GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:133
Tarih:07.07.2013

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 478 sıra sayılı Teklif'in 72'nci maddesinin (b) bendinde değişiklik amacıyla vermiş olduğumuz önergeden dolayı huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Teklifin 72'nci maddesinin (b) bendi 660 sayılı Kararname'nin 9'uncu maddesinin (n) bendini yürürlükten kaldırmaktadır. Henüz çıkarılalı iki yıl bile olmayan 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin bu hükmünün madde metninden çıkarılmasının uygun olduğunu değerlendiriyoruz. Önergemiz bu mahiyettedir, tasviplerinize tabidir.

Müzakere ettiğimiz bu teklif 102 milletvekili tarafından verilmiş bir teklif ile Hükûmet tasarısını birleştirmekte ve "sayısı tespit edilemeyecek" diye ifade edebileceğim miktarda kanun ve kanun hükmünde kararnamenin değiştirilmesini amaçlamaktadır. Önümüzdeki teklif ve komisyon raporu öyle facia ifadeler ve hükümler içermekte ki inanmak mümkün değildir. Teklifi hazırlayanlar, imza atanlar içeriğini bilmiyorlar çünkü okumamışlar, sadece imza atmışlar, çünkü teklif onlar tarafından hazırlanmamış, birileri hazırlamış. Kaç madde olarak Komisyona gelmiş, bu biliniyor ama Komisyondan çıkan hâlinin kaç madde olduğunu tespit etmek için ciddi bir uzmanlık gerekiyor. Genel Kurulda görüşülürken âdeta bir kör değneği olan komisyon raporlarından sadece Bayındırlık, İmar Komisyonu Raporu elde var, diğer komisyon raporları yok çünkü havale edildiği hâlde görüşülmemiş. Sebep: Acelemiz var, hemen çıksın diye, öyle mi? Peki, aylardır çalışıyoruz, niçin daha evvel getirmediniz? Cevap: Geniş zamanda incelenirse, müzakere edilirse teklifin içine gizlenmiş hinlikler açığa çıkacak. Onun için dar ve sıkışık zamanda, kimseyi uyandırmadan Genel Kuruldan geçirelim isteniyor. Bu karmaşanın içinde, teklifin sahibi olan iktidar kanadının vekilleri zaten içeriğine bakmadan el kaldırıp kabul oyu veriyorlar. Biz ise yanlış, haksız, adaletsiz olan kısımları işaret edip iktidar partisinin saygın milletvekillerini uyarmaya çalışıyoruz ama nafile. Parmaklar çoğu zaman neye kalktığını bile bilmeden havaya kalkıyor ve kabul oyları geçit resmi yapıyorlar. İnanın, her parti lideri böyle bir Meclis kadrosu için dua ediyordur. Tasarının Genel Kuruldan kaç madde olarak çıkacağı da sadece Cenab-ı Allah'ın bileceği bir şey. Genel Kurulda iş bitti diye boşuna bekliyoruz çünkü kamu kurumlarından hâlâ yeni talepler geliyor ve önergeler sıraya giriyor.

Bütün bunların doğal sonucu olarak iş hem gün içinde saat itibarıyla hem de gün sayısı itibarıyla artmakta. Bu da resmî tatil gününü çoktan aşmış Meclis çalışmalarının milletvekilleri üzerinde gerginlik olarak tezahürüne sebep olmaktadır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bütün bu olumsuz yönlerine rağmen sıkışık zamanda gergin müzakerelerle ortaya çıkacak yasa toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmekte midir? Keşke evet diyebilseydik ama maalesef bu sorunun cevabı da hayır. Bu teklifin 4/B'li sözleşmeli personelin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu teklifin özel kanunlara göre sözleşmeli personelin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu teklifin 4/C'li geçici personelin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu teklifin geçici ve mevsimlik işçilerin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu teklifin üniversite mezunu ve teknik personel olarak çalışan işçilerin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Kamuda kangren olmuş, devletin asli ve sürekli işlerini gören, âdeta kölelik düzeni gibi çalıştırılan taşeron şirket işçilerinin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla, mübarek ramazan ayının şerefe gününde yaptığımız bu çalışmaların devlet ve millet adına çok iyi işler içerdiğini söylemek mümkün değildir. Hükûmetin üyeleri tarafından tüm kamuoyunda söz verildiği hâlde taşeron işçilerine ilişkin düzenlemenin nerede olduğunu merak ediyoruz. Halk eğitim usta öğreticileri hiç mi aklınıza gelmiyor? Onlar da bu ülkenin insanı değil mi, niçin hatırlamıyorsunuz? Polislerimiz gözünüzün içine bakıyor, verdiğiniz sözlerin nerede kaldığını merak ediyorlar. Çalışma saatleri, şartları itibarıyla en fazla bunalım geçiren ve intihar oranı en yüksek olan polislerimizden niçin özlük haklarını, daha da basit ve net ifadeyle 3600 ek göstergeyi esirgiyorsunuz? Eş değer güvenlik görevlilerinin ek göstergesi 3600 iken onlarınki niçin değil? Hükûmetlerinizin her işini başarıyla yapan, en kritik görevlerin altından kalkabilen mülki idare amirlerinin, muadil meslek mensuplarının özlük haklarının geride kalmasına nasıl razı oluyorsunuz? 1'inci sınıf uygulamasından yararlanamadan emekli olanların haklarını teslim etmek adalet değil midir? 1'inci sınıf olup da çalışan mülki idare amirlerinin ek göstergelerini 6400 seviyesine çekme sözünü hem eski Bakanımız İdris Naim Şahin Bey'den hem de Muammer Güler Bey'den duymadık mı, sevinmedik mi? Evet, duyduk ve sevindik. Peki, Hükûmet niçin bu teklifi torbanın içine atmıyor? Devletin ve Hükûmetin temsilcisi mülki idare amirleri üniter devlet yapısının en önemli görevlileridir. Yoksa "Üniter yapıyı nasıl olsa bozacağız, mülki idareye de ihtiyaç kalmayacak." mı diyorsunuz?

Bu duygularla önergemizin kabulünü diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)