GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 478 SIRA SAYILI KANUN TEKLİFİ'NİN VE 479 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE; 3 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA VE 9 TEMMUZ 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULAR İLE DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:129
Tarih:03.07.2013

OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok değerli milletvekilleri, bugün AKP Grubunun getirdiği bu grup önerisi, aslında, Parlamento çalışmalarının maalesef kalitesizliğini? Aynı zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan milletvekillerinin iradesine gerçekten ipotek koyan bir grup önerisi ve maalesef, huzurlarınızda görüşeceğimiz kanunların tamamı şu kadar kanun. Dolayısıyla, bu kanunlara bakıldığı zaman? Değerli milletvekilleri "Bugün şu kanunun tamamlanmasına kadar." diyor. Bu kanun 142 madde. Bir maddesi var -73'üncü madde- yaklaşık 21 kanunda değişiklik yapıyor. Bunu hesapladığınız zaman, sadece bu kanunun önergelerle birlikte görüşülmesi için -okunmalarını ve diğerlerini bırakıyorum- kesintisiz otuz altı saate ihtiyaç var ve bugün bitirilmesini öngörüyorlar. Değerli milletvekilleri, bugün bu kanunun bitirilmesi için otuz altı saate, bakın otuz altı saate ihtiyaç var. Dolayısıyla, böylesine dayatmayla, "tamamlanmasına kadar" diye milletvekillerinin gerçekten iradesini dikkate almayan bir anlayışla getirilmiş bir dizi teklif.

Bütün bunları dikkate aldığımızda, aslında, bakıldığında, bugün görüşeceğimiz, tamamlanması istenen kanun 142 madde; yarın tamamlanması istenen kanun 43 madde, ondan sonra da sözleşmeler var. Bütün bunlar dikkate alındığı zaman, aslında, netice itibarıyla, inşallah mübarek ramazanın ilk haftasında da çalışacağız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu kanun tasarılarında milletimizin hakkını, hukukunu korumayı öncelikli görev addettik. Tabii, burada, huzurlarınızda şunu ifade etmek istiyorum: AKP grup başkan vekilleri bize geldiklerinde "2 Temmuzda seçim yapılacak. Seçimden sonra sadece torba yasayı görüşeceğiz, ondan başka bir şey görüşmeyeceğiz." diye söylemişlerdi. Dolayısıyla, huzurlarınızda, maalesef, bu sözlerin de havada kaldığını düşünüyorum. Ben bu çalışmaların?

Özellikle, bu kanunda, bir tek bugün görüşeceğimiz kanunda 71 kanunda değişiklik var, 71 kanunda. Şimdi, bu kadar komisyon üyesi arkadaşlarımız var. Bu komisyonların hiçbirisinde görüşülmüyor, sadece Plan Bütçeye geliyor. Uzmanlık niye var? Milletvekillerini niye komisyonlarda görevlendirdik? Bir tek komisyon yapalım, torba komisyonu olsun, kanunlar da torba kanun olsun; yılda bir kanun olsun, koyun torbaya, bitsin gitsin. Böyle bir çalışma gerçekten yasama kalitesizliğidir ve milletvekillerinin burada var olmalarına yönelik bir saygısızlık olduğunu addediyorum. Çünkü, milletvekilleri, ister kabul edenler olsun ister muhalefet edenler olsun, önerge de verenler olsun, sizin de milletvekilliniz komisyonlarda ama maalesef bu komisyonlarda milletvekilleri olmasına rağmen bu komisyonlarda görüşülmüyor.

Yani, bir madde var, 73'üncü madde, 16 sayfa. Ey vatandaşlar, 16 sayfa, 21 kanun 1 maddede değiştiriliyor.

Kalitesizliğe yol açabilecek böyle bir yasama düzeni gerçekten kabul edilebilir değil ama ben Başkanlık ne yapıyor diye düşünüyorum yani komisyonların denetimini yapması gereken Başkanlık. Böyle bir kanun görüşme usulü olur mu değerli arkadaşlarım? Gerçekten, özellikle milletvekillerimizin, çeşitli komisyonlarda bulunan milletvekillerimizin ihtisaslarını da bu çalışmanın içine sokamayacak duruma getirdik.

Biraz önce değerli arkadaş söyledi: "Ekonomik ve sosyal kesimlerin beklentileri var." Bakın, bu yasaya "torba" dememek lazım, belki "çuval", belki "hamuduyla kotaran", "hamutlu kotarma kanunu" herhâlde? İnşallah, götürme yoktur burada.

Ama, burada, mesela, özel kanunlarına göre sözleşmeli çalışanlar bu torbanın içerisinde yoklar, geçici mevsimlik işçiler yok, 4/C'liler yok, yaşa takılanlar yok, şehit ve gaziler yok, engelliler yok. Şehit ve gazilerle ilgili Fatma Şahin Hanımefendi getirdi; gelin, bunları da torba yasasının içine koyalım dedik, maalesef ondan da sarfınazar edildi. Rehber ve usta öğreticiler yok; vekil ebe ve hemşireler yok; öğretmenler, ücretliler de, atama bekleyen öğretmenler de söz konusu değil; polislere siz kalktınız, prim verdiniz ama -polislerin beklentisi- emeklilikle ilgili sorunlarının çözülmesini istiyorlar, maalesef polislerin bu sorunları da yok; aile sağlığı çalışanları yok, taşeron işçiler yok, kamu işçilerinin nakli yok, muhtarlar yok; astsubaylar intihar ediyorlar, astsubayların emeklilik intibakları söz konusu değil; araştırmacı kadrolarında önemli sorunlar var, bunlar yok; şube müdürlerinin KHK'dan kaynaklanan problemleri var, bunlar da yok; sicil affı yok. Resen emeklilerle ilgili problem var, gerçekten resen emekli olduğu için bunlar mahkemeye de başvuramıyorlar, bu durumda YAŞ kararlarıyla ilgili atılanlar çözüldü ama resen emekliler de yok. Dolayısıyla, maalesef toplumun büyük bir kısmı bu yasanın içerisine girmiş değil.

