| Konu: | ONUNCU KALKINMA PLANININ (2014-2018) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA SUNULDUĞUNA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ (S. SAYISI: 476) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 127 |
| Tarih: | 01.07.2013 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, emeği geçen, bütün katkıda bulunan -Sayın Bakanın söylediği gibi sivil toplumu varmış, akademisyeni varmış, hatta yerelde bile katılanlar olmuş- başta Kalkınma Bakanlığı mensupları olmak üzere, hepsine teşekkür ediyorum.
Önemli bir çalışma yapmışlardır tabii ki ama Sayın Elvan burada söylüyordu, acaba onların söyledikleri ne kadar dikkate alındı, o başka bir şey. Katılımcı olmak ayrı bir şey, söylediğiniz şeylerin dikkate alınması ve plana dercedilmesi ayrı bir husustur, baştan onu da söylememiz gerekir diye düşünüyorum. Bu vesileyle, teşekkür ediyorum.
Ama bu arada, arkadaşlarımız sekizinci, dokuzuncu, onuncu planları mukayese ederken söylediler, ben de bu kürsüde defalarca söyledim, Devlet Planlama Teşkilatına da buradan rahmet diliyorum. O da bu planla beraber resmî olarak da gömülmüş oldu maalesef. O planlama anlayışının kaybolduğunu zaten teşkilatın da ortadan kalkmasıyla buraya yansımasından anlıyoruz.
Bu vesileyle, bu eseri ortaya getiren, mimarı olan, partimizin de kurucusu olan rahmetli Alparslan Türkeş'i de DPT'yle beraber rahmetle anıyorum. Onun eseri de böylece gömülmüş oldu.
Şimdi, burada çok garip bir tiyatro oynanıyor arkadaşlar. Şu anda bu yaptığımız konuşmalar hiçbir yerden yayınlanmıyor Sayın Bakanım "Çok önemli." diyorsunuz, Komisyon Başkanımız "Çok önemli." diyor. Şu anda TRT 3'ün yayın akışını size getirdim arkadaşlar. Bakın, ne yazıyor? Şu anda spor programları var, arşivden çıkmış. Öğleden beri? Yani, bize, TBMM TV'nin normalde yayına ayırdığı günlerdeki programa baktım -sizler de şöyle bakarsanız- hava durumu, spor bülteni, şu anda da 2000 yılındaki arşivden çıkmış görüntüler yayınlanıyor. Bu, plana verdiğiniz nasıl bir önem göstergesidir, ben anlamıyorum. Sayın Elvan, gitti galiba, demin diyordu bize: "Önem vermiyorsunuz." Hangi mantıktır?
Sayın Başkanım, size de dönüyorum. Meclis Başkanlığı, TBMM TV'den sorumlu Başkanlık, grup başkan vekillerimiz gidip kendisine istirham etmesine rağmen, pazartesi günü bunu Danışma Kurulunda buraya koyan hangi mantıktır bana söyler misiniz? İşte, sizin plana verdiğiniz önem. 550 milletvekilinin onda 1'i var. Böyle bir şey olabilir mi? Tüm Türkiye neyini duyuyor, bu planın hangisini? Kaç tane basın toplantısı yaptı da daha öncekini duymadığı gibi?
Başkanlık Divanı seçimleri yarın yapılacak, bugün yapılsa dibi mi çıkardı Meclisin?
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ne bağırıyorsun?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, ben anlamakta zorlanıyorum, gel sen de anlarsan bana anlat Sayın Çavuşoğlu; ben anlayamadığım için bağırıyorum.
Böyle, beş yıllık bir kalkınma planı arkadaşlar. Bir bütçe konuşmasını bile burada kaç saat konuşuyoruz. Yıllık bütçeyi konuşurken yayınlanıyor mu? Evet.
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Okuldayken de hep bağırıyordun, hep bağırıyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hoş geldin. Sen pek katılmadığın için burada çektiğimizi bilmiyorsun Sayın Çavuşoğlu.
Arkadaşlar, hepinize söylüyorum, bu konuştuğunuz şeyler beş yılda bir yapılan, hatta önceki yedi yılda bir yapılan plan. İki yasama döneminden beri ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim, ilk defa plan yapıyoruz. Ve bu planın konuşmaları hangi akılla ya da hangi cin fikirli grup başkan vekilinizin aklıyla pazartesiye konuluyor? Hani, CHP'nin verdiği gensoru vardı, onu da götürüp iki defa cumaya koymuştunuz, arkadaşlarımız geri almıştı. Maşallah, sizi tebrik ediyorum, plana falan hiç ihtiyacınız yok.
