilliği yapmış bir köşe yazarının açıklamalarına rağmen -haydi ona inanmıyorsun, olabilir, kabul ediyoruz ama- bahsi geçen caminin imamının açıklamalarına, yalanlamalarına rağmen, defalarca eylemcilerin camide içki içtiğini söyledi.

Başörtülü bir kadına yapılan saldırı için -bunlar protesto yapan gençler- "O kadına onlar bu saldırıyı gerçekleştirdi." dedi.

Bir şey sormak istiyorum: Gerçekten, bir devlet adamı böyle ifadeleri bu gergin günlerde, bu şekilde dinine bağlı temiz insanları âdeta tahrik etmek istercesine kullanır mı? Gerçekten, ciddi bir devlet adamı, bence, bizce olması gereken, insanları kışkırtacağına  bu olayları araştırıp eğer gerçeklik payı varsa, gerçekse bu kişilerin bir an önce tutuklanıp yargının önünü getirmesi gerekir. Çünkü, velev ki olmuş, velev ki densizin biri camide böyle bir içki içmiş, böyle bir hadsizlik yapmış ya da gerçekten başörtülü ya da başörtüsüz bir kadına insani değerlerini yitirmiş, insanlığını kaybetmiş kişiler saldırmış. Bunun için yapılması gereken bu insanların bir an önce tutulup, yargının önüne gelip suçlarının cezasının çekmesi için gerekenin yapılmasıdır, olması gereken budur.

Gösterilerde, Kızılay'da vurularak öldürülen Ethem Sarısülük'ün vurulduğu yerde, Kızılay'da cenazesi için toplanan kalabalığa acımasızca biber gazı sıkıldı, o ilaçlı sulardan -herhâlde mikrop öldürüyor, niye ilaç var içinde bilmiyorum- sıkıldı, müdahale edildi. Bu da yetmemiş olacak ki, cenazenin cemevine gelmesine, getirilmesine izin verilmedi. Aile bireylerinin restleşmeye giden ısrarı sonucunda, aile en sonunda buna izin aldı ve cemevine cenaze gelebildi. Ayıptır, günahtır ya! İnsanların acısına, cenazesine saygı gösterin. Bırakın, insanlar inandığı gibi, istediği yerde ibadetini yapsın, kendi inancıyla cenazesini toprağa versin, kendi gibi yaşasın. Yurttaşının cenazesinden korkan başbakan olur mu?

Tarihi boyunca bu ülkede birçok provokasyon oldu, Sivas'ta "çocuk" demeden, "kadın" demeden insanlar diri diri yakıldı. Uludere'de birçoğu çocuk yaşta 34 vatandaşımız öldürüldü. Başbakan, son grup konuşmasında diyor ki: "Birliğimizi hedef alanlar var." Doğru, var, bizatihi kendisi. Birçok provokasyona tanık olan, yıllardır büyük acılar, kayıplar yaşayan bu halk, Alevi'si Sünni'siyle, Kürt'üyle Türk'üyle, Çerkez'iyle Laz'ıyla her zaman, hiçbir provokasyona gelmeden, sizin kışkırtıcı söylemlerinize itibar etmeden kardeşçe, dostça yaşamaya devam edecektir. Sizin kibriniz, öfkeniz, nefretiniz kardeşleri karşı karşıya getirmeye yetmeyecektir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Öfke kimde belli oluyor.

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Sizler söylemiyorsunuz ama ben buradan ifade edeyim, atalarımız çok güzel söylemiş "Kibir, düşüşten önce gelir." Sayın Başbakan.

SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) - Kibir de sizde.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Niye bağırıyorsunuz?

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Ben buradan söyleyeyim bunu. Bizden söylemesi.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bağırmadan konuşamıyor musunuz?

CANDAN YÜCEER (Devamla) - İnsani, barışçıl bir şekilde, meydanlarda korkusuzca "özgürlük, demokrasi, kardeşlik" diyen insanlar kimsenin inancına, giyimine, yaşam şekline, düşüncesine karşı değil. Diyorlar ki: "Bu ülkede farklı hayat tarzları var. Bu ülkede benim kararlarım var. Herkesin, hepimizin Başbakanı olduğunu unutma." Çok korktuğunuz protestocular, burada Hükûmetinizi devirmeye çalışmıyor. Sizin siyasi meşruiyetinizi sorgulamıyor. Tam tersine, demokrasinin sadece çoğunluk değil?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CANDAN YÜCEER (Devamla) - ?çoğulculuk olduğunu, herkesin haklarını garantiye almak, korumak demek olduğunu siz demokrasiden nasip almamışlara hatırlatmak, anlatmak istiyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)