O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu görüşme usulünün, gerçekten katkı sağlamak anlamında milletvekillerinin burada bulunuş gayesine aykırı bir yöntem olduğunu, hem komisyondaki görüşmelerin hem Parlamentodaki görüşmelerin aykırı olduğunu düşünüyoruz.

Bugün bitirilecek, otuz altı saate ihtiyacımız var tabii. AKP -bir kanunla- belki günü yirmi dört saatten kırk sekiz saate çıkartmayla ilgili bir öneri de getirebilir, bu ancak o zaman mümkün olacaktır. Ben iddia ediyorum bu bitmeyecektir, bitmesi de mümkün değildir. Hodri meydan! Hadi bakalım, AKP Grubu bunun tamamlanmasına kadar gelsin, bugün bitirsin, bravo, helal olsun diyeceğim. Bunun altına imza atan arkadaşlar gelsinler, bitirsinler ama göreceksiniz bitiremeyeceksiniz; bitmesi de mümkün değil zaten, kendileri de bunu biliyorlar.

Ama, bunun yanında, özellikle bundan sonra düşünülen, yarın bitirilmesi öngörülen Türk Silahlı Kuvvetleri Kanunu'nun 35'inci maddesinde yapılan değişikliklerle Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç güvenlik harekâtından çekilmesi konusu doğrudan doğruya PKK'ya yönelik bir tavizdir. Yasal olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu zeminden çekilmesini millî güvenliğin bütünlüğünü ortadan kaldıran bir husus olarak görüyorum. Böylesine önemli bir konuda maalesef?

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, Millî Güvenlik Kurulu 25 Haziranda toplantı yaptı. 25 Haziranda yaptığı toplantıda bununla ilgili bir tane kararları yok değerli arkadaşlarım, bir tane kararları yok; gıda güvenliğini almışlar ama Türk Silahlı Kuvvetlerine iç güvenlikle ilgili verilen görevlerine dair Millî Güvenlik Kurulunda alınmış bir karar yok. Bostan korkuluğu mu bunlar? Yani, böylesine önemli bir konuyu Millî Güvenlik Kurulunda değerlendirmiyorlar. Üstelik, Millî Güvenlik Kurulu kararına göre millî güvenlikle ilgili bu konuların Millî Güvenlik Kurulunda değerlendirilmesi gerekmektedir. Ama, maalesef, PKK'ya verilen tavizler ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin fiilen, hukuken elinin kolunun bağlanmasını ve ancak valilikler aracılığıyla mevcut toplumsal olaylara müdahale etme imkânını, doğrudan doğruya Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu süreç içerisinde sadece karakollara tıkılması olarak görüyoruz. Bu bakımdan, bu kanunun bu şekilde değiştirilmesinin demokratikleşmeyle, darbeleri önlemeyle alakası yoktur.

Gelin, hep beraber, birlikte eğer değiştirmek istiyorsak? Mustafa Kemal Atatürk'ün orduya 29 Ekim 1938 tarihinde verdiği son bir mesajı var ve bu son mesajda özetle aslında Türk ordusunun göreviyle ilgili şunu söylemektedir: "Türk vatanını iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan görevini?" diyor. Demek ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç ve dış tehlikelerden başka bir görevi olmadığını ve siyasete müdahale etme imkânının da bulunmaması gerektiğini ama Türkiye'de iç ve dış tehditleri hep beraber, birlikte değerlendirerek? Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili, bu süreç içerisinde PKK'ya taviz anlamında bu şekilde bir kanun çıkmasını, gerçekten, PKK'ya alan hâkimiyeti oluşturma konusunda önemli bir teşvik olacağını düşünüyoruz. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz o kanunun da bu çerçeve içerisinde, bu safha içerisinde görüşülmesinin, hem de Parlamentoda ele alınmasının son derece yanlış olduğunu düşünüyoruz.

Gelin, hep beraber, birlikte kanunlarımızı daha nitelikli, daha kaliteli ve vatandaşlarımızın istek ve arzularına uygun bir şekilde geçirelim. Sizlerin ortaya koyduğu irade, bizim yapacağımız katkılarla? Bu şekilde, yani uzun çalışma süreleri, gerçekten ucu belirsiz, sonu belirsiz kanunlarla ya da tasarı ve tekliflerin bir araya getirilmesiyle hormonlanmış bu tip raporlarla gerçekten milletimize hizmet konusunda sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu çalışma takviminde, bu şekilde bir kanunun öngörülen usullere göre görüşülmesinin zaten mümkün olmadığını ve bizim arzuladığımız önemli ekonomik ve sosyal kesimlerin hak ve mükellefiyetleri konusunda da bir düzenleme getirmediği için hem muhalefetimizi ortaya koyacağız hem de bu görüşme takvimine ilişkin itirazlarımızı ifade ediyoruz.

Bu bakımdan, aleyhte oy kullanacağımızı ifade eder, hepinize saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)