Ya biz burada konuşuyoruz, kaç kişi dinliyor Sayın Bakanım? Az önce bir iki bakanımız vardı, şimdi biri kalmış. Bütün Hükûmetin bakanlarının ilgi alanlarıyla ilgili konular var mı? Var. Bütün Türkiye'yi ilgilendiren konular var mı? Var. "Ee, onlar duymasa da olur." Yarın on beş-yirmi dakika, otuz dakika, kırk dakika burada oyları sayacağız, onları sayarken böyle televizyon buradan gösterecek, boş boş dolaşacağız, onlar önemli bir şekilde yayınlanacak ama bir kalkınma planını, ülkenin önümüzdeki beş yılında yol gösterici olması gereken, amacında söylediği gibi, bir planı maalesef? Sitemlerimi sunuyorum, teessüflerimi sunuyorum. Böyle bir şeyi kim düzenlediyse bu planın hiç önemli olmadığını, kâğıtta kalacağını baştan zaten deklare etmiş oluyorsunuz. Onun için, kimse kimseyi kandırmasın.
Şimdi burada az önce konuşurken Sayın Bakan da planın gerekliliğinden bahsetti "Serbest piyasa ekonomisinde de plan olur." dedi, Sayın Şandır da "Planın vizyonu ve felsefesi eksik." dedi. Değerli arkadaşlar, burada sadece 2023'e ilişkin birkaç rakam var, vizyonu bırakın, herhangi bir stratejisi yok ki. Buraya koyduğumuz şey birkaç tane değerlendirme ve rakamsal hedeften ibaret. Siz bunun gereğini buraya koymadıktan sonra, gereken önemi plana vermedikten sonra başkalarının bu plana önem vermesini nasıl beklersiniz, gerçekten anlayamıyorum. Yani, tamam "Serbest piyasa ekonomisiyle çelişmiyor, planlama yapılması lazım." Güzel söylüyor Sayın Bakan, tespit doğru. Hele hele, dünyada yaşanan kriz, bundan sonraki yaşanan tartışmalar, kapitalizmin sonu mu diye yapılan tartışmalar? Krizin nedeni üzerinde baktığımız zaman, evet, krizin temelinde, kuralsız, vahşi kapitalizmin aşırı kâr hırsından kaynaklanan ve aynı zamanda da düzenleme, denetim eksikliğinden kaynaklanan bir menkul kıymetleştirme vardı; hâlen daha farklı bir versiyonunu siz "faiz lobisi" diyerek ortaya sürüyorsunuz ama tam ne dediğiniz de belli olmuyor.
Burada söylemeye çalıştığım şey şu: Böyle bir gerçek var, evet. Peki, bundan çıkış yolu ne? Yani "Planda bir felsefe yok." dedi Sayın Şandır, Sayın Bakanım da söylüyor ama baktık içerisine -Komisyonda da ifade ettim- orada bir "vizyon" bölümü vardı, çıkmış -içindeki paragrafa bakınca aklıma geldi- muhalefet şerhimizde de okursanız içerisinde kısaca değerlendirdik, orada 2023 stratejisinden bahsediyor. Adını her ne kadar Sayın Başbakan defalarca kullansa da acaba bir kıskançlık mı var diye bakıyoruz. Az önce diğer muhalefet partisinden arkadaşlarımız da değindiler, o strateji, uzun vadeli strateji 2001-2023'tü, cumhuriyetin 100'üncü yılına kadar olan sürede yapılması gerekenleri, alınması gereken önlemleri anlatan bir vizyon vardı. Şimdi, bu vizyonu herhâlde oradan kaldırmak için komple "vizyon" bölümü çıkarılmış gibi geliyor bana. Birtakım çalışmalarda bunlar belki daha önce kullanıldı, siz de taklit ettiniz ama bugün bunun gereğinin yapıldığını söylemek mümkün değil.
Burada ne lazımdı? Tam tersine, küreselleşmeye karşı sosyal boyutu olan, sosyal kesimleri dikkate alan bir karşı duruş gerekiyordu, böyle bir program yapılması gerekiyordu. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak parti programımızda da, seçim beyannamelerimizde de hep "akıllı devlet", "hadim devlet" dedik, yani "insan odaklı" dedik. Sayın Elvan "insan odaklı" diyor ama insanların haber alma özgürlüğünü dahi burada engelliyorsunuz.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Gidiyor, gidiyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Gidiyor mu? Neyse duydu o, en azından duyması önemli, arkasından konuşmuş olmayalım.
