| Konu: | SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 138 |
| Tarih: | 12.07.2013 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 479 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7'nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, burada, kürsüde konuşan değerli hatipler, sürekli olarak, ordunun bu millete neler ifade ettiğini, hangi çağrışımları yaptığını dile getirdiler; ancak, ordunun bazı çağrışımlarını ise sürekli olarak görmezden geldiler. Doğrusu, bunu anlamakta biz güçlük çekiyoruz. O çağrışımları da biz ifade edelim.
Bu ülkedeki demokrasi kesintilerine, ülkede siyaseti vesayet altına alan askerî darbelere de yine bu ordu içerisindeki bazı yapılanmaların, denetleme yetersizliklerinin neden olduğunu hepimiz iyi biliyoruz. Bu nedenle, burada orduyla ilgili bir düzenleme yapılırken, aslında, ordunun tamamen sivil denetim altına gireceği mekanizmaları getirmiş olsaydık önemli bir iş yapıyor olacaktık. 35'inci maddenin bu yönüyle tekrar düzenlenmesi son derece isabetli olmuştur, olumlu olmuştur. Ancak, yakın toplumsal tarihsel hafızamıza baktığımızda, hâlâ, bu darbeler tarihinin, bu vesayet tarihinin artık bu ülkenin gündeminden kalkması için yapılması gereken başka birtakım adımların da mutlaka yasal düzenlemelerle bu ülkenin gündemine getirilmesi gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor. Bugün hâlâ Genelkurmay Başkanlığı Millî Savunma Bakanlığına bağlı değilse bu önemli bir problemdir. Yine, 12 Eylülün kurumlarından olan Millî Güvenlik Kurulu hâlâ bütün siyasal, toplumsal, sosyal yaşamın üzerinde duruyorsa bu son derece önemli bir problemdir. Hâlâ 12 Eylül cuntasının yazmış olduğu Anayasa'yla bu ülke yönetiliyorsa bu önemli bir problemdir.
Şimdi, AK PARTİ Hükûmeti özellikle bu askerî vesayetin geriletilmesi konusunda çok önemli şeyler yaptığını ifade ediyor. Tamam, yani her şeyi hiçleştirmek doğru bir yaklaşım değil ancak pratiğe baktığımız zaman, bu askerî vesayetin geriletildiğine dair duyguyu halka hissettirecek bir pratiği göremiyoruz. Sadece son bir ay içerisinde meydana gelen iki olaydan bahsedeceğim. Hepiniz biliyorsunuz, Lice'de yeni bir karakol yapımını protesto eden, demokratik protesto hakkını kullanan sivil halka karşı, çoluk çocuk, kadın demeden gerçek mermilerle ateş açanlar hakkında hâlâ hiçbir işlem yapılmadı. Her iki Sayın Bakanımız burada, hem Millî Savunma Bakanı hem İçişleri Bakanı burada. Cevap bekliyoruz, ne oldu? Bu sivillerin üzerine ateş açma talimatı verenler hakkında soruşturma ne aşamadadır? Hâlâ bunlar niye görevlerinin başındadır? "Askerî vesayet" dediğiniz şey de tam da böyle bir şeydi; istediği suçu, hukuksuzluğu işleyip yargının ya da siyasetin denetiminden kaçmak vesayetin kendisiydi. Lice'de 18 yaşındaki bir gencin yaşamına mal oldu bu. Medeni Yıldırım'ı katledenler, bu katliamda talimat verenler, bu katliamda tetiği çekenler hakkında siz eğer gerekeni yapmamışsanız orada vesayetle ilgili söylemiş olduğunuz sözlerin tamamı havada kalır. Benzer bir olay Bingöl'de yaşandı, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna tam iki yıl boyunca 8 askerî personel tarafından insanlık dışı cinsel istismar, taciz, tecavüz suçu işlendi. Hâlâ hiçbir gelişme yok, hâlâ bunlar görevlerinin başında.
Sayın Bakan, bu konuda açıklama bekliyoruz. Bu mübarek ramazan gününde hangi vicdan kaldırabilir böyle bir şeyi? "Vesayet" dediğimiz şey, pratik hayata dokunacaksa, toplumsal hayata dokunacaksa bir anlam kazanır. Vesayeti geriletme anlamında söylediğiniz sözlerin anlam kazanması için, bunu halka, topluma hissettirmeniz gerekiyor. Lice ve Bingöl'de yaşanan olaylar hâlâ bu ordunun denetimiyle ilgili, ordu üzerindeki siyasi etkinlikle ilgili çok ciddi kuşkuların olduğunu bu halka hissettiriyor. Halkımızda hâlâ bu duygu maalesef ki vardır.
Diğer önergelerde de yine görüşlerimizi bildirmeye devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)