GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ ALİM IŞIK VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ (10/81); BALIKESİR MİLLETVEKİLİ AHMET DURAN BULUT VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ (10/322); MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 3/5/2012 TARİH 4776 SAYI İLE ÖĞRETMENLERİN HAYAT STANDARTLARINDA YAŞANAN OLUMSUZ DEĞİŞİMİN SEBEPLERİNİN VE SONUÇLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ MESUT DEDEOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 14/1/2013 TARİH 8398 SAYI İLE ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER VE EĞİTİMİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; ANKARA MİLLETVEKİLİ ZÜHAL TOPCU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 10/5/2013 TARİH 12953 SAYI İLE BİLGİS
Yasama Yılı:3
Birleşim:126
Tarih:27.06.2013

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği atanamayan öğretmenlerle ilgili araştırma önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum ve bir kez daha Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, AKP'li arkadaşımız "Sürekli, muhalefet olarak bu konuları gündeme getirerek, burada bunları konuşarak aslında gündemi saptırıyorsunuz." diyor. Asıl gündem oysa bu sorunları görüşmek, esas çileli vatandaşların sorunlarını bu ülkede konuşmaktır. Aslında, Türkiye'nin derdi budur. Bu ülkede dört senedir ataması yapılmayan binlerce çaresiz, genç öğretmen adayı var. KPSS sınavının yapılacağı gün herhangi bir okula giderseniz, oradaki gençlerin ağzından dinleyebilirsiniz. Üstelik 80, 85, 90 puan ile atanamayan gençlere tanık olabilirsiniz. Öğretmenlere verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Binbir güçlükle okuyan, idealleri için çabalayan öğretmen adayları -atama vesilesiyle- yıllarca mücadele etti, bugün hâlâ sokaklarda. Bir de "Neden insanlar sokaklara çıkıyor?" diye soruyorsunuz. İşte, nedenleri ortada değerli arkadaşlar. Öğretmenler, emekliler, işsizler, işçiler, memurlar, kime dokunsanız dert kusuyor. Nasıl bu insanlar isyan etmesin, soruyorum değerli arkadaşlar. Gezi Parkı olaylarının üç beş ağaçtan ibaret olmadığını görün işte. Sebepler ortada, mesele üç beş ağacın çok üstündedir değerli arkadaşlar. Bir öğretmen taksicilik yaparsa, bir öğretmen hamallık yaparsa o ülkede nasıl eğitim bekleyeceksiniz, nasıl geleceğimizden umutlu olmayı bekleyeceksiniz?

Bakanlık atamalar için sayı açıkladı. Yine, binlerce öğretmen adayı dışarıda kalacak. Okullarda öğretmene ihtiyaç var mı? Yok. Neden? "Kadroların sayısı sınırlı, ihtiyaç bu kadar." diyecekler. O zaman da soruyorum: Neden Mamak'ta, Sincan'da, İstanbul'un neredeyse her semtinde, ülkenin her yerinde ücretli öğretmenler çalıştırılıyor? Çünkü, bütçede eğitime pay ayrılmıyor, öğretmenlere maaş vermek yerine "ücretli öğretmen" adı altında tüm hakları, emekleri sömürülüyor. Asgari ücretle yüzlerce saat derse giriyor bu öğretmenler. Bir okulda kadrolu öğretmenden çok ücretli öğretmen varsa o okulda öğretmene de ihtiyaç var demektir. Bu, adaletsizliğin en büyük örneğidir değerli arkadaşlar. Ücretli öğretmenlik bir sömürü aracıdır. Bu sömürü düzeninden acilen vazgeçip öğretmenlere hak ettikleri kadrolar verilmelidir.