"İnsan odaklı" diyorsunuz. Temel şey ne? Temel hak ve özgürlüklerde haber alma özgürlüğü değil mi? Peki, neyini duyacak? İnsanların, beş yıl boyunca, yapacağınız, uygulayacağınız planları, politikaları buradan duyması lazım değil mi? Bizim eleştirilerimizi duyması lazım değil mi?
"Temel ve hak ve özgürlükler" diyorsunuz, planın en zayıf bölümü orası; sadece bir anayasa değişikliği ile sivil toplum kuruluşları ve ESK'ya ilişkin bir şey var. Onun da hemen arkasında zaten bir bölüm var, dostlar alışverişte görsün, bir de o bölümü koymuş olalım diye koymuşsunuz. Başka hiçbir şey yok, içine bakın, elinizde varsa plan bakın. Böyle bir değerlendirme olması gerçekten çok önemsiz görüldüğünü gösteriyor planın. Olması gereken, sadece önümüzdeki 2023'e kadar olan stratejiyi değil, sonrasında, 2053'te, Türkiye'nin süper güç olmasını sağlayacak daha uzun vadeli bir stratejiyle yeniden karşımıza gelmeniz gerekirken 2023 hedefleri bile gitmiş yani Türkiye merkezli yeni bir medeniyet dediğimiz veya Türk-İslam medeniyetinin ihyası dediğimiz bir felsefeyle bunun temelini atacak önümüzdeki beş yılla gelseydiniz, burada güzelce tartışsaydık, dediğiniz gibi katılımları sağlasaydık, önümüzü görmek açısından bizler de sizlere destek olsaydık ne güzel olurdu değil mi ama buradaki tartışmaların bile millet tarafından izlenmesini engelleyince ne kadar katılımcı olduğumuz ortaya çıkmış oluyor. Biz, hep onu savunuyoruz, başka türlü, yeniden ilme, akla önem veren bir strateji ortaya koymadan, uzun vadeli bir program ortaya koymadan, bu hedeflerin hiçbirisinin sözde kalmasından kurtulmak mümkün değildir.
Şimdi, ekonomik kısımlarına bakıyoruz -arkadaşlarımız çiziyor- daha önceki planlar makroekonomik çerçeveyle, durum tespitiyle başlıyordu Sayın Çavuşoğlu, siz onlara bakmamış olabilirsiniz ama onlarda vardı, burada yok. Neden? "Neden?" diye düşünüyorum şimdi, tabii, bu krizden dolayı biraz utangaçlık var gibi yani krizden dolayı bir utangaçlık var gibi, baştan çıkarmış arkadaşlarımız, durum tespitini yapmaları biraz zor. Öyle olunca "Ne yapalım? Burası sıkıntılı, bunu çıkaralım." demişler. Başka türlü bir izahını bulamıyoruz.
Arkadaşlar, bölümün başlığı, adı "Yüksek ve istikrarlı büyüme", sizin insafınıza sunuyorum. Yani Sayın Demiröz, şimdi söylüyorum bakın, yüzde 5,5 ortalama büyüme. Bölümün adı "İstikrarlı yüksek büyüme." Ya, yüzde 5,5 yüksek bir büyüme hızı mı? Ha, bugünkü krize göre bakarsanız, 2'ye, 3'e göre evet ama "yüksek büyüme" diye bir şey? Geçmiş planların ortalamasına bakın, Türkiye'nin -sizin de katıldığınız- 2023'teki lider ülke hedefine ulaşması için minimum yüzde 7 ortalama bir büyüme gerçekleştirmesi gerekiyor, yıllık en az 700-750 bin istihdam yaratması gerekiyor. Şimdi, bunları yapmadıktan sonra oraya adını "yüksek" yazmışsınız, ortalama, o da çok iyimser yüzde 5,5? Gerçekçi yapmamız lazım bu planları. Onun için, yani bu şekliyle yapma şansımız yok.
