| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 129 |
| Tarih: | 03.07.2013 |
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin birinci bölümle ilgili görüşlerini paylaşmak için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de ekonomisinin dünya kapitalizmine uyumu amacıyla kabul edilen 24 Ocak 1980 kararları, pek çok konuda olduğu gibi, o tarihten sonra çalışma yaşamına yönelik olarak hayata geçirilen düzenlemelerin de temelini oluşturdu. Bugün de yapmaya çalıştığımız bütün düzenlemeler darbe koşullarında uygulanan 24 Ocak kararlarının türevleridir. Küresel vahşi kapitalizm geçtiğimiz yıllar içinde dünyada ve Türkiye'de sermaye birikiminin önündeki tüm engelleri aşmak, kâr alanlarını daha da genişletmek ve sistemi kendi çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırmak için önemli adımlar attı. Bu bağlamda, "reform" adı altında hayata geçirdiğiniz tüm düzenlemeler, başta işçiler ve kamu emekçileri olmak üzere, toplumun geniş bir kesimi açısından tam bir yıkım ve yoksullaşma yarattı.
AKP'nin Kasım 2002'de tek başına iktidar olmasıyla birlikte, koalisyon hükûmetleri döneminde gerçekleştirilemeyen yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için peş peşe somut adımlar atıldı. Kamuya ait işletmelerin özelleştirilmesi, kamu hizmetlerinin hızla ticarileştirilmesi, 4857 sayılı İş Kanunu'yla birlikte esnek çalışmanın yasal hâle getirilmesi, sağlık ve sosyal güvenlik alanında gerçekleştirilen köklü düzenlemeler, AKP'nin istihdam stratejisi ve buna paralel olarak yasalaşan torba yasa düzenlemeleri 2002-2013 döneminde en fazla öne çıkan emek düşmanı düzenlemeler olarak dikkati çekti.
Yine bir torba yasayla karşı karşıyayız, içinde her şey var ama şu anda Abdi İpekçi Parkı'nda, emekli olabilmek için önce açlık grevine, cuma gününden itibaren ise ölüm orucuna yatacak olan, yaşa takılanların sorununun çözümü yok; emeklileri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm eden düzenlemeleri iyileştirme, onlara büyümeden pay verme yok; 4/C'liler yok, taşeron sorununu çözecek en ufak bir düzenleme yok, örgütlenme önündeki engelleri kaldıracak bir düzenleme yok; kısacası, tüm emekçileri, emekliyi kapsayan, çalışanlara yönelik bir düzenleme yok. Aksine, söz konusu tasarının yasalaşması durumunda hükûmet memurluğu hayata geçirilecek, siyasi kadrolaşma tamamlanmış olacak.
"Memura kadro" başlığı altında sunulan ile 2,5 milyonu aşkın kamu emekçisinin umutları bir kez daha kararacak. Bu torbada, kamuda üst düzey yönetici olarak atanabilmek için gerekli koşulların altüst edilmesi dolayısıyla kariyer ve liyakat ilkesinin tamamen ortadan kaldırılması vardır. Otoriter başkanlık sistemine giden yolun taşlarının döşenmesi için tıpkı 12 Eylül referandumunda olduğu gibi AKP'nin devletleşmesi sürecinin hızlandırılması vardır.
AKP'nin son torbasında ise işe göre personel değil; yandaşa göre iş, mevki yaratma vardır. İş güvencesi sadece kadrodan ibaret değildir. Memura kadro vermek, güvencesiz esnek çalışmayı, taşeron sistemini ortadan kaldırmadan net bir çözüm yaratamayacaktır. İşçi, emekçi, emekli geleceğe güvenle bakamamaktadır. Geleceğe güvenle bakamayan bir toplumda hangi gelişmişlikten, hangi hukuktan söz edilebilir ki?
