GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:139
Tarih:13.07.2013

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama geçmeden önce, size üç tane resim göstermek istiyorum. Bir tanesi, "SBS skandalı." İki günlük gazete haberleri bunlar. SBS'de yabancı dil sınavında yanlış anahtar kullanılmış ve 1 milyon çocuğumuzun şu anda o kadar kötü bir duygusallığı var ki hakkının yendiğini düşünüyor yani 1 milyon çocuktan bahsediyoruz, 13-14 yaşındaki çocuktan.

"İnsanlara saldıran palalı serbest ve Fas'a kaçtı." Yani pek çok insanımız, yazarımız, aydınımız şu anda, kaçma ihtimali nedeniyle cezaevinde olmasına rağmen, palalı, göz göre göre Fas'a kaçtı.

Aynı zamanda, -bu artık trajikomik bir olay- üçüncü köprünün güzergâhının yanlış olduğu gibi gazetede bir haber çıktı ve projelerinin bakanlık tarafından iptal edildiğine dair bir haber çıktı. Trajikomik bir olay, bunun cevaplandırılmasını istiyoruz.

Şimdi, bu üç tane olayla ilgili çok konuşmaya gerek yok, çok net bir olay zaten. Bunun cevaplandırılması gerekiyor ve ayrıca şunu söylüyorum sizlere: Bu ülkeyi yönetemiyorsunuz artık, bu ülkeyi yönetmekten âcizsiniz. Onun için, bir an önce istifa etmeniz gerekir diye düşünüyorum.

Şimdi, bu 479 sıra sayılı Kanun'un temelinde şu söyleniyor: "Efendim, darbeleri engellemek adına böyle bir yasal düzenleme yapılıyor." deniyor Türk Silahlı Kuvvetlerinin İç Hizmet Kanunu'yla ilgili. Bizim, geçen yıl bu konuda Sayın Muharrem İnce tarafından verilen bir önergemiz var, o zaman hiç kale alınmıyordu da şimdi neden birdenbire gündeme getirilme gereği duyuldu bu? Herhâlde bir yerlere selam göndermek istiyorsunuz. Zamanlama çok önemli diye düşünüyorum, o selamı gönderdiniz buradaki arkadaşlarımızın vasıtasıyla.

Darbelere neden karşıyız sevgili arkadaşlar? Onu bir gözden geçirirsek şimdi ne olduğunu hep beraber daha iyi çözeceğiz. Darbelere, yaşama hakkına saldırı olduğu için karşıyız, insan hak ve özgürlükleri askıya alındığı için karşıyız, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliği askıya alındığı için karşıyız, savunma hakkı yok edildiği için karşıyız, basına sansür ve baskı uygulandığı için karşıyız, siyasi partiler kapatıldığı için karşıyız, düşünce ve ifade özgürlükleri yok edildiği için karşıyız, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, gösteri özgürlüğü yok edildiği için karşıyız. Peki, şimdi ne oluyor, bir bakarsak? Aslında, darbe dönemi nasıl bir dönem, onları söyledik. Şimdi ne oluyor? Ona baktığımızda da çok net görüyoruz: Ellerinde karanfiller olan kişilere biber gazı, toplantı ve gösteri yürüyüşleri özgürlüğü yok. Barışçıl gösterilerde 4 gencecik çocuğumuz öldü,

gösteri özgürlüğü yok. Çocuğumuzu kurşunla öldüren polis serbest, palalarla insanlara saldıran kişiler serbest ama ne yazık ki bunlara rağmen pek çok insanımız, bilim adamlarımız, yazarlarımız, askerlerimiz bugün haksız bir şekilde cezaevinde. Yargı bağımsızlığı şu anda yok, o nedenle insanlarımız haksız bir şekilde cezaevinde.

CHP'yi kapatmakla tehdit ediyorsunuz. O zaman, bugün sivil bir darbe olduğunu hepimiz görmüş oluyoruz. Darbelere karşıysak eğer, askerî darbelere karşıysak, böylesi düzenlemelere karşıysak bugün de bu sizin yaptıklarınıza karşı olmamız ondandır işte, onun için "Hükûmet istifa!" diye bağırıyoruz. Siz şu anda ne yapıyorsunuz? Hukuk güvenliğini ve yargı bağımsızlığını yok ettiniz. "Darbecileri yargılıyoruz." yaftası altında bilim adamlarını, rektörleri, gazetecileri, milletvekillerini ve askerleri cezaevine gönderdiniz.

Ancak, bu insanların yargılanmasıyla ilgili o kadar büyük hukuk garabetleri yaşıyoruz ki: "Sahte dijital veriler var." deniyor, bilirkişiye bile mahkemeler göndermiyor. Bağımsız kuruluşlar tarafından bu sahte dijital veriler açık seçik ortaya konuluyor ama ne yazık ki bunlar bilirkişiye bile gönderilmiyor. Askerler yargılanıyor, teröristler tanık olarak gösteriliyor. Microsoft açıklıyor, 2003 yılında yapılmış olan darbe planlarıyla ilgili "O yazı karakteristiğini ben 2007 yılında çıkardım." diyor; "Olsun." deniyor, yine kale alınmıyor. Aynı yerde görev yapan komutanlar tanıklık yapmak için geliyorlar, terörist dinleniyor ama komutanlar dinlenmiyor; darbe yapılıyor mu, yapılmıyor muydu, bu konuda hiç bir şekilde dinlenmiyorlar. Adil yargılanmayı savunan avukatların hakkında soruşturma açılıyor, hapis cezaları veriliyor. İstanbul Barosunun hakkında yine soruşturma açılıyor, dava devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Anayasa Mahkemesi "On yıllık tutukluluk ölçüsüzdür." diyor, o özel yetkili mahkemeler bunların hiçbirisini tanımıyor. İktidarın mahkemeleri "Biz bunları tanımayız." diyor çünkü bunlar bağımsız yargı değil, iktidar mahkemeleri; kamu vicdanı tanıyor sevgili arkadaşlar.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Kim dedi, kim dedi ya? Allah Allah!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - İşte darbe dönemi böylesi bir dönem.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Darbe dönemini bizlere siz yaşatıyorsunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yani onun için "Darbe fark etmez." mi diyorsun?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Onun için, binlerce, yüz binlerce insan "Hükûmet istifa!" diyor. Bunun için meydanlarda bu kadar insan var.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz?

AHMET YENİ (Samsun) - Kürsüyü işgal ediyorsun.

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) - Bitti, bitti.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Bunu görmezden geleceksiniz ama bu halk hareketi size gereken cevabı verecek. (CHP sıralarından alkışlar)