GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, MERSİN MİLLETVEKİLİ ALİ RIZA ÖZTÜRK VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞININ 2013 MART AYI İTİBARIYLA AÇIKLADIĞI 4/C KAPSAMINDA ÇALIŞAN ON BİNLERCE KAMU ÇALIŞANININ TÜM SORUNLARININ ARAŞTIRILIP TESPİT EDİLMESİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 3/7/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 3 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:129
Tarih:03.07.2013

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aleyhinde dedik ama galiba bir yanlış anlaşılma oldu. Bu konunun aleyhinde konuşulacak bir şeyi yok, tabii ki lehinde konuşacağım.

BAŞKAN - Onu kamuoyuna izah edin Sayın Zozani.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, son derece önemli bir konu aslında bu ve Meclisin bugüne kadar bu sorunu çözmüş olması gerekirdi. Ancak, eğer bu sorun bugüne kadar çözülmemiş ise tek bir izahı vardır: Hükûmet bu konuda çok duyarsız. Hükûmet bu sorunun çözülmesini istemiyor çünkü Hükûmet emeğin sömürüsünden yana karar almıştır. Emek sömürüsü üzerine yeni bir politika inşa etmiştir ve 4/C kapsamındaki çalışanların, personellerin ihtiyaçlarını, sorunlarını gidermek yerine, daha çok 4/C kapsamında personel çalıştırmayı ve hatta statüyü onun da altına düşüren bir politikayı esas almıştır.

Bu konuşmayı yaptığımız şu saat itibarıyla Abdi İpekçi Parkı'nda, emeklilikte yaşa takılanlar açlık grevi başlattılar. Niye? Çünkü kendilerini duyan, kendi sorunlarıyla ilgilenen bir kapı önlerine hiçbir şekilde açılmadı, tek çareyi açlık grevine başvurmakta buldular, şu anda açlık grevindeler. Sayın Bakan buralarda olsaydı bire bir kendisine de ifade etme şansına sahip olurduk yani dinlemesini arzu ederdim ama bir buçuk yıldır her vesileyle Sayın Çalışma Bakanıyla, bu vatandaşların, bu çalışanların ve hakları gasbedilen insanların sorunlarını kendisiyle paylaşıyoruz, her defasında başka bir gerekçeyle bu sorunu öteliyor. Devlet kendi vatandaşının hakkını gasbeder mi? "Etmez." diyorsanız, alın size kanıtı: Devlet kendi vatandaşının hakkını gasbetmiştir ve bu vatandaş, devletin bu vatandaşı kendi hakkını alabilmek için şimdi Abdi İpekçi Parkı'nda açlık grevine yatmış.

4/C'lilere gelince? 4/C'lilerin durumunu ifade etmek için sanırım Ahmed Arif'e başvurmaktan başka bir çare kalmıyor. Alınabilirsiniz ama bence alının bu noktada çünkü bu durumu en iyi Ahmed Arif tarif etmiştir. Hükûmetin mevcut politikasını, emekçilere dönük politikasını en iyi Ahmed Arif'e başvurarak izah etmek mümkündür. Hani diyor ya:

"Bunlar engerekler ve çıyanlardır,

Bunlar aşımıza göz koyanlardır,

Tanı bunları."

İşte, bu 4/C'lilerin, emeklilikte yaşa takılanların, taşeron firmalarda emeği peşkeş edilen insanların durumunu izah etmek için başka sözcük bulmak mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, eğer Ahmed Arif'ten tatmin olmadıysanız bir hadisi şeriften size bir hatırlatmada bulunayım. Hadisi şerif şöyle buyurur: "İnsanların alın teri kurumadan emeğinin karşılığını verin." der. Peki, bu emek gasbını siz neye dayanarak, neyle tarif edeceksiniz? Bu emek gasbı değildir de nedir? Mesele sadece yasalar da değildir. Sayın konuşmacı biraz önce ifade etti. Meclis çatısı altında emeği sömürülen insanlar var ve teşkilat yasası bu emek sömürüsüne "Dur." Demiş, Başkanlık Divanı yetkisini kullanıp bu 4/C kapsamındaki insanların, kendi çalıştırdığı personelinin sorunlarını çözemiyor. Her gün bizim odamıza, sizlerin odasına da muhtemelen, çay servisi yapan üniversite mezununun gözlerinin içine baktığımızda hiç mi utanmıyor, hiç mi utanmıyorsunuz? Düşünün ki bir siyasal bilgiler fakültesinin mezunu sizin odanıza geliyor, 4/C kapsamında çalıştırdığınız için size çay servisi yapıyor. Bu sorunu çözmek için neyi bekliyorsunuz? Teşkilat yasası "Bunu çöz." demiş, yetki vermiş, niye çözmüyorsunuz?

