| Konu: | MHP GRUBUNUN, TOKAT MİLLETVEKİLİ REŞAT DOĞRU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SON GÜNLERDE IRAK TÜRKLERİNE VE DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİNE KARŞI YAPILAN SALDIRILARIN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 1/7/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 3 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 129 |
| Tarih: | 03.07.2013 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Irak Türkleri ve Doğu Türkistan Türklerine karşı yapılan saldırılarla ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
18'inci yüzyıl, 19'uncu yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti'nin ihtişamının bitmesiyle beraber Türk devleti gerilemeye başlamıştır. Tabii, bu gerileme daha sonraki dönemlerde daha fazla artmış, akabinde de, hepinizin de malum olduğu şekliyle, 767 bin kilometrekarelik bir toprak olan Anadolu topraklarında Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. Ancak, şurası gerçektir ki ülkemize ve Türk devletine karşı saldırılar yoğun bir şekilde şu gün de devam etmektedir. İşte, görmüş olduğumuz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve diğer yerlerde, açılımlar fiyaskosu adı altında birtakım yapılan çalışmalar da maalesef insanların yüreklerini parçalamaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, şurası gerçektir ki önümüzdeki zaman diliminde korkarım ki bugünleri daha fazla arayacağız gibi görünüyor. Yani, Türk devletinin üzerinde oynanan oyunlar her geçen gün artarak devam ediyor ve bu artışı da durdurması gereken yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi ve biz, değerli milletvekilleri maalesef olayları geçiştirerek seyrediyoruz. Yani, Osmanlı Devleti'nin o parçalanma sürecinin bir parçası da maalesef şu anda karşımıza çıkıyor. İnanıyorum ki bunların şuuru altında olunacak ve önümüzdeki zaman diliminde daha farklı hareket ederek ülkemizin yani şu Anadolu topraklarının korunmasını hep beraber sağlamış olacağız.
Saygıdeğer milletvekilleri, son günlerde, Irak Türklerine ve Doğu Türkistan Türklerine karşı saldırılar artmış, katliamlar yapılmaya da başlanmıştır. 25 Haziran 2013 günü, Selahattin kenti Tuzhurmatu ilçesinde, haince terör saldırısı sonucu Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı Sayın Ali Haşim Muhtaroğlu ile Selahattin kenti Vali Yardımcısı Sayın Ahmet Koca başta olmak üzere, çok sayıda kardeşimiz, soydaşımız hayatını kaybetmiş ve şehit olmuşlardır.
Irak Türklerine son yıllarda çok ağır saldırılar, planlı yok etmeler yapılmaktadır. Irak'ın ABD ve koalisyon güçlerince işgali sonucu, Türkler çok büyük kayıp vermişlerdi. ABD destekli peşmergeler, Irak Türklerine her yerde saldırmış, Kerkük başta olmak üzere birçok şehirde demografik yapıyı değiştirip göçe zorlamışlardır.
Sayın milletvekilleri, saldırılar sonucu birçok kardeşimiz canını kaybetmiş, yaralanmış, Irak'ı terk etmek mecburiyetinde kalmıştır. Son zamanlarda da özellikle iş ve güç sahibi olan Türklere karşı planlı saldırılar maalesef tekrar artmıştır. Doktorundan mühendisine kadar birçok kardeşimiz kaçırılmakta ya da öldürülmektedir. Türkmen kanını akıtmakla görevli saldırganlar katliam üzerine katliam yapmaktadırlar. Canlı bombalar, suikast görevlileri, teröristler, kiralık katiller hiç ara vermeden ölüm saçmaktadırlar. Türkmen kimliği, Türkmen varlığı, Türkmen eserleri, Türkmen şuuru kanlı emellerin hedefidir. Türkmenler bunlara bağlı olarak zorla göçe tabi tutulmakta, baskılar da giderek maalesef artmaktadır.
Sayın milletvekilleri, 21'inci yüzyılda yani sözde modern çağda Doğu Türkistan'da da zalimane bir baskı ile saldırılar ve katliamlar yapılmaktadır. Avrupa ve Amerika başta olmak üzere bütün dünyanın şiddet uygulanan vahşeti görmesi ve yakın takibe alması gerekir. Bugün dünyadaki en ağır kâbus, maalesef, Doğu Türkistan'da yaşanmaktadır. Son günlerde Uygur bölgesinde saldırılar ve katliamlar artarak, devam etmektedir ve sonucunda da onlarca kardeşimiz hunharca öldürülmüşlerdir.
Sayın milletvekilleri, dünyada hukukun, adaletin, kanunun olmadığı ülkelerin başında Çin gelmektedir. Çin'de ne hâkim ne savcı ne polis Doğu Türkistan'da kardeşlerimize uygulanan zulümlere karşı hiçbir şey yapmamaktadır. Çin'de 30 milyona yakın Türk'ün akıbetinin ne olduğu maalesef bilinmiyor; hapishanelerde, karakollarda zalimane işkencelere devam ediliyor. Akıl hastanelerine binlerce Uygur Türk'ü sevk edilmiş olup, Doğu Türkistan'da on binlerce kişi yargısız bir şekilde infaz ediliyor.
