| Konu: | SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 138 |
| Tarih: | 12.07.2013 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle bu tasarının zamanlamasının çok manidar olduğunu dikkatlerinize sunmak istiyorum çünkü torba kanun görüşülürken de söyledik, daha önceki yapılan anlaşmaya göre böyle bir şey yoktu. Dolayısıyla, yapılan müzakerelere paralel olarak, galiba, biz de diyoruz ki, hele hele son birkaç gündür yapılan çalışmalar sonucunda, Sayın Başbakanın ve bazı kabine üyelerinin açıklamalarından bu çalışmaların devamının olduğu da anlaşılıyor. Onun için, acil olmayan bir kanunu burada görüşüyoruz.
Öncelikle, söyleniş amacı, bu tasarının buraya getiriliş amacı olarak söylenen şey, "Efendim, bunlar daha önce darbelere dayanak teşkil etti." sözü açıkçası çok saçma geliyor bize çünkü kanunla darbe yapılamayacağı gibi kanunla da darbenin önlenme şansı yoktur. Bu, demokratik olgunlukla ilgili bir durumdur.
Şimdi, arkadaşlar, en çok tartışılan konulardan bir tanesi, burada askerlik tanımıyla ilgili bir şey var. Daha önce orijinal olan 2'nci maddede deniliyor ki: "Türk vatanını, istiklal ve Cumhuriyetini korumak için?" Şimdi bakıyoruz, sadece "Askerlik sanatını öğrenmek, yapmak, mükellefiyetidir." diyor.
Açıkçası, geçmişte bizim üniversitelerden önce, lisede edebiyat tartışmalarında meşhur bir konumuz vardı "Sanat sanat için midir, sanat toplum için midir?" diye, benim o aklıma geldi. Yani, şimdi, sanat olsun diye savaşacak mıyız? Baş tarafını kaldırınca "savaşma sanatıdır" diyorsunuz. Burada askerlerimiz var, komutanlarımız var. Vallaha, Sayın Bakanım, kusura bakmayın, ben sanat olsun diye savaşmam. Beni askere gönderen şey, Türk vatanını, istiklalini, cumhuriyetini korumaktır. Eğer sadece sanat yapacaksanız? Yani "ben" derken, ben Türk milletinin ortalamasını söylüyorum, Mehmet olarak, Mehmetçikler adına söylüyorum. Hiç kimse sanat olsun diye gidip de savaşmaz; ancak egemenliğimizi, bağımsızlığımızı, vatanımızı koruyacaksak, o zaman canımızı veririz. Dolayısıyla, burada ben hakikaten bir garabet görüyorum. Biz ancak, Türk milleti olarak, her zaman vatan için, millet için çalıştık, onlar için savaştık, İlâyi Kelimetullah için savaştık asırlar boyunca ama sanat olsun diye savaşmaya benim aklım açıkçası ermiyor değerli arkadaşlar. Biz çünkü bir ordu millet geleneğinden geliyoruz, bizde ordu "Peygamber ocağı" diye geçer yani birtakım millî, manevi değerler uğruna ancak savaşırız. Burası gerçekten biraz işi hafife almak olmuş gibi geliyor bana. Askerliği de böylece -affedersiniz ama- ayağa düşürmüş oluyoruz. Sözleşmeli yapabilirsiniz, profesyonel yapabilirsiniz, o ayrı bir şeydir ama burada eğer bir askerlik olacaksa, zorunlu askerlik de devam ediyorsa, vatanın savunması için olması gerekir. "Biz ordu milletiz." derken, tekrar dönüp böyle bir şeye geçmek açıkçası bana garip geldi Sayın Bakanım.
Az önce tutanaklara bakarken de bir şey gördüm ama Sayın İsmet Yılmaz'a? Ben hakikaten o anda oturumda? Dışarıdan gördüm. Yani o anda ya dil sürçmesi olmuş diye düşündüm veyahut da iftar öncesi belki de hiddetten mi söyledi, bilemiyorum. "Aramızdaki fark şudur: Siz herkesi Türk yapmak için zorluyorsunuz, herkesi âdeta ırkçı bir yaklaşımla ele alıyorsunuz." demişsiniz Sayın Bakanım. Yani, ben ancak bunu bir öfkenin şeyidir diye düşünüyorum. Sizi tanıdığımız kadarıyla böyle bir şey söylemezsiniz diye düşündüm ama tutanakta da bunlar yazıyor. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak hiçbir zaman ırkçı bir milliyetçilik anlayışına sahip olmadık. Kederde, tasada, sevinçte, mutlulukta ortak değerleri paylaşan bir millettir Türk milleti; bir kavmin adı değildir sadece, bir ırkın adı değildir. Aslında bunu yapan, sizin Hükûmetinizin mensupları, başta Sayın Başbakan. Otuz altı tane etnik grubu söyleyen biz değiliz. Tek tek, her seferinde bir de ısrarla ayrılıklara vurgu yapan biz değiliz. Bizim söylediğimiz her zaman, tasada, kederde, sevinçte birleşen, aynı tarihi, aynı şuuru paylaşan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bizim için Türk milletinin birer neferidir, birer ferdidir; onun için, burada hiçbir zaman ırkçılık olmamıştır. Ben, bu sözleri, o andaki belki kızgınlık içerisinde verilmiş bir şeyler olarak alıyorum. Biz her zaman, kapsayıcı, kucaklayıcı bir milliyetçilik anlayışı içerisinde olduk.
Türk milletinin üstünlüğü, tarihteki başarılarından, ortak kaderde, ortak tasada birlikte olmasından kaynaklanır diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)