Sayıları muhtelif 4/C'lilerin sorununu niye çözmüyorsunuz?

Bakın, bir hata yaptınız bir yerde; özelleştirme marifetiyle bu ülkenin kâr eden değerlerini peşkeş çektiniz, bu teşekküllerde, bu kamu iktisadi teşekküllerinde çalışan insanları da sokağa attınız, nana muhtaç duruma getirdiniz. Şimdi, bu, onların alın terine, ekmeğine, aşına göz koymak değil de nedir? Bunu çözmek gerekir. Hükûmetin bu duyarsızlıktan vazgeçmesi gerekir.

23 bin mağdur insandan söz ediyoruz, 7.500 mağdur sanatçıdan söz ediyoruz, bu özelleştirmelerden kaynaklı mağdur edilmiş, kenara atılmış 76 bin insanın mağduriyetinden söz ediyoruz. Evet, bu konu araştırılmalı ve sorun çözülmelidir, sorunları çözülmelidir. Hazır önümüzde bir paket var, bir torba getirmişsiniz, bari bu torbanızın bir faydası olsun. Getirdiğiniz bütün torbaları, tahrif etmek için, yasaları delik deşik etmek için getirdiniz; bari, Allah rızası için, gelin Meclis kapanmadan önce, bu defa doğru dürüst bir iş yapalım, emekçilerin bu sorununu çözelim. Getirin, bir maddeye bağlıdır. Getirmişsiniz, burada koymuşsunuz; maddenin kapsamını genişletelim, 4/B'lilerin yanında 4/C'lileri de kapsasın, bu sorun çözülsün.

Emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözelim. Bakın, o insanların sofrasındaki ekmeği almışsınız. O insanların ekmeğini iade etmediğiniz sürece sizin evinizde yediğiniz ekmek helal değildir. Siz devleti idare ediyorsunuz, iktidar partisisiniz. Evet, kendi vatandaşınızın sofrasındaki ekmeği aldığınıza göre, onu iade etmediğiniz sürece sizin evinizde yediğiniz ekmek helal değildir.

Şimdi, her sözün başında Hükûmet yetkilileri, iktidar partisinin sözcüleri bu kürsüde konuştukları zaman ekonomide verimlilikten, refahtan söz eder. Bakınız, hepiniz bir vesileyle yurt dışına gidip geliyorsunuz. Yurt dışındaki bütün ucuzluk marketlerindeki mallar Türkiye ve Çin mallarıdır. Çin'leşmeye, Çin'le benzeşmeye çok hevesliydiniz ya, ucuzluk marketlerinde, ucuzluk dükkânlarındaki mallarla Çin'le yarışıyorsunuz. "Üretimdeki verimlilik" dediğiniz budur. Kalitesiz mal üretmekle övünüyorsunuz. Bunu ne pahasına yaptınız? Ucuz emek, emek sömürüsüyle yapmaya çalıştınız. Ucuz mal, kalitesiz mal üreterek ekonomiyi büyüttüğünüzü düşünüyorsunuz. İftira atmıyoruz. Gidin, dünyanın neresinde gezerseniz gezin, ucuzluk dükkânlarına bir bakın, oradaki malların menşeine bakın, bir, kendi imzanızı görürsünüz, iki, Çin'in imzasını görürsünüz.

İkincisi, Çin'e benzediğiniz bir nokta daha var, o da emek sömürüsü konusudur. İnsanları karın tokluğuna çalıştırma politikasında benzeşiyorsunuz, hatta ve hatta Çin'i de aştınız. İnsanları aç çalıştırıyorsunuz, insanların emeğini gasbederek çalıştırıyorsunuz. İnsanlar çalışmış, hizmet etmiş, emekliliği hak etmiş, ekmeğine el koymuşsunuz. Bu noktada Çin'i de geçmişsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Dolayısıyla, bütün bu sorunların olduğu yerde böylesi bir araştırma önergesine muhalif olmamız mümkün değildir, destekliyoruz. Meclisin de destek vereceğini umut ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)