Kanayan yaralardan biri de emeklilikte yaşa takılma konusudur. Değerli arkadaşlarım, bu konu çok önemli. Emeklilikte yaşa takılanlar konusu uzun bir süredir gündemde. 1999 yılından önce sigortalı olup sonradan çıkan yasayla emeklilikleri yaş yüzünden ertelenen yaklaşık 5 milyon yurttaşın talepleri Hükûmet tarafından karşılanmıyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik bu konuda çalışmalar başladığını duyursa da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise böyle bir yükü Türkiye bütçesinin kaldıramayacağını öne sürüyor. Hükûmet her şeyin muhasebesini yapıyor, bir tek vicdan muhasebesini yapamıyor değerli arkadaşlar. Binlerce, milyonlarca insanın kazanmış olduğu hak bir türlü verilemiyor. Her konuda sermaye lehine olmazları oldurarak düzenleme yapan Hükûmet, iş ezilene, yoksula, asıl mağdur olana gelince elinden nedense hiçbir şey gelmiyor. Sayıları milyonlarla ifade edilen bu insanlar devlet tarafından mağdur edildiklerini söyleyerek bunun giderilmesini istiyor. Son dönemde sokağa çıktılar, olmadı; sosyal medya üzerinden örgütlendiler, seslerini duymadınız; miting yaptılar, Başbakana mektup yazdılar, yine olmadı. Şimdi ise değerli arkadaşlar, çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız; açık grevine başladılar, yine ses yok.

Basında sık sık yer alan bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Bir bakan o bakana, bir bakan bu bakana mikrofonu uzatıyor. Bakanlara yaşa takılanlar sorulduğunda bakıyoruz, mecburi cevabında bile "Hükûmet çalışma başlattı." diye aktarıyor, sonra da bakan bunları yalanlıyor. Oysa bakıyorsunuz, ortada hiçbir şey yok. Bu insanlarla dalga geçmeyi, umutlandırıp sonra da o umutları yerle yeksan etmeyi bıraksın artık sayın bakan. Ülkemizde yaşam ortalamasını düşündüğümüzde, bu insanların talepleri mezarda mı karşılanacak? Yapılması gereken, onca yurttaşı mağdur etmeyecek bir formülün bir an önce bulunması ve insanların artık rahat bir nefes almasını sağlamaktır. Göz göre göre, onca insanın yaşadığı bu mağduriyeti deve kuşu gibi ka        famızı toprağa gömerek çözemeyiz. Partinizin adındaki "adalet" kavramını bir kere olsun anlamına uygun olarak kullanabileceğiniz bir karara artık imza atın. Yoksa "adalet" kavramını -bir an önce- kaldırdığınızı bu emekli vatandaşlara izah edin, anlatın. Çünkü, emeklilikte yaşa takılanların yaşadığı haksızlık bu anlamda önemli bir noktaya gelmiştir. Eğer atanamayan öğretmenler intihar noktasına gelmişse, eğer emeklilikte yaşa takılanlar intihar noktasına gelmiş ve ölüm oruçlarına başlamışsa Hükûmet bu süreci onarmalı. Bir kez daha Hükûmete buradan sesleniyorum ve diyorum ki: Bu emekliler konusunu bir daha buraya getirmemek adına bu süreci aşın. Yaşa takılan emekliler sorununu çözmezseniz, onlar bu sürece ilişkin daha etkin mücadeleyi elbette verecekler ama önemli olan, ille sokağa mı çıksınlar, ille ölüm orucuna mı yatsınlar, ille intihara mı teşebbüs etsinler? Öldükten sonra mı bunlar sorgulanacak? Bugün bunun çaresini bulmak hepimizin görevi.

Değerli arkadaşlarım, "atanamayan öğretmenler" diye tanımlıyoruz, aslında "atanamayan" değil, "ataması yapılmayan öğretmenler" olarak bakmamız lazım. Çünkü, devlet birçok yere kaynak aktarıyor, birçok yere para buluyor, birçok yerde bu anlamda birçok alana yatırım yapıyor, insana yatırım yapmıyor. Bu ülkenin gerçekten eğitimini yapmış insanları aç, sefil. Bu insanların büyük bir bölümü, yaşa takılan emekliler pazarda, pazar toplandıktan sonra oradaki kalanları çöp kutularından alma durumunda kalmışsa bu ülkede insanlara bakışınızın somut göstergesi budur değerli arkadaşlar. Bunu gidermek bu Hükûmetin görevi, sizlerin görevi, Parlamentonun görevi. "Bunları sürekli gündeme getiriyorsunuz." demek yerine, bu konuda gereğini yapmak hepinizin görevi. Yoksa getirmeyelim, bir araştırma? Bunları güzel bir araştıralım. "Gerçekten nedir bu sorun?" diye soruna kilitlenme yerine "Niye bu sorunları buraya getiriyorsunuz?" diye eleştiri yapmak en büyük haksızlıktır, en büyük kaçamak uygulamadır. Bu kaçamaklar yerine köklü çözümler üretmek bu Meclisin görevidir.

Bu duygularla önergenin lehinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)