| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 132 |
| Tarih: | 06.07.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuştuğumuz, üzerinde yoğunlaştığımız ya da üzerinde şu anda görüştüğümüz yasayla, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının yani Kültür ve Turizm Bakanlığının bir kurumunun yönetmeliğine ilişkin bir değişiklik söz konusu, onu konuşuyoruz fakat burada Kültür ve Turizm Bakanlığından kimse yok. Burada bu Yazma Eserlerle ilgili de herhangi bir bürokrat arkadaş yok ve bunu konuşuyoruz. Çünkü o kadar çok kanuna bu torbanın içerisinde rastlıyorsunuz ki her biri karşımıza ayrı bir sorun olarak çıkıyor. Onun muhatabı da maalesef burada olmuyor.
Şimdi, aslında, bu 51'inci maddede? Başkanlık, Türk el sanatları dâhil belli bir uzmanlık gerektiren nitelikteki iş ve hizmetler için yerli veya yabancı kişileri istisna akdi veya iş sözleşmesi hükümleri çerçevesinde sözleşmeli olarak istihdam edebilir. Bu şekilde istihdam edileceklerin sayısı başkanlık toplam kadro sayısının yüzde 10'unu geçemezdi, geçmiş dönemde böyleydi. Yani uzman kişiler yüzde 90'ını meydana getirecek Bakanlığın içerisinde ancak bunların yüzde 10'u kadar dışarıdan bu yazma eserlerle ilgili insan istihdam edilebilecekti. Şimdi bunu yüzde 30'a çıkarıyor Bakanlık, yüzde 5'e düşürecek yerde, çalışma ve faaliyetleriyle bunu dışarıdan adam istihdamına imkân vermeyecek konuma getirmesi gerekirken tam tersi, yüzde 10'dan yüzde 30'a çıkarıyor. Belki gelecek sene yüzde 50'ye çıkaracak, ondan sonra da bu daire başkanlığını herhâlde dışarıya ihale edecek.
Şimdi, yazma eser konusu hayati bir konudur. Yazma eserlerin, Türk yazma eserlerinin tamamının zamanımıza kadar gelmemiş olduğunu biz İbni Nedim'in Kitâbu'l-Fihrist'inden ve Kâtip Çelebinin "Keşfu'z-zünun" isimli kitabından biliyoruz. Bu iki kaynakta adı geçen bazı kitapların bugün dünyada hiçbir kütüphanede bulunmadığı da biliniyor. Bu eserler nasıl yok oldu? Bir talihsizlik olarak iç savaşlar sırasında, yabancı işgaller sırasında, yapılan savunma savaşları sırasında gereken ihtimam gösterilmediği için birtakım yazma eserlerimiz maalesef yok olmuştur. Zamanın yıpratıcı etkisi, nem, ısı, ışık gibi fiziki olaylar neticesinde mantarlanıp yok olan kitaplarımız da vardır.
Endülüs Gırnata'da da Hristiyanlar tarafından, bilindiği gibi, yüz binlerce İslami yazma eser kitabının yakıldığı da biliniyor. Gelenekli sanatlarımızın bir kısmının ilk örnekleri, asılları yazma eserlerimizdedir. Bu sanatlarımızın menşelerini ve asıllarını yazma eserlerimizden takip edebiliyoruz. Aynı zamanda bu eserler, bulundukları yörenin ve yazıldıkları devrin sanat anlayışı hat, tezhip, minyatür ve ebru gibi sanat örneklerinin asıllarını üzerinde bulunduruyorlar.
Yazma eserlerden anlayan uzman eleman yetiştirilmesi gerekir. Bu elemanlar eserleri derinlemesine tasnif ve tarif etmeli, genişçe konu kartoteksleri çıkartılıp kütüphanelerin en gözde yerine, rahatça ulaşılabilecek, girişe en yakın yerlere bırakılmalı, kataloglar hazırlanarak ilim dünyasının hizmetine sunulmalıdır.
Osmanlılar zamanında yapılan kütüphane binalarının tamamına yakınının alt kısımları ve bodrum katları vardır. Bu katlar boştur. Kitapları rutubetten korumak için bodrumun üstüne yapılmışlardır. Atıf Efendi, Ragıp Paşa, Murat Molla kütüphaneleri böyledir. Kitaplar rutubetli mekânlarda saklanmamalı, güneş görmemeli, tozlu mekânlarda bulundurulmamalıdır. Depolara kapasitesi kadar kitap konulmalı, raylarda sıkıştırılmamalıdır. Devlet 1900'lerin başında iyice zayıflamaya başladığında Balkanlarda dönüş süreci başlamıştır. Sürekli arazi kaybediyoruz. Arazi kaybetmek sadece toprak kaybına neden olmuyor, iktisaden bir çöküşü de beraberinde getiriyor. Sonuç itibarıyla, yazma eser kütüphanelerinin bakımı yapılamayacak bir duruma geliyor. Bu sebeple, 1918'de "Vakıflar Nezareti" diye bir heyet kuruluyor ve geri dönüş sürecinde perişan olan bu kitapları Yavuz Sultan Selim Camii'nin bahçesinde toplamaya karar veriyorlar. Kitapların buraya sığmayacağı da anlaşılınca Süleymaniye Medresesine taşınıyor. Yusuf Has Hacip'ler, Kutadgu Bilig'ler, Kaşgarlı Mahmut'lar, Dede Korkut'lar? Onlardan gelen yüzlerce kitapları var. Bugün bu kitapların bir kısmı kamuoyunun önüne çıkarılmamış kitaplar. Buradan açıkça söylüyorum: Yazma eseri bin yılın üzerinde olan kitapları bulunan milletler kendilerini "büyük millet" ve "tarihî millet" olarak ifade ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Yazma eserlerin bu yönü itibarıyla çok büyük, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olduğunu, kültürel kodlarımızın orada bulunduğunu, bunlara yönelik ciddi, kalıcı tavrın ve uzun vadeli stratejilerin devreye sokulması gerektiğini söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Yani, ipe sapa gelmeyen konuları konuşana kadar şu yazma eserleri konuşalım, bir dakika da sabredin, ne olur yani?