Sonuç olarak, bugün sadece sözleşmeli istihdam karşılığı olan 4/B kadrosu veya geçici personel istihdamının karşılığı olan 4/C kadrosu değil, bunlara göre daha avantajlı olduğu bilinen 4/A kadrosu da önemli bir tehlikeyle karşı karşıyadır. İşin özü, hangi ad altında istihdam edilirse edilsin tüm kamu personeli günümüzün çağdaş köleliği dediğimiz 4/C'li istihdama doğru hızla sürüklenmektedir. Özelleştirme, taşeronluğun yaygınlaştırılması, esnek çalışmanın hayatın her alanında egemen hâle getirilmesi, iki yüz yıllık mücadeleler sonucu kamunun yükümlülüğünde olan bütün hizmetlerin piyasa koşullarında üretilmesi ve halka piyasa fiyatında satılması noktasında geçtiğimiz AKP iktidarı döneminde önceden tahmin bile edilemeyecek kadar mesafe alınmıştır. Türkiye'de özelleştirilmeler ve özelleştirme sonucu ortaya çıkan ekonomik ve sosyal sorunların en yoğun yaşandığı dönem, AKP Hükûmetinin iktidarda olduğu 2002-2013 dönemi olmuştur.
AKP iktidarı döneminde, TEKEL direnişiyle yoğun bir şekilde ülke gündemini oluşturan ucube bir 4/C statüsü yaratılmıştır. Ciddi hak kayıplarını doğuran bu süreç ile birlikte, kamuda memur ve işçi alımlarında keskin bir düşüş yaşanmış, başta eğitim ve sağlık olmak üzere, kamunun neredeyse tüm kurumlarında Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında dahi sözleşmeli, taşeron ve geçici personel çalıştırılması yoluna gidilmiştir.
AKP'nin en büyük projesi ucuz iş gücü yaratma projesidir; kendi halkını, yurttaşları köleleştirme projesidir. AKP'nin halka vadettiği terk gerçek budur değerli arkadaşlar. "3 çocuk, 3 çocuk" derken Başbakan, binlerce işsiz genç yaratıp gençlerimizi daha ucuza ve kölelik koşullarında çalıştırmayı düşündüğünden söylüyor. İşte bu yüzden, aylardır sokakları kuşatan ve AKP iktidarını sarsan bu gençler olmuştur. Onlar boşuna demiyorlar "Benim gibi 3 çocuğun olmasını ister misin Tayyip Erdoğan?" diye. Kısaca, uluslararası şirketlere kucak açan AKP Hükûmeti, kendi halkına sırtını dönmüştür.
2002-2013 yılları arasında kamu istihdamında yaşanan değişime bakıldığında, kamu istihdamındaki artış nüfus artışının çok altında kalmıştır. Bu durum, AKP döneminde kamuda esnek ve güvencesiz çalışma uygulamalarının ne kadar yaygınlaştığını anlamak için değerlendirilebilir.
Kısacası, Türkiye'de, çalışma yaşamının temellerini dinamit yerleştirip yerle yeksan ettiniz. Aynı işi yapanlar arasında farklı dereceler ile istihdam yaratıp 4/B, 4/C gibi hormonlu çalışma biçimlerini hayata geçirdiniz. Şimdi ise popülist politikalarınız ile bir tür seçim rüşveti dağıtmaya çalışıyorsunuz. Madem gerçek anlamda çalışanlar yararına bir şey yapmak istiyorsunuz, gelin, bütün çalışma hayatını, emekliliği yeniden hakça ve adaletli olarak düzenleyecek, ILO ve Avrupa müktesebatına uygun yasalar çıkartalım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, özellikle son saniyelerimde şunu söyleyeceğim: Burada çalışan bütün 4/C'li -diğer yandan, Mecliste çalışan kadroları da dikkate aldığımızda- 96 bin, 98 bin kişiyi, sözleşmeli personel kadroya alınırken? Yani, 26 bin kişiyle mi Türkiye kurtulacak? Onları 4/C'den kurtardığınız zaman mı Türkiye'nin kurtuluşu olacak? O nedenle, bir kez daha 4/C uygulaması, taşeron uygulaması, sözleşmeli uygulamalar gibi tüm uygulamaların ortadan kalktığı, insan onuruna yakışır bir düzenlemeyi bu Meclis yapmalı. Bu Meclis, kölelik düzenine karşı yasaları ortaya koymalı ve bu ülkede insanca çalışma koşullarını yaratmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Bakan daha iki gün önce söyledi, dedi ki: "Biz, iş gücü en düşük ülkelerin başında geliyoruz ve çalışma süreleri en uzun ülkelerin başında geliyoruz." Bunları gidermek yerine daha baskıcı yasaları buraya getirmek değildir?