| Konu: | MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN KAMUDA ÇALIŞAN TAŞERON İŞÇİLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ (10/185); KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ MESUT DEDEOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 5/11/2012 TARİH 6558 SAYI İLE VE MERSİN MİLLETVEKİLİ ALİ ÖZ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 10/4/2013 TARİH 11604 SAYI İLE TAŞERON İŞÇİLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; ELÂZIĞ MİLLETVEKİLİ ENVER ERDEM VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 19/2/2013 TARİH 9766 SAYI İLE KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDE ÇALIŞAN TAŞERON İŞÇİLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN, GENEL KURULUN 25 HAZİRAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNARAK GÖRÜŞME-LERİNİN AYNI TARİHLİ B |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 124 |
| Tarih: | 25.06.2013 |
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği, aslında Türkiye'nin en acil çözülmesi gereken bir sorununun gündeme getirilmesi konusundaki önerinin -taşeron uygulamasının- lehinde söz almış bulunuyorum. Bir kez daha yüce Meclisi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Çalışma Bakanı taşeron konusunda işçileri umutlandırıyor, işçilere "Müjde, yakında taşeron sorununu çözeceğiz." diyor, MHP'den, BDP'den, CHP'den ve kendi grubundaki milletvekilleriyle bir yıl önce bir çalışma sürdürüyor, sonra ipe un serer gibi onu bir tarafa bırakıyor, tekrar, bir daha gündeme gelince tekrar diyor ki: "Ben taşeron işçilerin sorununu çözeceğim, sözleşmeli personele kadro vereceğim." Umut dağıtıyor sürekli ama umudu bitenler artık bu sürece isyan ediyor. Artık bu verilen sözlerin, bu dağıtılan umutların, bu konuda ifade edilen beyanların toplumda hiçbir hükmü, hiçbir karşılığı yok.
Hani Başbakan bugün gene konuşmasında ifade etti, "Ayaklar baş olursa kıyamet kopar." demişti daha önce, bugün de buna benzer cümleleri kullandı. Ayaklar bu anlamda baş olmaya geliyorlar çünkü bu zulme, bu uygulamalara, bu taşeron uygulamasına ve baskısına artık "Dur." demek istiyorlar. O, Taksim'deki insanların talepleri de bunlarla ilgili; yaşadığı hukuksuzluğa karşı, adaletsizliğe karşı, yapılan bu uygulamalara karşı en azından bir sesi de kendileri her alanda ortaya koymaya çalışıyorlar. İzmir'de, Adana'da, Ankara'da, Bursa'da, Eskişehir'de, diğer bütün illerde yaşanan temel sorunun özü, bu ülkede yaşanan hukuksuzluğa karşı, adaletsizliğe karşı, bu vahşi kapitalizmin uygulamalarına karşı bir isyandır. Dolayısıyla, bununla ilgili yargı kararlarını uygulamayan bir Hükûmet var her şeyden önce önümüzde.
Daha önce yaklaşık 8 bine yakın Karayolları işçisi taşeronda çalışıyorlardı, mahkemeye gittiler, "Bizim asıl işimiz Karayollarıdır." dediler. Mahkeme onların lehinde karar verdi. Yargıtay bu kararı onayladı ve dedi ki: "Asıl işi olan Kara yollarında çalışmış olmaları lazım ve şu ücretleri baz alınması gerekiyor."
Şimdi, yargı kararlarının uygulanmadığı bir ülkede yaşıyoruz değerli arkadaşlar. İlk önce, burada kanunları çıkartmak önemli değil, Kanunları en çok burada Hükûmetin ve iktidarın uygulaması gerekiyor; oysa bu ülkede kanunlar, yasalar uygulanmıyor.
