GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:130
Tarih:04.07.2013

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 8'inci madde (e) bendi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

AKP'nin hem idari sistemimizi hem millî ekonomiyi hem de yasama düzenimizi altüst eden tahribatları devam ediyor. Bir kanun tasarısı ya da teklifinin nasıl müzakere edileceği ve bunların nasıl yasalaşacağının İç Tüzük'te düzenli bir şekilde düzenlenmiş olduğu bilinmesine rağmen, ne hukukçular tarafından ne de vatandaşlarımız tarafından takibi mümkün olmayan bir yöntem, daha doğru bir ifadeyle usulsüzlük, Türkiye Büyük Millet Meclisine -torba yasa kisvesi- bilmem kaçıncı kere dayatılmaya devam olunuyor.

Bu yöntem, kuralsızlığı kural, kaosu düzen yapmaktadır ki siyasi, idari, ekonomik, sosyokültürel sistemlerde karmaşa ve çatışma yaratan, hem Parlamentoyu hem de toplumu kutuplaştıran sonuçlar doğurmaktadır. "Ben yaptım oldu."cu bir zihniyetin, "Kuralı ben koyarım." dayatmacılığının ne sokaktaki karmaşadan ne de Gezi olaylarından şikâyet etmeye hakkı yoktur. "Rüzgâr eken fırtına biçer." demişler. "Meclisi hep birlikte işletelim. Muhalefet de bu milletin iradesi içerisindedir, o hâlde onlara da saygı gösterelim." zihniyetinden nasibini almamış bir davranışın egemen kılındığı bu Meclis ve yaratılan gerginlik sokaklara taşmıştır. Gezi olayları AKP dayatmacılığının bir sonucudur, AKP'nin eseridir çünkü milleti şirazeden çıkaran ve sokaklara döken AKP dayatmacılığı, AKP diktatörlüğüdür.

Bir yasanın tüm taraflarca, hak ettiği ölçüde tartışılması, muhalefetin de katkılarının alınması yerine, karman çorman bir torba yasa getirilmiştir. Bu yasa, maalesef, bu Mecliste iktidar partisi milletvekillerinin bile bir fikri olmadan oylanacaktır.

Bu torba yasalar bürokrasinin Meclise dayatmasıdır. Her fırsatta "Bürokratik hegemonyaya karşıyım." diyen AKP'nin bu sözünde de gayrisamimi olduğuna şahit olmaktayız. Bürokrat istemekte, AKP milletvekilleri el kaldırmaktadır ve bunun adı da AKP'ye göre "millî iradenin tecellisi" sayılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, AKP dönemi ülke için kayıp yıllardır derken hakikaten abartmıyoruz. On bir yıldır tek başına ülkeyi yöneten AKP, milletimizin kronikleşmiş hiçbir problemini çözmediği gibi, bunun üzerine uyguladığı ayrımcı, ayrıştırmacı politikaları ile millet birlikteliğinin zeminine zarar vermektedir. AKP bu on bir yılda hangi problemi çözmüştür? Eğitim sistemimiz; AKP'nin her değişen bakanının değiştirdiği, arada milyonlarca çocuğumuzun plansız, projesiz, hazırlıksız değişiklikler ile âdeta telef edildiği eğitim sistemimiz geçmiştekine göre daha mı iyidir? Hayır.

Bakın, özel hastaneler itiraf ediyor, kamu hastaneleri ikrar edemez, ifade edemez çünkü: "Ağır hastaları üniversite hastanelerine havale edip kurtuluyoruz. Adımız hastane neredeyse pansuman yapılan sağlık evlerine dönüştük." derken, soruyorum sizlere, sağlık sistemi düzeltilmiş mi oluyor? Hayır.

İşsizlik almış başını gitmiş, tarım sistemimiz çökmüş, sanayimiz büyük yabancı tekeller karşısında teslim olmuş; işçi, memur, emekli, çiftçi sıkıntılardan inlerken, on bir yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP hangi kronik sorunları çözmüştür.

AKP iktidarı halka hizmet prensibi üzerine değil, kendi siyasi iktidarını ebedî kılma prensibi üzerine yol almaktadır. Bu saikle hareket eden AKP kanayan yara olan devlet personel rejimini de iflas ettirmiştir. Evet, kamu personel rejiminin AKP döneminden önce de sıkıntıları vardı ancak AKP'nin diğer hükûmetlerden farkı, tek başına on bir yıldır iktidar olmasıdır. Kendisine yakın personel, kendisine yakın kurumların sözcülüğü gibi milletin iktidarına yakışmayacak bir tavırla kurumlar arasında ayrımcılık yaparak dengesizlikleri katbekat artırmıştır. Bugün de bu torba yasa 8'inci madde (e) bendiyle, bileğinin hakkıyla yabancı dil sınavında daha yüksek puan alan gençlerin bileği arkadan bükülerek, ekarte edilerek, daha az not alan birisinin önünün açılmasının yolu yapılmaktadır. Bunun ne adaletle ne de insafla alakası var. Hakkı yenen çocuk bir yetim çocuğu, bir şehit çocuğu ya da gazi çocuğu olabilir, bunu nasıl içinize sindireceksiniz? Tamamen keyfîliğe açık, istismara açık bir değişiklik. Hakikaten merak ediyorum; işleyen, oturmuş bir sistem varken bu değişikliği önermekle, onların hakkını gasbetmekle, bunun önünü açmakla millete hizmet etmiş mi oluyorsunuz?

"Bu meseleye `evet' dememiz mümkün değildir." diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)