GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:139
Tarih:13.07.2013

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın İçişleri Bakanının yapmış olduğu açıklamaya binaen birkaç hususu vurgulamak istiyorum. Sayın Bakan, bölgede şu anda yeni karakol ihtiyacı diye bir şey yok; bunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Bahsetmiş olduğunuz bölgede hemen hemen her ilde onlarca karakolun olduğunu ve her ilde de onlarca yeni karakolun yapıldığını açık bir şekilde söyleyin. Yani, bugün, Bingöl'de, Diyarbakır'da, Dersim'de onlarca karakol yapmanın mantığını anlamamız mümkün değil. Çünkü, zaten Türkiye'nin diğer yerleriyle kıyasladığınız zaman bu illerin her bir tarafında, bütün hâkim dağlarında, tepelerinde karakol inşa etmişsiniz; yüz yıl boyunca başka bir şey yapılmamış ki.

"Karakollar, kalekollar ihtiyaç olunan yerlere yapılacak." demek bu kadar kolay olmamalı. Katılımcı demokrasiden bahsediyoruz, yerinden yönetimden bahsediyoruz, buyurun, gelin, karakol yaptığınız bütün her yerde, bölgede halka sorun, o bölgedeki ihtiyaç karakol mudur, başka bir şey midir? Plebisit yapın, referandum yapın; isteyen yere yaparsınız ona bir şey demiyoruz ama Lice'yi 2 defa yakıp yıkan bir anlayışla tekrar gidip karakol yaparsanız, 10 yaşındaki Ceylan Önkol'u parçalayan, sorumlularını açığa çıkarmayan bir yere tekrar gidip karakol yaparsanız orada hem samimiyetiniz sorgulanır hem de oynadığınız tehlikeli oyunlara karşı halk da bütün demokratik tepkisini ortaya koyar. Çünkü, bu halkın toplumsal ve tarihsel hafızasında bu hazırlıkların ne anlama geldiği biliniyor. Dersim soykırımından önce de Dersim'in her tarafına karakollar yapıldı, demir ağlarla örüldü, on yıl boyunca hazırlıklar yapıldı.

Şimdi, bir barış sürecinden bahsediyorsak, bir çözüm sürecinden bahsediyorsak aceleniz nedir? İşte, demokratik çözüm için geri çekilme yürüyüşü devam ediyor. "Benim üzerime imha amaçlı gelinmediği sürece, bu ülkedeki demokratik siyasetle hak arama mücadelesinin önü açıldığı sürece ben silahı bırakacağım." diyen bir taraf var. Sizin aceleniz ne? Yangından mal kaçırırcasına, bu şekilde, Tunceli'ye 40'a yakın karakol yapılıyor, Bingöl'e onlarca karakol yapılıyor. Hepsinin de valiliklerde, vilayetlerde halkın vermiş olduğu "Biz bu bölgede, bölgemizde karakol istemiyoruz." dilekçelerini getirin, bu Meclisin Genel Kuruluna açıklayın. Okul yapın, hastane yapın, fabrika yapın, proje götürün; karakol dışında, bölge halkına bir şeyi layık görmüyor musunuz? Böyle bir şey olur mu?

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Niye rahatsız oluyorsunuz?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Rahatsız oluruz tabii. Çözümden, barıştan bahsediyorsak rahatsız oluruz çünkü Bingöl'deki karakol sayısı, Denizli'deki karakol sayısının 4 katıdır; Tunceli'deki karakol sayısı, Muğla'daki karakol sayısının 4 katıdır. Bunun mantıklı bir açıklaması olamaz. Dolayısıyla, bu ülkeyi normalleştireceksek birtakım hususları da dürüstçe ortaya koymamız lazım.

Bakın, bu getirmiş olduğunuz, valilere neredeyse olağanüstü hâl ilan yetkisi veren madde son derece tehlikelidir. Yani, bir yönden "OHAL'i kaldırdık." diye kürsüden devamlı konuşmalarda bulunuyorsunuz, halkın önünde gidip birtakım vaatlerde bulunuyorsunuz ama diğer taraftan da valilere olağanüstü yetkilerle güvenlik bölgesi ilan etme hakkı tanıyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? Olağanüstü hâlin bizdeki algısını, bizim bölgedeki algısını söyleyeyim: Olağanüstü hâl, boşaltılmış, yakılmış binlerce köydür; yerinden yurdundan edilmiş, sürgünlere gönderilmiş milyonlarca insanın yoksulluğudur, dramıdır; asit kuyularında yakılmış, Silopi'deki, Cizre'deki bütün BOTAŞ çukurlarında yakılmış halkımızın gençlerinin bedenleridir. Böyle bir hafıza varken olağanüstü hâli çağrıştıracak uygulamaları niye yine getiriyorsunuz? Kime ne faydası var? Valiyle ilgili bir şey yapacaksanız, valiye yetkiyle ilgili bir şeyler yapacaksanız, yapacağınız en iyi şey "Valiyi halk seçsin." olsun. Halkın seçimiyle gelen valiyi, yasal düzenlemelerle bu Meclise getirin. Valiyi halk seçtikten sonra istediğiniz yetkiyi verebilirsiniz, ondan hiç kimsenin bir çekincesi yok. Dolayısıyla, bu yapılan yanlışlarla ilgili umarız ki bugün hem Sayın Bakan ve hem de Hükûmet yetkilileri daha somut davranırlar.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.