GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:134
Tarih:08.07.2013

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında deminden beri konuşmaları izliyoruz, bundan önceki günlerde de aynı şekilde. Bir alışkanlık hâline gelmiş şekilde, komisyon "Katılmıyoruz.", Hükûmet "Katılmıyoruz, katılamıyoruz." diyor. Milletvekillerine bakıyorum, buradaki konuşmalarda bir elin parmakları kadar kişi ancak konuşulanları dinliyor, diğerleri kendi aralarında birtakım sohbet içerisinde bulunuyorlar. Şimdi, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi yani yasama organı, Türkiye'nin en yüksek organı. Burada muhalefet birtakım konuları dile getirir, eksikleri söyler, düzeltilmesini istedikleri konularda görüş bildirir, komisyon katılır veya katılmaz, doğrudur, Hükûmet katılır veya katılmaz, bu da doğrudur ama en azından bu konuşulanların dinlenmesi, sohbetlere ara verilmesi gerekir çünkü ciddi bir iş yapılmaktadır.

Ciddi bir iş yapılmaktadır diyorum çünkü cumhuriyet kurulalı doksan yıl oldu. Doksan yıldır, ne gariptir ki tutanaklara bakacak olursanız Türkiye Büyük Millet Meclisinde en çok konuşulan konu Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili konular yani doksan yıldır Türkiye'de, Millî Eğitim Bakanlığının genel yapısı itibarıyla, rayına oturtulamamış bir sistemden söz ediyoruz. Sürekli olarak değiştirilen, yok kredi usulü, yok ders geçme usulü, yok sistem olarak 5+3, 3+5, 4+4+4 fakat daha sonra da bunları bir şekilde çok zaman geçmeden, üç ay geçmeden, bir sene geçmeden tümünü değiştiren bir anlayış.

Gerçekten, değerli milletvekilleri, samimi olarak söylüyorum, bakın, "Millî" adını taşıyan iki tane bakanlık vardır: Birisi Millî Eğitim Bakanlığı, birisi de Millî Savunma Bakanlığıdır. "Millî" kelimesinin anlamını hepiniz biliyorsunuz yani millete ait olandır, milletin benimsemiş olduğu, onun kültürü, onun değerlerine önem veren bir anlayışı sergiler. "Millî" diyoruz, millete aittir, milletin tümünü kapsayan bir anlayışı ifade eder. Şimdi, siz Millî Eğitim Bakanlığı gibi böylesine güzide ve değerli bir kurumda doksan yıldır eğitim sisteminizi rayına oturtamamışsanız, hangi hedeflere hizmet edeceğinizi belirleyememişseniz ve sürekli olarak ders kitaplarında değişimler meydana getiriyorsanız kusura bakmayın ama neyi denetleyeceksiniz? Öncelikle sistemi oturtmanız lazım ki ondan sonra denetleme sistemine geçesiniz. Bakın, burada en büyük zaaf buradan kaynaklanıyor. Yani şurada gördüğümüz maddelere bakacak olursak denetçi yardımcılığına nasıl atanabildikleriyle ilgili görüşmeler yapılıyor veya bununla ilgili maddeler ortaya çıkarılıyor. Efendim, bundan önce o insanların neyi nasıl denetleyeceklerini çok iyi belirlememiz gerekiyor. Bakın, size bir örnek vereyim: Bunun yolu bu değil yani sürekli olarak şu hükûmetin veya bu hükûmetin bunları değiştirmesiyle bu iş rayına oturmaz.

Bu işin temelinde yatan, bu atamalar dâhil olmak üzere bunu söylüyorum, liyakate bağlı bir atama yapılması gerekir. Siz her şeyden önce belli bölgelerinize kendisini daha henüz ispat edememiş, yeni öğretmenliğe başlamış insanları âdeta bir sürgün bölgesi olarak görüp atama yapıyorsanız, oralara tecrübeli insan atamanız gerekirken bunları yapmıyorsanız, daha kolay olan yerlerde tecrübe kazandırmadan yapıyorsanız zaten başarıya ulaşamazsınız. Efendim, "YİBO'mu olsun yoksa tek tek normal okullar mı olsun?" problemini çözememişsiniz. Hâlâ, bakın Kayseri gibi Anadolu'nun tam ortasında hem de gelişmiş olduğu söylenen bir ilimizde bile hâlâ taşıma sistemi ile eğitim yapıyorsanız eğitimi yoluna koydum diyemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, aslında Türkiye'deki sistemin en çarpık konularından birisi liyakat sahibi insanların layık oldukları yerlere getirilip getirilmemesi meselesidir veya oraya getirilmiş olan kişilerin siyasi sebeplerle oradan alınıp başka yerlere nakledilip edilmeme meselesidir. Osmanlı Devleti gibi bundan yedi yüz yıl önce yaşamış bir devlette bile liyakat kanunu vardır. Kimin hangi göreve hangi görevlerden sonra gelebileceği belirlenmiştir. Böylece, o göreve geldikten sonra herhangi bir aksama olmadan doğrudan hizmet edebilme imkânı verilmiştir. Dolayısıyla, biz sistemi kökten ele alıp gerçekten bu ülkeye yararlı hâle getirmek zorundayız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)