Yine, "İthalata bağımlılığı azaltacağız." diyorsunuz, az önce arkadaşlarımız da değindi. Plan döneminde yaklaşık yüzde 10'luk Türk lirasında değerlenme öngörülüyor. Şimdi, bu politikayla zaten devam edersek, bu kur rejimiyle devam edersek ithalata bağımlılığı azaltma şansımız yok, defalarca bu kürsüden de, Komisyonda da söyledim, günah keçisi aramaya da gerek yok, kur rejimiyle kur politikasının farkını? Sayın Bakana da yukarıda dedik ki: "Hükûmet sizsiniz, bahane aramayın, `faiz lobisi' diye suçlu da aramayın, gelin, burada değiştirin kur rejimini, Merkez Bankası da rahat etsin, siz de rahat edin." Türkiye gibi piyasalarında derinlik ve genişlik olmayan, az miktarda işlemlerle manipülasyonların yapılabildiği piyasalarda bunun geçerliliği yok. O zaman dışarıya bağımlı oluyoruz, ihracatımız da, yatırımımız da, üretimimiz de ithalata bağımlı oluyor. Bunun yolu belli ama kulağımızı oradan buradan gösterip bahane aramamızın bir anlamı yok.
Burada önemli bir şey, yine söyledim, turizmle ilgili birkaç temenni dışında bir şey göremedim. İsterdim ki bu 25 tane "dönüşüm programı" dedikleri yerlerden bir tanesinde de turizmle ilgili bir program olsun. Antalya milletvekili olarak beş yıldır, altı yıldır "Turizm çerçeve kanunu çıksın." diye söylüyorum. Sayın Çavuşoğlu demin söz atıyordu ama şimdi burada da onun desteğini istiyoruz hep beraber. Beş yıldır "Mevcut hâliyle çıksın." dedim Sayın Bakana "Hiç itiraz etmiyorum, getirin, bir çıksın, sonra düzeltiriz." diye ama burada hani bu programlardan bir tanesinin de turizmde olmasını Sayın Bakana söylemiştim ama o da olmadı.
Burada eksiklerden bir tanesi de: Şimdi, Sayın Elvan üstüne basa basa "nitelikli insan", "insan odaklı" dedi. Bakıyorum, 25 tane dönüşüm alanı var, içinde eğitim yok. Yani hem nitelikli insan? "Nitelikli insan" sözü de aslında doğru değil, "nitelikli iş gücü" dememiz lazım; insanların hepsi niteliklidir, Allah'ın yarattığı şekliyle insan niteliklidir zaten ama tanımlarda galiba bir şey olmuş ki "nitelikli iş gücü" diyoruz biz ona. Yani, kalifiyesini artırmak, birtakım mesleki beceriler kazandırmak, ona itirazımız yok ama burada bir tanım var. Peki, onun nitelikli iş gücünün veya insanın refah düzeyiyle ilgili temel şey ne? Eğitim. Bakıyoruz, eğitimle ilgili de dönüşüm programı yok.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Var?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır, hayır, 25 tane temel reform alanları var, onu söylüyorum. Yani, Komisyonda da söyledim, arkadaşlarımız galiba onu çıkarmışlar, temel politikalarla ilgili kısımda "Bir dönüşüm programı uygulanacaktır." diyor zaten ama bir şey olmuş yani uygulanacak dönüşüm programı ortadan kaybolmuş. Dolayısıyla, sağda solda suçlu arayarak bu iş olmaz arkadaşlar. Faiz lobisine kabahat bularak, Merkez Bankasına kabahat bularak bu ekonomik, sosyal konuları çözme şansımız yok. Sorumluluğu alıp yapısal önlemleri alacak birtakım çalışmalar yapılması gerekiyor ama plana verilen önemle beraber planın içeriğinin de ne kadar yetersiz olduğunu burada bir kez daha sizlerin dikkatine sunmak istedim. Yoksa, bütün yaşananları tutup, bir ara Merkez Bankası Başkanına, şimdi de dönüp -daha önce frenciler, gazcılar tartışmasında olduğu gibi- faiz lobisine yıkarak sorumluluktan kurtulmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Varsa bir faiz lobisi -kurumlar araştırıyor, SPK araştırıyor- İMKB'de varsa bir şey, Merkez Bankasında varsa bir şey Sayın Başbakan hepsini araştırmakla yükümlüdür. Bunları bulup, suçluları ortaya çıkarıp gereğini yapmak da Hükûmetin görevidir diye düşünüyorum.
İnşallah, 2023 yılında lider ülke olmamızı sağlayacak politikalara vesile olur diyorum ama pek umudum olmadığını da belirterek hayırlı uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)