GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ SAKİNE ÖZ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ANADOLU AJANSI YÖNETİM KURULU KADROSUNUN İKTİDAR PARTİSİYLE KURDUĞU BAĞLANTILARIN, KURUMUN HABERCİLİK ANLAYIŞINDA VE KAMUSAL GÖREV ÜSTLENEN YETKİLİLERİN TARAFSIZLIK ANLAYIŞINDA YARATTIĞI OLASI ETKİLERİN BELİRLENMESİ, ANADOLU AJANSININ SON DÖNEMİNDE HİSSE ARTIRIMI SIRASINDA YAŞANDIĞI İDDİA EDİLEN HUKUKSUZLUKLAR KONUSUNDA AYRINTILI ÇALIŞMALARIN YAPILMASI AMACIYLA 25/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 5 TEMMUZ 2013 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:131
Tarih:05.07.2013

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki Gezi Parkı eylemleri ekseninde yarı devlet teşekkülü durumunda olan Anadolu Ajansının takındığı habercilik anlayışı üzerine verilmiş bu önergeyi önemsiyoruz. Yalnız, sonda söyleyeceğim cümleyi başta ifade edeyim, meramımı biraz daha anlaşılır kılabileyim.

Öncelikle, hem birey olarak hem parti olarak biz toplumsal üretim ve paylaşıma dayalı bir mülkiyet anlayışına sahibiz. Bu nedenle peşkeş çekme anlamındaki bütün özelleştirmelere karşı çıktık ancak bugüne kadar, özellikle 1980'den sonra Türkiye'de iktidar olmuş bütün iktidarlar özelleştirmeleri savundular ve Türkiye'nin kâr eden kurumlarını bir bir sattılar. Ama ne hikmetse kimse TRT'ye ve Anadolu Ajansına ilişkin olarak hiçbir şey söylemiyor. Açıkça ifade ediyorum: Bu kadar özelleştirme yaptınız, Anadolu Ajansını ve TRT'yi de özelleştirin. Devlet, Anadolu Ajansından da, TRT'den de el çekmek durumundadır. Devlet, hükûmet, Anadolu Ajansından, TRT'den el çekmediği sürece, bu kurumları toplumun sırtındaki kambur olmaktan kurtarmadığı sürece bu kurumlar düzelmez.

Hiç şikâyet etmeye gerek yok. Elbette ki iktidarlara bu kadar göbekten bağlı bir yayın kuruluşunun Gezi Parkı eylemlerinde halktan yana habercilik yapacak hâli yok, hükûmetten, devletten yana habercilik yapacak. Burada garipsenecek bir şey yok. Genel Müdürün sözleri aktarılmış, vesaire. Hepsi haklı. Basın-yayın ahlakıyla ilişkilendirilebilecek hiçbir tarafı yok bunun ancak durum bu. Bu anlayıştan, bu kurumlardan, bu kurumları kambur olmaktan çıkarmak gerekir. Diğer yaptığınız özelleştirmelerin hepsinin karşısında durduk, yanlışlığını ifade ettik ama madem ki hepsini sattınız, her şeyi sattınız; basın yayın kuruluşlarını Türkiye'de muhalefet güçlerine karşı, demokrasi güçlerine karşı sopa olarak kullanmaktan vazgeçin ve onları da satın, özelleştirin. Sahibinin kim olduğu belli olmayan kurumlar istemiyoruz bu memlekette. Anadolu Ajansının, öteden beri, hükûmetlerin politikalarına endeksli olarak yayın yapmak durumunda olduğunu herkes biliyor, hakeza TRT'de de öyle. Tekrar ifade ediyorum, bu durumu garipsemiyoruz. Ancak, gezi eylemlerini ve devamındaki gelişmeleri değerlendirdiğiniz zaman başka bir kapıya çıkarsınız. Anadolu Ajansı ya da TRT ya da size yandaş yayın kuruluşları Gezi Parkı eylemleriyle ilgili olarak yalan yanlış bilgiler, haberler yaptı da ne oldu? Gezi Parkı eylemleri sizi sarstı mı, sarsmadı mı? Türkiye'deki totaliter gidişata dur dedi mi demedi mi? Dedi; gün gibi ortada ve bunu hiç kimse gizleyemedi. Ne Anadolu Ajansının yanlı haberciliğiyle ne TRT'nin yanlı haberciliğiyle ne de size bağlı başka özel yayın kuruluşlarının yanlı haberciliğiyle bunu örtemediniz. Gezi eylemlerinin yani ekolojik, demokratik talepler içeren tarafında olduk, olmaya da devam ettik. Bugün de aynı noktada duruyoruz, o gün ne söylediysek bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Evet, Gezi Parkı'ndaki ağacın sökülmesine de karşıyız, Hasankeyf'in sular altında bırakılmasına da karşıyız. Böyle tutarlı bir politikanın sürdürücüsü olduk, sürdürücüsü olmaya devam edeceğiz ancak bu konuda herkesin aynı tutarlılık içerisinde olduğunu, maalesef, ifade etme şansına sahip değiliz, aynı tutarlılığı görmedik. Gezi Parkı'nda gaz bombası atan, tazyikli su sıkan, insanları coplayan, çadırları yakan polis ne ise Diyarbakır sokaklarında insanları coplayan polis de aynıydı. Hep bekledik, bir gün burada şöyle tutarlı bir duruşla karşılaşmak istedik. Ya bu insanlar, bu polis, bu asker, yıllardır bu halka işkence ediyor, dövüyor, milletvekillerini darp ediyor. Kaç milletvekilinin ayağı kırıldı, kolu kırıldı, çıt çıkmadı; ta ki Gezi Parkı'na kadar, Gezi Parkı sonrasındaki eylemlere kadar.

