| Konu: | SİYASETTE GERİLİM VE PROTESTOLARA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 05.07.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasette gerilim ve son protestolar üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kendinizden başka kimseyi dinlemezseniz, "Dediğimiz dedik." tavrı içerisine girerseniz, toplumu gererseniz ve pervasız bir biçimde bu germeye devam ederseniz, sonunda sosyal patlamalara sebep olursunuz. Son zamanlarda Türkiye, bir gerilimden diğerine savrulan bir ülke konumuna gelmiştir. Kitleler burnundan soluyor, halkın bir kısmı sokaklarda. İnsanlar, yaşam alanlarına müdahale edildiğini ve bu durumun tahammül sınırlarını aştığını düşünüyorlar. İktidar ise sokağa dökülmüş kitleleri evlerine döndürecek çözümü arayacak yerde tam tersini yapıyor. "Sizin 100 bin topladığınız yerde ben 1 milyon toplarım.", "Evde tutmakta zorlandığımızı söylediğimiz yüzde 50'yi sokağa sürerim." şeklinde bir strateji izliyor. AKP iktidarı, mitinge mitingle, direnişe direnişle, sokağa sokakla, gerilime gerilimle dişe diş politikası izliyor. Bu, bir iktidarın yapacağı iş değildir. Bu, mafya örgütleri arasında olan rekabeti yansıtan bir şeydir ve devlet yönetimine yakışmaz. Böylece, kitleler karşılıklı olarak mobilize ediliyor. Bu durum, barışa ve sükûnete hizmet etmiyor.
Başbakanın üslubu ve yönetimi, yapıcı, yatıştırıcı olması gerekirken kışkırtıcıdır. Başbakan Erdoğan, iş çevrelerine bedel ödettireceğinden bahsediyor; otelleri, iş adamlarını, sanatçıları hedef gösteriyor, ümük sıkmaktan bahsediyor. Başbakan Erdoğan, kitleleri itidal, sağduyu, sükûnet ve soğukkanlı olmaya çağırmamış, sokak hareketlerinin nedenini komplolara, çözümünü de güvenlik güçlerine emanet etmiştir. AKP, Gezi Parkı'na alternatif olarak devlet destekli parti mitingleri düzenlemiştir; hiçbir gereği yokken toplumu geren, bölen, kutuplaştıran bir tavır takınmıştır.
Unutmamak gerekir ki demokrasilerde? Biraz bunlardan yararlanın, sizin için konuşuyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, teşekkür ederiz Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Gelecekte, sizi, benden başka savunacak kimse kalmayacak, onun için sizin için konuşuyorum, dinleyin.
Unutmamak gerekir ki demokrasilerde yüzde 50 ile iktidar olmak önemlidir ancak demokrasiyi sürdürebilir kılmak için?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, burada mı gelip avunacaksınız?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - ?yüzde 100'ü şu veya bu biçimde kararlara ve yönetime de katmak gerekmektedir. Demokrasi, evet; sürdürülebilir demokrasi katılımcı demokrasidir, o daha çok evet; buna özellikle dikkatinizi çekiyorum. Hükûmet, şiddetten uzak geniş kitlelerin sokağa dökülme nedenlerine cevap bulmak zorundadır. Bilinmelidir ki sosyal hareketler bütünüyle komplo olmaz ancak komplocular sosyal hareketlerden yararlanabilirler değerli milletvekilleri.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, konuyu biraz aç da daha çok anlayalım.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Başbakan Erdoğan'ın kitlelerin karşısında "Camiye ayakkabıyla girdiler, camide içki içtiler." sözleri, kitleleri galeyana getirecek türden provokatif sözlerdir. "Reyhanlı'daki saldırıda 52 Sünni kardeşimiz öldü." sözleri, tehlikeli ve bölücüdür.
Yüce kitabımız diyor ki: "Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlarla senin hiçbir ilişiğin olmaz." "Fitne katilden de beterdir."
Muhteşem Süleyman, birliğin ve bütünlüğün önemini "Olmaya bahtü saadet dünyada vahdet gibi." yani "Olmaya AKP iktidarı halk arasındaki birlik gibi." demeye getiriyor. Titreyin ve kendinize gelin!
Yavuz Sultan Selim de aynı şeyi söylüyor: "Milletimde ihtilâf ü tefrika endîşesi/Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni." diyor.
Akif "Tefrika girmezse bir millete düşman giremez/ Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez." diyor.
Ey Başbakan, ey AKP! Eba, ecdat böyle diyor, daha ne desin; o zaman siz niye böyle yapıyorsunuz? "Eba, ecdat" diye diye, eba, ecdat ne diyorsa tersini yapmayı nereden öğrendiniz; hangi ideolojiden, hangi kaynaktan aldınız, bunu bir açıklayın.
Değerli milletvekilleri, bir başka hadise de yine bununla ilgili olarak Lice'deki karakola yönelik protestoların arka planını çok iyi okumak gerekmektedir. Hükûmetin devlet konusunda gaflet, ihmal ve dalalet içine girmemesi gerekir. Her nedense, AKP Hükûmeti, kendisine yönelik darbe ve eleştirilere haddinden fazla duyarlı olmasına karşın, devlete karşı yapılan darbe ve hareketleri görmezlikten gelmektedir. Terör örgütü ve uzantıları "Burayı karakol yapma." diyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ama yapıyor değil mi Hocam?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - "Bölgede güvenliği güçlendirecek adım atma." diyor, Hükûmet yetkilileri âdeta tövbe istiğfar eder gibi, kalekol ve karakolların inşa faaliyetleri karşısında "Onların ihalesi daha önceden yapılmıştı." ya da?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Daha da yapacağız Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - ?"Yenileri yapılmıyor, eskileri onarılıyor." ya da "Lice'de yapılan karakol yoktur." şeklinde utanç verici açıklamalar yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - AKP, devletin olduğu bir yerde karakol da olacağını bilmiyor, güvenliğin olacağından da haberi yok.
Daha vardı ama son söz olarak söylüyorum: Bölücülüğün olduğu yere güvenliği, zulmün olduğu yere adaleti, ayrılığın olduğu yere birliği götürmek hem vatanseverliğin hem de siyasetin görevidir.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)