Doğu Türkistan ve Irak'ta yaşanan olayların ve zulmün, dünyanın en önemli olaylarının başında gelmesi gerekmektedir. İşte, bütün bunlar göz önüne alınınca Türkiye'nin kardeşlerimize sahip çıkması gerekir. Ancak AKP Hükûmeti, maalesef, Irak, Doğu Türkistan, Suriye, Ahıska, Karabağ'daki Türk kardeşlerimize sahip çıkmıyor. Bu doğru değildir. Başbakan Barzani'yle görüşüyor, partisinin genel kongresine davet ediyor ama neredeyse beş altı seneden beri Türkmen temsilcileriyle maalesef görüşmüyor, onları dinlemiyor. Türkmenlerin kaderi peşmergelerin eline, insafına terk edilmiş durumdadır yani Türkmenlerin etnik temizliğe tutulup yok edilmesi, baskı ve dayatmalara maruz kalması ne Hükûmeti ne de Başbakanı pek fazla ilgilendirmiyor görülüyor. Bu, Türkmenlere yapılan çok büyük yanlış ve haksızlıktır. Ancak, Türkmenler çok sabırlı olsalar da artık güçleri, takatleri kalmamıştır. Türkmen kardeşlerimiz kasıtlı olarak yalnızlığa itilmekte, izole edilmekte ve can evlerinden vurulmaktadırlar.
Tuzhurmatu'da Türkmen liderlere yapılan saldırılar ne ilktir ne de sondur. Ancak, Kerkük, Musul, Telafer, Tuzhurmatu diken üstündedir; güvensizlik ve karmaşa, belirsizlik almış başını gitmektedir. Türkler şaşkın, ne yapacağını bilmiyorlar. Başbakan Erdoğan Tuzhurmatu'daki, Kerkük'teki feryatları mutlaka duymalıdır. Hükûmet, soydaşlarımızın dünyanın her tarafındaki yaşadığı ızdırapları mutlaka duymalı ve gereğini de yapmalıdır.
Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri de kan ağlamaktadır. Hükûmet, Barzani'ye, Talabani'ye kucak açarken neden Doğu Türkistan lideri Rabia Kadir'e sahip çıkmamaktadır? Rabia Kadir dünyanın kabul ettiği bir lider kahramandır. Doğu Türkistan Türklerinin haklı davasını dünyanın her tarafında, her türlü imkânsızlıklara rağmen yılmadan, yiğitçe anlatmaktadır. Rabia Kadir Hanımefendi ülkemize davet edilmemekte, sahiplenilmemektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, o insanlar bizim kardeşlerimizdir. Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, Hükûmet onların her türlü konusunu mutlaka ama mutlaka sahiplenmelidir. Haklı isteklerini dünyanın her tarafına taşımalı, toplumlardan tepki ortaya çıkarmalıdır. Ancak, bunların hiçbirisi maalesef hiç yapılmıyor ya da yetersiz, çok az bir şekilde, cılız bir şekilde yapılmaya çalışılıyor. Hâlbuki Türkiye'nin güvenliği Kıbrıs'tan, Kerkük'ten, Ahıska'dan, Karabağ'dan geçmektedir. İşte, bütün bunların araştırılarak gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
AKP Hükûmeti ile Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Irak Merkezî Hükûmetiyle Barzani'nin değil, Türkmen kardeşlerimizin haklı davalarını savunmalı, konuyu da uluslararası kuruluşlara mutlaka götürmelidir. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarımıza da çok büyük görevler düşmelidir. Süratli bir şekilde harekete geçmelidir. Yüce Türk milleti Kerkük'te, Ahıska'da, Doğu Türkistan'da, Kıbrıs'ta, Karabağ'da, Şuşa'da olmalı, oraları da yakinen takip etmelidir. Türkiye Türkleri olarak soydaşların yanında olup Türklere yapılan bütün saldırıları lanetliyoruz, kınıyoruz. Tuzhurmatu Türk'tür, Kerkük Türk'tür. Türkmenlik bayraktır, vatandır, sevdadır. Dünya Türklüğü her zaman bizim sevdamız olarak da kalacaktır, kimse de bunu değiştiremeyecektir. Kardeşlerimize yapılan zulümleri, hainlikleri yakinen biliyor ve takip ediyoruz. Türk milliyetçileri olarak onların dün de yanındaydık, şimdi de yanındayız, bundan sonra da her türlü şart altında onların yanında olacağız, onlarla beraber olacağız, mutlaka çekilen acıların da hesabını ama mutlaka bir gün soracağız.