Bir başka yerde ifade ettim, tekrar ifade edeceğim burada: Gezi Parkı eylemlerinin çok faydalı sonuçları var, okunmaya değer. Öncelikle, Hükûmetin pervasızlığına, Hükûmetin diktatoryal yaklaşımlarına bir "dur" demek oldu bu.

AHMET YENİ (Samsun) - Otobüsleri, devletin mallarını yaktılar.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bu, en önemli sonuçlarından bir tanesidir ama en az bunun kadar önemli olan bir tarafı daha var: Cumhuriyet Halk Partisinin de kafasına gaz bombası değmiş olmasıdır. İktidarıyla, muhalefetiyle ülkeyi ne hâle getirdiğinin?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Ne oldu? Ne oldu? Bir daha tekrar eder misin Adil Bey.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Siz muhalefet partisi değil misiniz? Siz de muhalefetsiniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Adil Bey, bir daha tekrar eder misin.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Senin kafana düşse ne yapacaksın?

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bizim çokça kafamıza çarptı o gaz bombası, çokça çarptı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Ha, bizim de kafamıza çarptı.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Ana muhalefetiyle, iktidarıyla bu ülkeyi ne hâle getirdiğinizi gördük birlikte.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Açıkla, izah et.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - "Bana dokunmayan, bana dokunmadıkça?"

RECEP ÖZEL (Isparta) - "Yılan yaşasın." demiyoruz.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - "?yılan yaşasın." dediniz, bu noktaya getirdiniz.

AHMET YENİ (Samsun) - Otobüsler yakıldı, bunlara bir şey demeyecek misiniz?

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Otobüsler yakıldığı zaman da karşı çıktık, söyledik. Ama size bir soru sorduk: "İstanbul'da on yedi yaşındaki kız çocuğunun, otobüste yakılan kız çocuğunun Sayın Başbakan yardımcısının ifade ettiği gibi, örgüt içine sızdırılmış, sızdırıldığı ifade edilen bin devlet görevlisinden biri yaptı mı, yapmadı mı?" Bu soruyu sorduk, niye cevap vermediniz? İşinize gelince konuşursunuz, işinize gelmeyince dut yemiş bülbül gibi olursunuz. Şimdi sataşsanıza, şimdi sataşsanıza! Bu sorunun cevabını verecek misin burada? Buyur gel, bu sorunun cevabını burada ver. O kız çocuğunun katili bir devlet görevlisi olabilir mi?

AHMET YENİ (Samsun) - Olamaz.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Niye bu sorunun cevabını vermiyorsunuz, sorduk.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Olamaz.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bal gibi de olabilir.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Olamaz, olmamalı.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Buyurun gelin, gelin açıklayın, niye açıklamıyorsunuz? İşinize gelmez.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Cevabını bilirsek açıklarız, bilmezsek açıklamayız.

BAŞKAN - Sayın Zozani, karşılıklı konuşmayalım lütfen, Genel Kurula hitap edelim.

Sayın milletvekilleri, lütfen?

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Buradaki her milletvekili Genel Kurulun bir bileşenidir Sayın Başkan, onlar sataşıyorlarsa biz de cevabını veririz elbette ki.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - O kadar detayı biz bilmeyiz ya, nereden bileceğiz!

BAŞKAN - Lütfen!

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bu detayı sizin Başbakan Yardımcınız açıkladı Sayın Milletvekili, kendinizden haberiniz yok. Açın, bakın, Sayın Bozdağ'ın, Bekir Bozdağ'ın açıklamalarını okuyun, bir yıl önceydi çok fazla uzun zaman da olmadı. Bunları ifade ediyoruz, bunları size hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz.

Basın-yayın kuruluşları, Türkiye'de hükûmetlerin sopası olmaktan kurtarılmalıdır. Maalesef, Türkiye'de basın-yayın kuruluşları hükûmetlerin sopası durumundadır, özellikle TRT ve Anadolu Ajansı; buradan kurtarmak lazım. Bunu kurtaramadığımız sürece, bu işi buradan, hükûmetlerin tekelinden çıkarmadınız sürece, Türkiye'de ne demokrasiden söz edebilirsiniz ne de düşünce ve fikir hürriyeti özgürlüğünden söz edebilirsiniz ne de basın özgürlüğünden söz edebilirsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Varsanız gelin, böyle köklü bir düzenleme yapalım; basın-yayın organları, soğuk savaş dönemi argümanlarıyla yayıncılık yapmaktan vazgeçsinler.

Önerge bu boyutuyla önemlidir, bu boyutuyla önergeyi destekliyoruz.

Yüce kurulu saygıyla selamlıyorum.