Değerli arkadaşlarım, büyüyen bir ekonomiden sürekli bahsediyor AKP iktidarı, IMF borcundan kurtulduğunu sürekli söylüyor AKP iktidarı. Evet, bir taraftan IMF'nin bir borcunu kapatabilirsiniz ama şu anda bu uygulamanın, yapılan taşeron uygulamasının bir karşılığı da IMF politikalarıdır, onun reçeteleridir. Dolayısıyla, Dünya Bankasından son dilimde alınan kaynağa bakarsanız bunun bir kısmı da bu işlerin yeniden dönüştürülme projesinin adıdır. Yani bir taraftan IMF'nin bir borcundan kurtuluyor, diğer taraftan bir o kadar borcu Dünya Bankası kanalıyla veya benzeri borçları almaya çalışıyor.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlarım, daha geçen de Milas'ta 7 işçi arkadaşımız metan gazından dolayı yaşamını yitirdi. Onlara bir kez daha buradan rahmet diliyorum. Ama oradaki çalışanlar da taşeron işçileriydi. Bu taşeron işçileri uygulamasının -defalarca söyledik- bedellerini, bu büyümenin bedellerini bu ülkede bu taşeron işçiler çekiyor dedik ve bu ülkede çalışanların büyük bir bölümü değerli arkadaşlarım, yüzde 47'si asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücret nedir? 783 lira. Şimdi, açlık sınırı ne kadar? 1.058 lira. Türkiye'de çalışanların yüzde 47'si asgari ücretle çalışıyor. Neyin karşılığı çalışıyor? 8 saatin, 7,5 saatin karşılığı değil 12,13,14 saatlik, 15 saatlik çalışmanın karşılığında oraya mahkûm olmuş durumdalar.
Yine, Bakanlığın yaptığı araştırmalara göre özellikle sağlık alanında, özellikle inşaat sektöründe, eğitim alanında devlette ciddi anlamda bir taşeron uygulaması yapılmakta ve bunu önce devletin çözmesi gerekirken, bu sorunu çözme yerine büyütme hedeflerini her geçen gün devam ettiriyor.
Dolayısıyla, büyüyen ekonominin bedelini, işte o söylediğim taşeron işçileri ödüyor değerli arkadaşlar, 13,14 saat, 15 saat çalışarak. Nasıl ödüyorlar? Yaşamlarını yitirerek. İşte, gemi sektöründe, inşaat sektöründe, diğer alanlarda yaşamlarını yitirerek bu bedeli ödüyorlar.
Dolayısıyla, bu açıdan bakıldığı zaman işte emeklilerin sorunu var.
Emekliler bu ülkede ciddi anlamda problemliler ve çoğunun maaşları yine açlık sınırının altında.
Yine, bu ülkenin yaşa takılanları var. Defalarca bu kürsüden söylüyoruz: Hiç ilgisi olmayan yasalarla bu Meclisin gündemi meşgul ediliyor; oysa esas sorun, can alıcı sorun, insanların canını yakan temel sorun olan taşeron sorunu konusunda ciddi bir çalışma ortaya konulamıyor.
Şimdi, Hükûmet, yine bunlarla ilgili birçok uygulamada, bu bedelleri ödeyen vatandaşlar yerine birkaç kişinin o büyümeden yararlanmasının hesabını yapıyor. Evet, birileri büyüdü AKP iktidarı döneminde, o büyüyenler bu ülkenin yandaş sermayesi; onlar büyüdüler, onlar ekonomik güçlerine daha güç kattılar ama bu ülkenin emeklileri, çalışanları, memurları, bu ülkenin yaşa takılan emeklilerine bu bedel ödettirilerek yapılıyor, topluma bedel ödettirilerek yapılıyor.
Dolayısıyla arkadaşlarım, size son söyleyeceğim şu: Yapılmak istenen? Çalışma hayatını bu iktidar cehenneme çevirmektedir, bunu yaparken de taşeronu kullanmaktadır, işçilerin umutlarıyla oynanmaktadır. Onları bozacak, bu oyunları bozacak olan yine bizler olacağız. Onlar engelleyecek, biz bu engelleri aşacağız; onlar baskı uygulayacak, biz yılmadan direneceğiz; onlar sermayeden yana, yasalar çıkartacak, biz yasaları emekten yana işlemez hâle getireceğiz.
Unutmayalım ki bir ülkenin türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlüdür. Mücadelemiz ve türkülerimiz, coşkularımız hiçbir zaman bitmeyecek ve bu taşeron işçisi sorunu Türkiye'de çözülünceye kadar, biz, o taşeron işçilerinin yanında yer alacağız, onun mücadelesini vereceğiz, bu ülkeyi onlara zindan edenlere karşı da inadına direneceğiz diyorum.