| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 134 |
| Tarih: | 08.07.2013 |
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Daha önce teravih namazına giden arkadaşlar vardı, deminki konuşmamın devamı... O nedenle de teravih namazını kılan arkadaşlarımızın namazlarını Allah kabul etsin diyorum. Devam ediyorum oradan.
Halk, AKP Hükûmetinin yaratmak istediği korku toplumu korkularını yenmiştir artık. Halkın sesinden korkanlar şiddete, zulme başvursalar da artık korkmak yok. Gençlerimiz korkularını mizah ile yaratıcı direnişleriyle aştılar. Artık korku çanları başkaları için çalmaktadır. İstanbul'da haftalardır yaşanan gazlı, TOMA'lı polis şiddeti, iki gün önce anayasal haklarını kullanmak için toplanan insanlara karşı satırlı, sopalı magandalarla başka bir boyuta ulaştı. Sanırım, artık tutamadıkları yüzde 50 meydanlarda, hem da satırlarıyla, palasıyla? Elinde karanfil olanlara tahammül edemeyenler satırlara, sopalara tüm sokakları açtılar. Şimdi, adalet bunun neresinde?
Bugün, Vali dalga geçer gibi parkı aç-kapa yaptı. Bari, parka giremeyecek olan halkı açıklasın, bir de girme genelgesi yayımlasın. Artık bu kadarı da rezalet. Gözaltına alınanlar, AKP'nin yağma ve talan politikasına direnenlerdir. Hepsinin bu anlamda ve bu akşam gözaltına alınan herkesin bir kez daha ivedilikle serbest kalmasını buradan diliyorum.
Onlarca kişi Gezi direnişine destek verdikleri için, tweet attıkları için, şarkı yazdıkları için içerideyken eli satırlı magandalar serbest bırakıldı. İşte, AKP'nin yarattığı adalet: satırlarla vuranlar dışarıda, satırlarca yazanlar içeride. Gezi direnişçileri, özgürlüğü için yaşayan gazetecilerimiz, milletvekillerimiz, yıllarca nasıl bir Türkiye istediklerini satır satır anlattılar, şimdi, kalemleriyle satırları yazanlara satırlarıyla saldırıyorlar.
Bu ülke Maraş'ı, Çorum'u, Sivas'ı gördü. Satırları, yangınları gördü. Yeni bir nesil, gencecik çocuklarımız iki gün önce Maraş'ı, Çorum'u yaratan zihniyetlerin satırlarıyla tanıştı. Gençlerimiz Maraş'la, Sivas'la, Çorum'la bir kez daha tanıştı. Başbakanımız, "Polisimiz destan yazdı." demişti. Evet, Gezi direnişinde Abdullah Cömert'in, Ethem Sarısülük'ün, Mehmet Ayvalıtaş'ın, canlarımızın üstünde destan yazdılar. Yeni destanları satırlı, sopalı magandalar mı yazacak, bunu hep beraber göreceğiz.
Ülkemiz yangın yeri, biz torbaya sıkıştırılan yasaları görüşüyoruz. Başbakan bir açılışta aynı sözleri söylemeye devam ediyor. Burada yasal şiddet uygulanıyor. İki gün önce 37 yaşındaki polis memuru Erol Benzer, Çeşme Adliyesi önünde hayatına son verdi. Genç polis, demokrasi, adalet ve özgürlük hakları için intihar ettiğini yazdı. İntihar etmeden önce Facebook sayfasında şu notu paylaştı: "Polisin de adalete, insan gibi yaşamaya ve insan gibi çalışmaya hakkı olduğunun farkına varılması ve `Demokrasi adına daha fazla polis yaşamına son vermesin, bu son olsun' diye İzmir-Çeşme Adliyesi önünde kendimi şehit ediyorum. Umarım işe yarar, sesimiz duyulur, siz geride kalan meslektaşlarım hak ettiği özgürlük haklarına ve insan hakları ile insani koşullarda yaşayıp çalışma şartlarına kavuşursunuz!" diye çok net mesaj verdi.
İşte böyle çalıştırdığınız, böyle zorladığınız, böylesine üzerinde baskı kurduğunuz ve onların da artık yaşam ve çalışma koşullarını ne hâle dönüştürdüğünüz bir süreci yaşıyoruz. Otoriter ve baskıcı zihin yapınız, çıkardığınız yasalara da yansıyor. Bu yasalar kaptı kaçtı yasalardır, bu yasalar demokrasiyi katleden yasalardır, bu yasalar hukuku katleden ve işlemez hâle getiren yasalardır. Bundan sonraki bölümde diğer kısma devam edeceğim.
Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)